MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2019 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.03.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05.09.2018 tarih ve 2018/378 E- 2018/546 K. sayılı kararın davalı … vekili ile davalı şirket temsilcisi tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 10.07.2019 tarih ve 2018/2383 E- 2019/1498 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 23.03.2021 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalılar vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili … ile davalı …’ın 18.08.1987 tarihinde evlendiklerini, evlilik süresince ortak ticaret yaptıklarını ve birbirlerine destek olduklarını, müvekkilinin ortak ve müdür oldukları davalı şirketin 2002 yılında kurulduğunu, şirketin 36433 sicil numarası ile Antalya Ticaret Sicil Memurluğu’na kayıtlı bulunduğunu, davalı …’ın 2009 yılında … ünvanlı ayrı bir şirket kurduğunu, davalı …’ın ortak ve müdür olduğu … Sistemleri Mimarlık Mühendislik İnşaat San Tic Ltd Şti’nin 58106 sicil numarası ile Antalya Ticaret Sicil Memurluğu’na kayıtlı olduğunu, davacının ve davalının evliliklerini sürdüremediklerini, 2011 yılında fiilen ayrıldıklarını, davacının boşanma süresinde çocukları ile çok sıkıntılı dönem geçirdiklerini, davacının Antalya 15. Noterliğinin 24.12.2014 tarih 34898 yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalı …’a ve sahibi olduğu … şirketine ihtarda bulunduğunu, davacının keşide ettiği noter ihtarnamesinin davalı …’a 29.12.2014 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak hiçbir olumlu gelişme yaşanmadığını, … Şirketi’nin haksız müdahalesinin ortadan kalkmadığını, davacının Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/55 D.iş sayılı dosyası ile davalı şirket adresinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldığını, davalı …’ın neden olduğu haksız müdahalenin bu şekilde tespit edildiğini, müvekkilinin davalı …’ın insafına kalan ortaklığın sürdürülmesinde hukuksal yarar görmediğini, davalının 2011 yılında başlayan boşanma davası süreci ile davalı şirketteki yönetim ve denetim olanağını kaybeden davacının durumundan yararlandığını, davalı şirketi ortaklık hak ve hukukuna aykırı biçimde yönettiğini, ticari defter kayıt ve belgelerin incelenmesi sonucu bu durumun çok açık bir şekilde ortaya çıkacağını, TTK’nın 613 madde ve 626 maddelerinde yer alan özen ve bağlılık yükümü, rekabet yasağı hükümlerini ihlal ettiğinin tartışmasız olduğunu, davacının noter ihtarına karşın davalının ortaklık hak ve hukukuna aykırı eylemlerine son vermediğini, davalı şirketin müdürlüğünden çekilmediğini ileri sürerek, davalı şirketin müdürü Vedat’ın müdürlükten azline ve şirketin fesih ve tasfiyesi ile mahkeme aksi kanaatte olursa davacının ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket temsilcisi ve davalı … vekili; davanın haksız, yersiz ve hukuksal dayanaktan yoksun olduğunu, açılan davada şirket dışında şirket müdürlerine ve ortaklarına husumet düşmeyeceğini, davanın davalı asil bakımından husumetten reddi gerektiğini, davacı ile müvekkili arasında halen Antalya 4. Aile Mahkemesinin 2013/337 esas sayılı dosyasında mal rejiminin tasfiyesi ve alacak davası olup, davanın halen derdest olduğunu, davacının şirket hisseleri ve kâr payı nedeniyle alacak talebinde bulunduğunu, davacının taleplerinin Aile Mahkemesindeki talepler ile aynı olduğunu, bu nedenle derdestlik ve bekletici mesele itirazında bulunduklarını, şirketin herhangi bir ticari faaliyetinin bulunmadığını, 6183 sayılı Yasa’dan doğan bir borcunun da olmadığını, halen şirket aleyhine devam eden İş Mahkemelerinde davaların bulunduğunu, birçok ödemenin davalı asil tarafından yapıldığını, davacının tamamen maddi menfaat peşinde ve şirketten ne koparırsam kar düşüncesinde olduğunu, davalı asilin genel kurul yaparak davacı şirket müdürlüğünden azledebilecek durumda iken bunu yapmadığını, çıkma ve çıkarılma ve şirketin feshi ve tasfiyesinin birbirinden ayrı bağımsız davalar olduğunu, davacının fesih talebinde bulunabilmesi için gerekli olan haklı sebepleri ispat etmesi gerektiğini, mevcut fiili durum, davacının durumu, şirket durumuna göre Medeni Kanun’un 426.maddesi gereğince şirkete kayyım atanmasının gerekli olmadığını savunarak, davalı … aleyhine açılan davanın husumetten reddine, derdestlik ve bekletici mesele itirazlarının kabulü ile gerek şirket gerekse davalı asil aleyhine açılan hukuki dayanaktan yoksun ve hukuka aykırı açılan mesnetsiz davanın reddine, davacının şirket müdürlüğünden azline, tazminat haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece, davalı şirketin 2011, 2012, 2013 ve 2014 yıllarında ekonomik durumunun iyi olduğu, öz kaynaklarını yitirmediği, 2011 yılına oranla 2015 yılında, satışlarının düştüğü, bu düşüşün dava tarihine kadar devam ettiği, buna bağlı olarak 2011 yılında 1.988.604,44.-TL kâr eden şirket 2012 yılından itibaren sürekli zarar etmeye başladığı, davacı ve davalının bu şirketin ortağı oldukları, her ikisininde şirketi münferit veya müştereken temsile yetkili oldukları, tarafların 2011 yılında fiilen ayrıldıkları, bu ayrılmanın tarafların birlikte ortağı oldukları şirketin ticari hacminde de etkili olduğu, davalı şirketin şirket merkezinde davalı tarafça sonradan yeni bir şirket kurularak faaliyete geçirildiği, bu durumun şirketin feshi için haklı bir sebep teşkil ettiği, TTK’nın 626. maddesinde müdürlerin özen ve bağlılık yükümü ile rekabet yasağı düzenlendiği, buna göre müdürlerin görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatini gözetmekle yükümlü oldukları, yine 626/2 maddesine göre aksi kararlaştırılmadığı veya diğer ortakların yazılı izni bulunmadıkça müdürlerin şirketlere rekabet oluşturan bir faaliyette bulunmalarının yasaklandığı, TTK’nın 630/2 maddesine göre her ortak haklı sebeplerin varlığında yöneticilerin yönetim hakkını ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, 630/3 maddesinde yöneticinin özen ve bağlılık yükümlülüğü ile diğer kanunlarda ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetilmesi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak düzenlendiği, davalı …’ın davacı ile ayrılmasından sonra şirketin sürekli zarar etmesi sebebiyle davalının görevini yerine getirirken gerekli özeni gösterdiğinden bahsedilemeyeceği, ayrıca rekabet yasağına aykırı olarak davalı …’ın davalı şirketin şirket merkezinde aynı iştigal konusu ile faaliyet gösteren yeni bir şirket kurup faaliyete geçirdiği, tüm bunların davalı …’ın azli için haklı sebep oluşturduğu gerekçeleriyle, fesih ve tasfiye davası ile şirket müdürünün azli davasının ayrı ayrı kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı davalılar vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, aynı gerekçelerle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davalılar vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...