Karar Metni
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 19.04.2018 tarih ve 2017/53 E- 2018/152 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine , istinaf isteminin kısmen kabulüne kısmen reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 26.12.2019 tarih ve 2018/1626 E- 2019/1351 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin TPMK nezdinde “MILLENNIUM” ve “M+şekil” ibareli 43. sınıf hizmetleri de kapsayan tanınmış çok sayıda markasının bulunduğunu, davalının müvekkilinin markalarına tecavüz oluşturur şekilde aynı ibareler ile otel hizmeti verdiğini, davalı tarafa ihtar çekildiğini, sulh görüşmeleri sırasında davalının kötüniyetli olarak 2015/109770 sayılı “KOZAMILLENYUM HOTEL&SPA” ibareli 43. sınıf hizmetleri kapsayan marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun tescil edildiğini, ancak müvekkiline ait markalar ile iltibas yarattığını, aynı zamanda da kötüniyetli bir başvuru olduğunu, davalının bu kullanımların aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, menine, SMK’nın 151/2-b bendi uyarınca davalının elde ettiği net kazanca karşılık şimdilik 5.000.-TL maddi tazminatın tahsiline, 15.000.-TL itibar tazminatına, 15.000.- TL manevi tazminatın tahsiline, markanın hükümsüzlüğüne hükmün ilanına karar verilmesini istemiş, 30.03.2018 ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 55.948,45 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 2015/109770 sayı ile tescilli markanın sahibi olup, kullanımların bu markaya dayandığını, davacı ile bir rekabet ilişkisi olmadığı gibi müvekkiline ait marka ile davalı markası arasında iltibas tehlikesinin de bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davalının tescilli markası ile davacı markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığı, yine davalının “KOZAMILLENYUM” ibareli kullanımlarının da tecavüz teşkil etmeyeceği zira benzerlik bulunmadığı, davalının “M” şeklindeki kullanımları da davacının şekil markaları ile benzer olmadığından tecavüz oluşmayacağı, ancak davalının “MILLENNIUM” ibareli kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, bu kullanımların aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiği, buna göre tazminat koşullarının oluştuğu, SMK’nın yürürlüğe girdiği tarihe kadar olan tecavüz için 556 sayılı KHK’nın 66/2-b maddesine göre ve SMK’nın yürürlük tarihinden dava tarihine kadar olan dönem için SMK’nın 151/2-b maddesine göre toplam 25.838,20 TL tazminata hükmedilmesi gerektiği, itibar tazminatının koşullarının oluşmadığı, takdiren 10,000.-TL manevi tazminatın yerinde olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulması ve önlenmesine, 25.838,20 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline, itibar tazminatı ve marka hükümsüzlüğü isteminin ve fazlaya dair istemlerin reddine karar verilmiştir
Karara karşı taraf vekillerince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalının “MILLENNIUM” ibareli kullanımlarının SMK’nın 29. maddesi uyarınca davacının marka hakkına tecavüz ve TTK’nın 55/1 (a) uyarınca haksız rekabet oluşturduğu, davanın konusu haksız fiil olduğu için bu fiil hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmiş ise kural olarak o kanunun somut uyuşmazlığa uygulanması gerektiği, bu itibarla tazminatın dönemsel olarak hesaplanması yerinde olduğu, KHK dönemine ilişkin olarak maddi tazminatın da doğru hesaplandığı, manevi tazminatın da dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, “M” ibareli kullanımlar bakımından tecavüzün bulunmadığı, bu yönlerden İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğu, ancak davalı markası ile davacı markaları arasında iltibasa neden olacak derecede bir benzerlik bulunduğu, bu hali ile SMK’nın 25. maddesinde uyarınca hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, SMK’nın 155. maddesi uyarınca sonraki tarihli tescil, bir hukuka uygunluk nedeni olmadığı, bu halde SMK’nın yürürlük tarihi olan 10.01.2017 tarihinden sonraki dönem için davalının tescilli markası ve bunu kullanımının davacının marka hakkına tecavüz oluşturacağı ve haksız rekabet yaratacağı, KHK döneminde ise markanın tescil edildiği şekliyle kullanılmamasının davacının markasına tecavüz teşkil ettiği kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davalının kullanımının