MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.03.2021
Karşı OyVar

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11.HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Tarsus 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 04.07.2017 tarih ve 2012/74 E- 2017/222 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 12.02.2019 tarih ve 2018/10 E- 2019/207 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının satın aldığı Volvo marka iş makinesinin gizli ayıplı olması nedeniyle çekilen ihtardan bir sonuç alınamadığını ileri sürerek satış bedelinin iadesi ile davacının uğradığı iş gücü kaybının davalılar tarafından tazmin edilmesine karar verilmesini, bedel iadesi talebinin yerinde görülmemesi halinde iş makinesinin yenisi ile değiştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ASC Türk Makine Tic. Ltd. Şti. vekili, dava konusu iş makinesinde üretim hatası bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … Tic. A.Ş. vekili, üretici durumunda olmayan davalı … Tic. A.Ş.’den her hangi bir talepte bulunulmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davaya konu iş makinesinde meydana gelen ayıbın üretim hatasından değil kullanıcı hatasından kaynaklandığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinafa başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı göre, davacı vekilinin dava dilekçesinde ayrıca belirttiği davalı … hakkındaki davanın atiye bırakılmasına yönelik dilekçesi hakkında bir karar verilmemiş ise de …’nin davalı ASC Türk Makine Tic. Ltd. Şti.’nin eski unvanı olduğu ve esasen bu iki şirketin aynı şirket olduğunun ticaret sicilinden anlaşılmasına göre dosyanın esastan incelendiği, dosyada bulunan bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmediğinden istinaf isteğinin duruşmalı olarak yapıldığı, bu kapsamda talimat yolu ile Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşan üç kişilik bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda, dava konusu iş makinesinin ayıplı olarak üretildiğinin değerlendirilemeyeceğinin bildirildiği, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun da aynı yönde olduğu, böylece iş makinesinin ayıplı olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteğinin esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava; ayıplı mal bedelinin iadesi ya da misli ile değiştirilmesi ve tazminat istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece yargılamasında eksiklik görülerek duruşma açılarak yapılan inceleme sırasında bilirkişi raporu alınmış, ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın karar tarihinde yürürlükte olan 353/1-b-1 maddesi uyarınca yargılamada eksiklik bulunmadığının ve kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediğinin anlaşılması karşısında istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekir. Başka bir anlatımla, yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması halinde ve bu hale münhasır olarak başvurunun esastan reddine karar verilmesi gereklidir. Ancak Bölge Adliye Mahkemesince yukarda da açıklandığı üzere yargılamada eksiklik görülerek dava konusu uyuşmazlık üzerinde duruşma açılarak inceleme yapılması durumunda HMK’nın 353/1-b-3. maddesi gereğince esastan yeni bir karar verilmesi gerekmektedir. Aksi halde, incelenen kararda olduğu gibi, bir yandan kararın gerekçesinde yargılama eksikliğine ve bunun giderildiğine değinilirken, bir yandan da ancak ilk derece yargılamasında usul ve yasaya hiçbir aykırılık bulunmayan hallerde verilmesi gereken istinaf başvurusunun esastan reddi biçimindeki hüküm fıkrası arasında çelişki oluşacağı açık olup bu gibi bir durum ise kanuna açık aykırılık nedeniyle re’sen bozma nedeni teşkil eder niteliktedir.
Hükümden sonra 7251 sayılı Kanun ile HMK’nın 356. maddesine eklenen ve yayım tarihinde yürürlüğe giren 2. fıkra, yukarda belirtilen hallerde, farklı bir değerlendirme yapılmasını gerektirir nitelikte değildir. Nitekim, bilindiği ve HMK’nın 357. maddesinde ve özellikle bu maddenin gerekçesinde değinildiği üzere, Bölge Adliye Mahkemelerince yapılacak incelemenin biri denetim açısından, diğeri ise dava konusu uyuşmazlık bakımından olmak üzere iki yönü bulunmaktadır. Ayrıntıya girilmeden ifade edilecek olursa, Bölge Adliye Mahkemesince duruşma açılarak dava konusu uyuşmazlık üzerinde bir inceleme yapılması halinde, 356/2. maddede değinilen ve verilmesi öngörülen gerekli karar, “yeniden esas hakkında bir karar” olmak durumundadır.
Tüm bu nedenlerle, HMK m. 353/1-b-1 kapsamında istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın öncelikle bu nedenle ve HMK’nın 369/1. ve 371. maddeleri uyarınca bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...