MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.03.2021
Karşı OyYok
Dava Konusu: çek şirketler Tazminat

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Çanakkale 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 01.03.2018 tarih ve 2016/417 E. – 2018/48 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nce verilen 05.04.2019 tarih ve 2018/1104 E. – 2019/238 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesinin duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 01.03.2021 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. …dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı şirketin davalı şirkete ait balık çiftliğini devir aldığını, bu nedenle davalı tarafından KDV dahil olmak üzere 14.922.622,36-TL tutarında faturanın kesildiğini, bu faturanın davacı şirket kayıtlarına işlendiğini, ancak davalı şirket tarafından faturanın kayıtlarına işlenmemesi nedeniyle KDV tutarı olan 1.105.379,43-TL’nin davacı şirket tarafından iade alınamadığını, davalının vergi usul kanuna göre yapması gereken kayıtları yapmaması nedeniyle davacının 1.105.379,43-TL zarara uğradığını, bu tutarın zarara sebebiyet veren davalıdan tahsili için davalı aleyhine İzmir 24. İcra Müdürlüğü’nün 2015/14200 esas sayılı icra takibine girişildiğini, davalının haksız olarak borca itiraz ettiğini, bu nedenle takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı yanın KDV iadesinin gerçekleşmemiş olmasında davalının herhangi bir kusur ve sorumluluğunun olmadığını, davalı şirket tarafından düzenlenen faturada ayrıca gösterilmiş KDV’nin davacı şirketin yasal defterlerine kaydedilmiş olması şartıyla başkaca hiçbir kurala tabi olmadan indirime konu edilebileceğini, davacının davasının haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalının dava konusu faturayı bildirmediği sabit ise de, davacı vekili dava dilekçesinde davalının 14.922.622,36-TL tutarındaki faturayı Çanakkale Vergi Dairesi’ne bildirmediğinden 1.105.379,43-TL KDV iadesini alamadığı ve bu miktar üzerinden zarara uğradığı bildirilmiş oysa İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 27.11.2017 tarihli yazısında davacının o dönem için KDV iadesi olarak talep ettiği miktarın yalnız 445.000,00-TL olduğu, yine aynı yazıda davacının kendi iradesi ile söz konusu döneme ilişkin KDV iade talebinden vazgeçtiği anlaşılmakla davacı almadığı KDV iadesine davalının faturayı Çanakkale Vergi Dairesi’ne bildirmemesinin sebebiyet verdiğini kanıtlayamadığından ve kendi iradesi ile iade talebinden vazgeçtiğinden davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının zararının oluşmadığı, davacı tarafından zarar olarak belirtilen KDV’nin indirim tercihi yoluyla davacı tarafından giderildiği, belirtilen hazineye intikal ettirilmeyen KDV’nin yani hazine zararının 6111 sayılı Yasa’nın amir hükümleri çerçevesinde hazine üzerinde kaldığı, 6111 sayılı Yasa gereğince davalı şirket hakkında bu döneme ait vergi incelemesi yaptırılamayacağı gibi herhangi bir vergi de tarh ettirilemeyeceğinden davacı şirketin müteselsil sorumluluğu olmayacağı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...