tescilli olduğundan bahisle aksi kanaate ulaşılması da doğru bulunmadığı, TTK’nın 55/l(a) bendinin dördüncü alt bendi uyarınca davalı tarafça kullanılan markanın hem tescilli hem de tescilli olmayan kullanımı ile davacı markaları karıştırılacak düzeyde benzerlik olduğundan, davalının her iki kullanımının da haksız rekabet teşkil ettiği, SMK dönemindeki marka hakkına tecavüz nedeniyle maddi tazminat hesaplanırken tecavüzün kara etkisinin nazara alınmamış olduğu, SMK’da da bu yönde bir belirleme bulunmadığı, SMK’nın 151/3. maddesinde, yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenlerin göz önünde tutulacağı da düzenlendiği, bu itibarla davacının markasının ekonomik önemi nazara alınarak Türkiye’de verilmiş bir lisansın bulunmaması, ihlalin birden fazla otelde yapılmaması, otelde konaklama hizmeti dışında da hizmet verilmesi dikkate alındığında maddi tazminattan %60 oranında bir indirim yapılması gerektiği, yine hükmün ilanı talep edilmesine rağmen karar yerinde bu hususun değerlendirilmediği, bu durumunda yerinde olmadığı gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf isteminin kısmen kabulü, kısmen reddi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, davacının, adına tescilli markadan kaynaklanan, haklarına davalının eylemleri ile tecavüz ve haksız rekabet edildiğinin tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine, 16.357,45 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline, itibar tazminatı isteminin reddine, davalı adına tescilli bulunan 2015/109770 sayılı ve “KOZA MILLENYUM HOTEL& SPA+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne, hükmün ilanına, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, marka hakkına tecavüz ile haksız rekabetin tespit ve men’i ile maddi ve manevi tazminata ve davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
Davacı tarafça 03.02.2017 tarihinde ve 6769 sayılı SMK’nın 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe girmesinden sonra dava açıldığı anlaşılmaktadır. 6769 sayılı SMK’nın geçici 1/1 maddesi uyarınca, marka başvurularının sonuçlandırılması yönünden, başvuru tarihinde geçerli kanun hükümlerinin uygulanması gerekirken, münhasıran açılan hükümsüzlük davaları ile tecavüz davaları yönünden SMK’nın 192. maddesi uyarınca davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan yeni SMK’nın hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Bu bağlamda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 25/7 ve 29/2 maddelerinin yollamasıyla aynı Kanun’un 19/2 maddesine göre; markanın nispi sebeplerle hükümsüzlüğü istemiyle açılan davalar ile marka hakkına tecavüz iddiasıyla açılan davalarda davacıya karşı, dayanılan markanın ilgili mal ve hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi olarak kullanılmadığı def’i ileri sürebilir. Bu durumda Mahkemece tecavüz edildiği ileri sürülen markanın Türkiye’de ciddi biçimde kullanılıp kullanılmadığı bir ön sorun olarak incelenerek hasıl olacak sonuca göre hükümsüzlük ve tecavüz davaları hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle; marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine men ve önlenmesi ile maddi-manevi tazminata ve davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiş, ayrıca marka hakkına tecavüzün SMK’nın yürürlük tarihi olan 10.01.2017 tarihinden önce de var olduğu gerekçesiyle, tazminat hükümleri yönünden hem 556 sayılı KHK, hem de 6769 sayılı SMK hükümleri birlikte uygulanarak karar verilmiştir.
Ancak somut uyuşmazlıkta davalı tarafça cevap dilekçesinde, davacının adına tescilli markaları Türkiye’de kullanmadığını ileri sürdüğüne göre bu iddianın anılan Kanun hükümlerinde düzenlenen def’i niteliğinde olup olmadığı, def’i niteliğinde olduğunun kabulü halinde de davacı markalarının dava tarihi ve dayanılan mal ve hizmet sınıfı nazara alınarak geriye doğru son beş yıllık süreçte Türkiye’de ciddi biçimde kullanılıp kullanılmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi, keza kullanılmayan, yani piyasada var olmayan ürünler yönünden haksız rekabetin de söz konusu olamayacağı değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Davalı vekilinin, tazminat miktarına ilişkin temyiz itirazlarının bozma sebep ve şekline göre şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...