MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2019 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.03.2021
Karşı OyVar
Dava Konusu: Banka

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Elazığ 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 19.12.2017 tarih ve 2016/381 E. – 2017/508 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 08.02.2019 tarih ve 2018/446 E. – 2019/187 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesinin duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 09.03.2021 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı banka vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 19.12.1996 tarihinde davalı bankada vadeli mevduat hesabı açarak hesaba 50.000 DM yatırdığını, paranın vadeli hesapta ve kendisinin de yurt dışında bulunması ve faiz işliyor inancı ile herhangi bir işlem yapmadığını ancak müvekkilinin kardeşinin bankaya gittiğinde hesabın zamanaşımına uğraması nedeniyle TMSF’ne devredildiğine dair bilgi verildiğini, hesabın vadeli olup, % 5 faiz oranı ile anlaşıldığını, üç ayda bir işlem yapıldığını, bu nedenle zamanaşımına uğramasının mümkün olmadığını, müvekkiline usulüne uygun bir tebliğ gönderilmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000.- TL ‘nin mevduatın açılış tarihi olan 19.12.1996 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 103.502,00 TL’ne yükselterek dava tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek banka mevduat faiziyle davalıdan tahsilini talep ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı vekili, davacının teminat göstermediğini, davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılmasının usule aykırı olduğunu, yazılı talimat tarihinden başlayarak on yıl içerisinde aranmayan hesaplardaki paranın zamanaşımına uğradığını, davacının dava konusu mevduatla ilgili 19.03.1997 tarihinden bu yana herhangi bir talimatta bulunmayarak mevduat hesabını hareketsiz bıraktığını, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getırdiğinden herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın usu ve esastan reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı banka’nın Elazığ Şubesinde, 19.12.1996 tarihinde 50.000 DM tutarlı % 5 faiz oranıyla vadeli döviz hesabı açtığı, dava konusu mevduatın TMSF’ye devredilmesinin ön şartının 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 62. maddesi gereğince davacı hak sahibine uyarı yazısı gönderilmesi olduğu, davalı bankanın hak sahibine çıkardığı tebligatın iade edildiği, ilgili Yönetmelikte belirtilen ilan usullerinin yerine getirilmediği, mevduatın zamanaşımı nedeni ile fona devrinin yasal koşullarının oluşmadığından davalı tarafından yapılan devir işleminin usulsüz olduğu gerekçesiyle, 61.624,49 TL asıl alacak, 44.878,03 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 103.502,52 TL’nin, asıl alacak miktarı olan 61.624,49 TL’nin dava tarihi olan 05.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 62 m. ile Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat ve Katılım Fonu, Emanet Alacaklara ilişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik’in 8/2 m. uyarınca davalı bankanın zamanaşımı uyarı yazısının bila tebliğinden sonra hiç adres araştırması yapmadığı, davacının mernis adresinin tespit edilerek mernis adresine tebligat çıkarmadığı, faiz yönünden mevduata dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesine göre faiz hesabı yapılabilecekken taleple bağlı kalınarak devir tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesinin davalı lehine olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...