MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.03.2021
Karşı OyYok
Dava Konusu: Marka şirketler Tescil

Karar Metni

MAHKEMESİ :BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 19.04.2018 tarih ve 2017/213 E. – 2018/150 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 30.01.2020 tarih ve 2018/1926 E. – 2020/129 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Mustafa Ibrahim Adır tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “Çikiform” ibaresini marka olarak tescil ettirmek için davalı kuruma başvuruda bulunduğunu, 2015/97057 kod numarasını alan başvuruya davalı şirketçe kendisi adına tescilli “Form” ibareli markalar mesnet gösterilmek suretiyle yapılan itirazın Markalar Dairesi tarafından kabul edildiğini ve başvurularının reddedildiğini, anılan karara karşı yaptıkları itirazın ise YİDK nezdinde kabul görmediğini ileri sürerek, davalı kurum kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Kurum vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait “ÇİKOFORM” ibareli başvuru ile davalıya ait “ETİ FORM” asıl unsurlu markaların 29., 30. ve 32. sınıf içindeki tüm mallar bakımından aynı/aynı tür mal ve hizmetleri kapsadığı, marka işaretleri yönünden ise 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında taraf markalarının bütünsel olarak benzemediği ve karıştırılma tehlikesi bulunmadığı, davalı tarafın tanınmışlığının “ETİ” ibaresinden kaynaklandığı, bu halde 2017-M-2698 sayılı YİDK kararının iptali koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile YİDK’in 2017-M-2698 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekillerince ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, dava konusu başvurunun, “ÇİKO” ve “FORM” ibarelerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulduğu ancak bir araya gelen ibarelerin anlamlarını kaybederek yeni ve farklı anlamda bir ibare ortaya çıkarmadığı, ortalama tüketici kitlesi nezdinde davacıya ait başvurunun, “ÇİKO+FORM” şeklinde iki ayrı ibare olarak algılanacağı bu nedenle “FORM” ibaresinin başvurunun asli unsurunu teşkil ettiği, redde mesnet markalarda yer alan “ETİ” ibaresinin davalı şirketin şemsiye markası olması ve markalardaki diğer unsurların da tanımlayıcı nitelikte oldukları gözetildiğinde redde mesnet markaların asli unsurunu da “FORM” ibaresinin temsil ettiğinin kabulü gerektiği, bir markanın tescilli olduğu sürece korunması asıl olup, “FORM” ibaresinin ayırt edici niteliğinin düşük olduğu kabul edilse dahi bu ibarenin dava konusu başvuruda da asli unsur olarak kullanıldığı ve başvuruya yeterli ayırt ediciliğin katılmadığı düşünüldüğünde, markalar arasında başvuru kapsamından çıkarılan 29, 30 ve 32. sınıf mallar yönünden 556 sayılı marka KHK’nın 8/1-b maddesi anlamda benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, en azından ortalama tüketicilerce markaların ilişkilendirileceği ya da başvurunun davalı şirketin seri markalarından biri olarak algılanacağı gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...