Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 17. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Aydın 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 17.07.2018 tarih ve 2013/770 E- 2018/567 K. sayılı kararın asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nce verilen 31.05.2019 tarih ve 2019/673 E- 2019/1178 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 22.03.2021 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı-birleşen dosya davalısı vekili Av. … ile davalı birleşen dosya davacısı vekili av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi Dr. … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, davacı ile (1) nolu davalı şirket arasında su ürünleri satış sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre davacının alıcı, davalının satıcı olduğunu, (2) nolu davalı ….’nin ise davacının (1) nolu davalıdan aldığı KİPA marka su ürünlerinin pazarlandığı şirket olduğunu, davacı şirketin davalı ASAŞ Şirketi’nden aldığı ürünleri üzerine kar ekleyerek davalı ….’ye sattığını, davacı şirketin sözleşmenin davalı ASAŞ Şirketi tarafından haksız feshine kadar tüm yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, ancak davalı şirketin mal teslimini süresinde yapmadığı gibi sözleşmede ödeme süresinin faturaların davacı şirkete tebliğinden itibaren 45 gün olacağı kabul edilmiş olmasına rağmen ödeme sürelerini fatura tanzim tarihine göre değerlendirerek alacağın muaccel olduğundan bahisle sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, davalının aslında kendisi için çok ağır şartlar içeren sözleşmeden dönmek niyetinde olduğunu iddia ederek sözleşmenin sekizinci maddesinin ihlali ve geç teslimat yapılması nedeniyle 5.938,00 USD alacağın faizi ile birlikte davalı şirketten tahsilini, sözleşmenin 13/5. maddesi uyarınca davalının yaptığı harici satış nedeniyle 1.000.000,00 TL alacağın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davacı, 14.08.2013 tarihli dilekçesi ile davalı …. hakkındaki davasından feragat etmiştir.
Asıl davada davalı ASAŞ Şirketi vekili, davalı şirket ile …. arasında 21.02.2010 tarihinde fason üretim sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme uyarınca davalı şirket tarafından üretilen KİPA ve Gürpınar markalı su ürünlerinin bedeli karşılığında ….’ye satıldığını, bu sözleşme yürürlükte iken davacı şirketin TESCO KİPA’nın tek satıcısı ve tedarikçisi olduğundan bahisle davalı şirketin iradesini fesada uğratarak 01.09.2012 tarihli su ürünleri satış sözleşmesi imzalanmasını sağladığını, 28.06.2013 tarihine kadar sözleşmeye konu malların teslimatlarının gerçekleştirildiğini, davalının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, ancak davacının satışı sağlanan su ürünlerinin bedellerini ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu sebeple Kadıköy 26. Noterliği’nin 28.06.2013 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedildiğini, davacı şirketin cevabi ihtarnamesi ile borcunu ödememek için asılsız iddialara dayanarak cezai şart talep ettiğini, davacının malların geç teslim edildiğine ilişkin iddialarının yerinde olmadığını, zira teslimata konu teslim ve tebellüğ fişlerinin dilekçe ekinde yer aldığını, davaya konu malların davacı tarafından hiç bir çekince ileri sürülmeksizin kabul edildiğini, cezai şart talep hakkının saklı tutulmadığını, davacının sözleşmenin 13/5. maddesi uyarınca talep ettiği 1.000.000,00 TL cezai şart bedelinin de haksız olduğunu, su ürünlerinin üçüncü kişilere satıldığına dair bir delil bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, davalı ile akdedilen ve haklı sebeplerle feshedilen su ürünleri satış sözleşmesi uyarınca muaccel 1.084.213,00 TL alacakları bulunduğunu iddia ederek anılan bu alacağın avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, muaccel bir alacak bulunmadığını, davalının da sözleşmeden kaynaklanan alacakları bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi’nce, asıl dava yönünden satıcının düzenlediği faturaların tebliğden itibaren 45 gün içerisinde ödenmemesi halinde başkaca bir ihtara gerek olmaksızın alacağın muacceliyet kazanacağı ve davacının temerrüde düşeceği, davacının temerrüde düşmesi nedeniyle sözleşmenin ihtara gerek olmaksızın feshinin geçerli olduğu, feshin haklı olması nedeniyle davacının sözleşmenin 13/5. maddesi uyarınca talepte bulunamayacağı, geç teslim nedeniyle cezai şart isteminin ise ifanın çekincesiz kabul edilmesi nedeniyle yerinde olmadığı, asıl dava davacının TESCO KİPA hakkındaki davasından vazgeçtiği, birleşen davada talep edilen satış bedeli alacağının varlığının sabit olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davacı-birleşen davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükmüne göre davalı-birleşen davacı tarafça süre verilmeden sözleşmenin feshedilmesinin haklı ve yerinde olmadığı, alınan 24.12.2014 tarihli bilirkişi raporunun hüküm kurmaya, davayı aydınlatmaya ve dosya kapsamına uygun ve yeterli olduğu gerekçesiyle asıl davacı-birleşen davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, asıl ve birleşen dava yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl ve birleşen davada yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Asıl dava, sözleşmenin davalı-birleşen davacı şirket tarafından haksız feshedildiği iddiasına dayalı sözleşmede kararlaştırılan cezai şart bedellerinin tahsili istemine, birleşen dava ise, su ürünleri satış bedellerinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında 01.09.2012 tarihli su ürünleri satış sözleşmesinin akdedildiği, anılan bu sözleşmenin davalı-birleşen davacı şirket tarafından gönderilen ihtarname ile feshedildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Sözleşme içeriği incelendiğinde asıl davada talep edilen cezai şart alacaklarının sözleşmenin feshine bağlı olmadığı anlaşılmaktadır.
