MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.03.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 31.03.2017 tarih ve 2014/1598 E- 2017/418 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 10.02.2020 tarih ve 2017/1543 E- 2020/200 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı banka nezdinde iki adet hesabı bulunduğunu, müvekkilinin … nolu hesabından 24.02.2012- 31.01.2014 tarihleri arasında müvekkili şirket yetkilisinin imzası taklit edilerek toplam 786.750,00 TL çekildiğini, davalı bankanın ödeme yapmadan önce müvekkilinden herhangi bir onay almadığını, objektif özen yükümlülüğünü yerine getirmeyen ve ek güvenlik önlemi almayan bankanın zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, 786.750,00 TL’nin 17.04.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı şirketin kaşesi üzerine şirket yetkilisi tarafından imzalanmış ıslak imzalı talimat asıllarına istinaden talimatlarda adı geçenlere ödeme yapıldığını, dava konusu olayın tamamen iç ilişkiye dayandığını, davacının hesaplarını aktif olarak kullandığını, 2012 yılı öncesindeki işlemlere herhangi bir itirazı olmadığını, davacı talebinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, para çekim talimatlarını davacı şirket yetkilisi getirmeden ödemeler yapıldığı sabit olduğundan ayrıca belgeler üzerinde imza incelemesi yapılmasına gerek bulunmadığı, her ne kadar davalının yaptığı işlemler usulsüz ise de davacı temsilcisinin muhasebecisine yönelik beyanları, bu beyanlarla örtüşen ihbar olunan muhasebeci ile paraları bizzat alan ve ihbar olunan çalışan diğer kişilerin açıklamalarından anlaşılacağı üzere, 2 yıllık süreç içerisinde bankadaki paranın getirilen talimatlar üzerine davalı tarafından çalışanlara ödenmesi yönünde taraflar arasında teamülün oluştuğu, defter ve kayıtlar ile davacı şirketin diğer faaliyetlerinden anlaşılacağı üzere, tahsil edilen bu paraların şirket mal varlığına girdiği, davacının çekilen bu paralardan haberdar olduğu, bu yönüyle yapılan işlemlere icazet verdiği, 2 yıllık süreç boyunca bu şekilde para çekilmesinden haberdar olan davacının daha sonra bizzat talimatları olmadığını gerekçe göstererek başka bir ifadeyle emir ve talimatı olmadığını ileri sürerek hesaplarında usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle tazminat talebinde bulunmasının TMK’nın 2 maddesine uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesinde; dava konusu 10664 no’lu hesaba ilişkin hesap ekstresi bulunmakta olup bazı nakit ödemeler dava konusu edilmediği, dava konusu edilen bazı nakit ödemenin yapıldığı günlerde ard arda başkaca birden fazla işlem yapıldığı, fatura vs ödemeler gerçekleştiği görülmekle bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmış, dosyadaki İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/793 e sayılı dosyasına ait iddianame ve soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporu doğrudan dava dışı Yapı Kredi Bankası nezdindeki hesaptan 1.450,00 TL, İş Bankası A.Ş. nezdindeki hesaptan 5.800,00 TL’nin şirket muhasebecisi olan … uhdesinde bulunduğu iddiasıyla ilgili olup doğrudan davalı banka hesaplarında bir usulsüzlük yapıldığına ilişkin bir dava olmadığından mahkemece ceza davasının sonucu beklenmeksizin karar verilmesi yerinde olduğu, böylelikle davacı şirket ile davalı banka arasında 2 yıllık sürede ihtilafsız şekilde talimat yoluyla hesaptaki paranın şirket çalışanı ve/veya muhasebecisine ödenmesi yolunda teamül oluştuğu, toplam çekilen miktar itibariyle davacının bu miktarın izinsiz çekildiğini fark etmesi gerektiği, sık sık kullanılan aktif bir hesap olması nedeniyle hesap hareketlerinden haberdar olması icap ettiği, ticari defterlerini dahi sunamayan davacının talebinin TMK’nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralıyla bağdaşmadığı anlaşılmakla mahkemece davanın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının ve İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/793 esas nolu dava dosyasında yargılamaya konu maddi vakıanın, işbu davaya dayanak yapılan eylemler olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...