MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.03.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 27.11.2018 tarih ve 2017/215 E. – 2018/810 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nce verilen 18.04.2019 tarih ve 2019/162 E. – 2019/369 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı şirketin davalıya faturalarda belirtilen araçları sattığını, taraflar arasında alım-satım ilişkisinin olduğunu, satılan mallar karşılığında davalının ödeme yapmadığını, edimini yerine getirmediğini, davalının söz konusu minibüsü ticari amaçla dolmuş hattı işletmek gayesiyle satın aldığını, bu nedenle icra takibi başlattıklarını, davalının takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, yapılan itirazın hukuka aykırı ve haksız olduğundan itirazın iptalini, borçlu aleyhine %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu faturaya konu borcun 28.10.2015 tarihinde dava dışı “Türkkar Petrol Gıda Mot.Araç. San. Tic. Ltd. Şti’de devredildiğini, bu hususun davalının ve borcun devredildiği dava dışı Türkkar Petrol şirketinin ticari defterlerinin incelenmesinden anlaşılacağını, davalının bu faturadan kaynaklı borcunun olmadığını, dava dışı Türkkar Petrol şirketinin dava konusu borca karşılık çeşitli tarihlerde çekler verdiğini, bu borcunda içinde bulunduğu çeklerin davacı tarafından takas odasında tahsil edildiğini, bu durumun banka kayıtlarından tespit edilebileceğini, davacının bu durumu bildiği halde davalı aleyhine icra takibi başlattığını bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini, %20 oranında kötüniyetli olan davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsene bilirkişi raporuna göre davacı şirketin usulüne uygun tutulan, defter ve kayıtlarında takibe konu faturanın dava dışı Türkkar Ltd. Şti. tarafından davacı şirkete çeşitli vadelerdeki çeklerle ödendiğinin kayıtlı olduğu, davacı defterlerinde davalının herhangi bir borcunun gözükmediği, davalının ticari defterlerinde de takibe konu faturadan dolayı herhangi bir borç kaydı bulunmadığı, ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil teşkil edeceğinden davacının takibe konu faturadan dolayı herhangi bir alacağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2018/34 esas ve 2018/31 karar sayılı ve 16.01.2018 tarihli kararında, hüküm fıkrasının ikinci maddesinin davalının tazminat talebi ile ilgili olduğu, maddede “davalının” sıfatı yerine “davacının” sıfatının kullanılmasının maddi hataya dayalı olduğu, ancak mahkeme kararlarının HMK 297. maddesinde belirtilen şekilde açık, infazda tereddüde sebep olmayacak şekilde yazımı zorunlu olduğundan ilk derece mahkemesince yapılan söz konusu hatanın düzeltilmesinin, herhangi bir delilin toplanmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği gerekçesiyle davalı tarafın istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
İşbu karara karşı davalı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Dava itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı defter ve kayıtlarında davalı adına borç kaydı olmadığı, takibe konu faturanın dava dışı şirket tarafından borcun üstlenildiğinin kayıtlı olduğu ve dava dışı şirket tarafından borcun çeklerle ödendiği, icra takip tarihi itibariyle davacının davalıdan bir alacağı bulunmadığı, davacının bilerek kötüniyetli icra takibi yaptığından davalı tarafa kötüniyet tazminatı talebinin reddi kararı doğru görülmemiştir. Bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın hüküm fıkrasının B/2 bendinde yer alan “Davalının tazminat talebinin reddine” cümlesinin hüküm fıkrasından çıkarılarak ve yerine “Hükmolunan 94.500,00 TL asıl alacağın % 20′ si oranında hesaplanan 18.900,00 TL kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine” cümlesinin eklenmek suretiyle, 6100 sayılı H.M.K’nın 370/2 maddesi uyarınca hükmün bu şekilde düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...