Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce bozmaya uyularak davanın reddine dair verilen 27.06.2019 tarih ve 2019/1215 E. – 2019/921 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 16.03.2021 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkili Doğan TV Digital Platform İşl. A.Ş.’nin “DSmart” markası ile 2007 yılından beri ödemeli yayıncılık pazarında faaliyet gösterdiğini, diğer davacının ise, bu markanın sahibi olduğunu, davalı şirketin sahibi olduğu Sabah Gazetesinde yer alan 19.12.2013 tarihli ilanda, müvekkilinin kişilik hakları ve ticari itibarının saldırıya uğradığını, 10.06.2014 tarihli ilanın da aynı şekilde olduğunu, 10.06.2014 tarihli ilanda kurul kararının çarpıtıldığının RTÜK’ün 11.06.2014 tarihli tekzip metninde de belirtildiğini, 6102 sayılı TTK’nın 58. maddesi uyarınca davalıların sorumlu oldukları ve eylemlerinin TTK’nın 55. maddede düzenlenen gereksiz yere incitici açıklamalarda bulunmak yoluyla haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, haksız rekabetin tespitine, men’ine, oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, yanıltıcı beyanların düzeltilmesine, tecavüzün önlenmesine, 19.10.2013 tarihli yayın için 50.000,00 TL maddi, 500.000,00 TL manevi, 10.06.2014 tarihli yayın için 50.000,00 TL maddi, 500.000,00 TL manevi tazminatın her bir yayın tarihinden itibaren yürütülecek ticari faizi ile birlikte tahsiline, hükmün tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde ilanına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, husumetin davaya konu ilanları veren ihbar olunan şirkete yöneltilmesi gerektiğini, müvekkilinin söz konusu ilanları, içeriklerinin doğruluğu hususunda gerekli dikkate ve özeni gösterdikten sonra yayınlama yoluna gittiğini, söz konusu ilanlarda davacının ticari itibarına zarar verecek tarzda her hangi bir ibarenin yer almadığını, 19.12.2013 tarihli ilanın, yetkili kurumların göreve çağrılmasından, 10.06.2014 tarihli ilanın ise, RTÜK’ün, Dsmart’ı, mevzuat hükümlerine uygun davranmaya davet ettiği kararının yayınlanmasından ibaret olduğunu,10.06.2014 tarihli ilana ilişkin olarak RTÜK tarafından yayınlanmış bir tekzip metni bulunmadığını, maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İhbar olunan vekili, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu ilanların bütün olarak incelenmesi halinde, davacı yanın aboneleri nezdinde firmanın kendilerini aldattığını düşündürecek anlamlar içerdiği şeklinde yorumlanabileceği ancak, bu ifadelerin aynı zamanda yetkilileri göreve çağırmak ve uyarı nitelikli olarak değerlendirilebileceği, davacı yanın bu ilanlardan dolayı haksız rekabetten kaynaklı zarara uğradığını belirtmiş ise de, bu nedenle zarara uğratıldığının kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, bozma ilamına uyularak; davalı şirkete ait gazetede yayınlanan ilanlarla ilgili olarak ilan sahibi olan Sinema Televizyon Yayıncılık ve Prodüksiyon A.Ş hakkında İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/397 Esas sayılı dosyasında dava açıldığı dolayısıyla ilan verenin kim olduğunun davacılar tarafından bilindiği, haksız rekabet basın vasıtasıyla işlenmiş ise, TTK’nın 56. maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davaların, ancak yazı sahibi veya ilan veren aleyhine açılabileceğinden ve dava konusu ilanlar ile ilgili olarakta davacı tarafından ilan veren aleyhine İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/397 Esas sayılı dosyasında dava açıldığından, davacının TTK 56. maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davaları davalı aleyhine açmasının mümkün olmadığı, davacılar tarafından davalının Ticari Reklam ve İlanlara İlişkin İlkeler ve Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik hükümlerine aykırı davrandığı ve TTK’nın 58/1-a,b,c, 2.ve 4. maddesindeki koşulların varlığı iddiasının ileri sürülüp kanıtlanamadığı, davacının yasal sorumluluğu bulunmayan davalıdan talep hakkı olmadığı, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerekirken esastan reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi ilamının HMK ‘nun 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yeniden hüküm kurmak suretiyle davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacılar vekili temyiz etmiştir.
1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, aşağıda belirtilen husus dışında dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına, 10.06.2014 tarihli ilan metninin haksız rekabet yaratmadığının anlaşılmasına göre davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, 19.12.2013 tarihli ilan ile basın yoluyla gerçekleştirildiği iddia edilen haksız rekabetin tespiti, meni ve tazminat istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince yazılı gerekçelerle davanın esastan reddine dair verilen karar, davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, 6102 sayılı TTK’nın 56. madde uyarınca işbu davanın yazı sahibi veya ilan veren aleyhine açılabileceği, davalıya husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş ise de; 19.03.2014 tarihli 42 nolu RTÜK kararından önce davalıya ait Sabah Gazetesi’nde yayınlanan 19.12.2013 tarihli ilk ilanda, ilan olduğu dahi açıkça belirtilmeksizin, kullanılan “ayıp” ibaresinin veriliş şekli ve metin içerisindeki (D-Smart’ın “Burası Türkiye, biz istediğimizi yaparız” zihniyetiyle kamuoyunu ve kurumları hiçe sayarak yaptığı büyük ayıba…) ibarelerinin olduğu gibi yayınlanması nedeniyle, davalı kuruluşun Ticari Reklam ve İlanlara İlişkin İlkeler ve Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 21/5. maddesinde ifade edilen hususlarda gereken dikkat ve özeni göstermediği ve bu sebeple kusurlu bulunduğu gözetildiğinde TTK’nın 58/2. madde hükmü uyarınca davalı yana da husumet düşeceğinin kabulü ile yargılamaya devam olunup varsa davacının zararı da tespit edildikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...