(1) Asıl davada sözleşmenin 8. maddesi uyarınca geç teslim ve/veya hiç teslim etmeme nedeniyle talep edilen cezai şart alacağı bakımından yapılan değerlendirmede; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 8. maddesi, “alıcı tarafından mail yolu ile bildirilen siparişlerine konu malların 72 saat içerisinde mücbir sebepler hariç teslim edilememesi veya edilmemesi durumunda satıcı tarafından her bir sipariş için ayrı ayrı ve her saat başına ayrı ayrı 100,00 USD (Yüz Elli Amerikan Doları) cezai şart bedeli ödeyecektir. İş bu gecikmelere ilişkin hususun tespiti alıcı tarafından gönderilen mail kayıt saati ve teslim yerlerinde Tesco Kipa kayıtları esas alınacaktır. Alıcı taraf cezai şart bedelleri için ait olduğu aya fatura kesmemesi hiçbir şekilde bu talebinden feragat ettiği anlamında değerlendirilmeyecektir,” düzenlemesini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 179. maddesinin ikinci fıkrası ise, “ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir,” düzenlemesini içermektedir. Sözleşme hükmü, anılan kanun hükmü ile birlikte değerlendirildiğinde, asıl davacının sözleşme ilişkisinin devamı süresince gecikmeler olmasına rağmen ifayı çekincesiz kabul ettiği, başka bir deyişle cezai şart alacaklarını talep etme hakkını saklı tutmadığı, esasen gecikmelere ilişkin cezai şart alacağına yönelik fatura kesilmesinin de ihtirazi kayıtla ifayı kabul etme şartına bağlı olduğu, başka bir deyişle ihtirazi kayıtla ifayı kabul etmesi halinde aylık fatura düzenlememesinin bu talebinden feragat ettiği anlamına gelmeyeceği açıktır. İfayı ihtirazi kayıt koymaksızın kabul eden asıl davacının yukarıya metni alınan sözleşmenin 8. maddesi uyarınca cezai şart alacağının doğmayacağı gözetilmeksizin Bölge Adliye Mahkemesi’nce yazılı şekilde anılan sözleşme hükmü uyarınca cezai şart alacağına hükmolunması doğru değildir.
(2) Asıl davada sözleşmenin 13/5 maddesi uyarınca talep edilen cezai şart alacağı bakımından yapılan değerlendirmede; sözleşmenin 13/5. maddesinde davalı-birleşen davacının Tesco Kipa ve iştiraklerine gerçekleştirdiği su satış cirosu üzerinden % 10 cezai şart bedelini davacı-birleşen davalıya ödeyeceği kararlaştırılmış olup taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin devam ettiği 01.09.2012-28.06.2013 tarihleri arasında Tesco Kipa ile davalı-birleşen davacı arasındaki su satışına ilişkin kayıtlar mahallinde incelenerek tespit edilecek toplam satış rakamının % 10’u üzerinden cezai şart alacağının belirlenmesi gerekirken Tesco Kipa ile yapılan yazışma ile gelen belge esas alınarak tanzim edilen bilirkişi raporuna göre eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
(3) Kabule göre ise; asıl davada davacının dava dilekçesi ile faiz istemesi halinde dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekir. Bu ilkeye aykırı olarak Bölge Adliye Mahkemesi’nce alacağa karar tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru değildir. Yine taraflarca karşılıklı istenen alacak kalemlerinin her biri müstakil dava konusu yapılmış olduğundan asıl ve birleşen davada talep edilen alacaklar bakımından ayrı ayrı karar verilmesi gerekirken takas-mahsup şeklinde hüküm kurulması da isabetsizdir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...