MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.04.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 21.04.2016 tarih ve 2014/307-2016/362 sayılı hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiş, Mahkemece 09.09.2020 tarihli ek kararla, davalı Aren Moda Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair ek kararın Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline gönderilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra gönderildiği anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 29.05.2018 günü hazır bulunan davalılar vekili Av. … ile davacı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili bankanın dava dışı Maboteks Maraş Boya Tekstil San. ve Tic. A.Ş’ne 27.05.1998 tarihinde 1.100.000 DEM tutarında ihracatçı kredisi kullandırıldığını, kredinin geri ödenmemesi üzerine borçlu firmaya 09.04.1999 tarihinde ihtarname keşide edildiğini, alacağın tahsil edilebilmesi için 2000 yılında başlatılan icra takiplerinin de sonuçsuz kaldığını, davalılar ile borçlu …arasında organik bağ bulunduğunu, kredinin kullanıldığı, takibe aktarıldığı ve hala devam eden süreçte gerek borçlu firmaların ortakları gerek ortakların yakın akraba oldukları kişiler ve çalışanlar tarafından yeni şirketler kurularak ticari faaliyetlerin bu şirketler tarafından devam ettirildiğini, borçlu şirketin ortağı …’in şirketin diğer bankalara olan borçlarını farklı kişiler adına temlikname aldırarak kendisinin ödediğini belirttiğini, davalı …’in de bir çok dosyada temlik alacaklısı olduğunu, ayrıca …’in e-mail adresinin “arenmoda@e-kolay.net” olduğunu, dolayısıyla kredi borçlusu Maboteks A.Ş’nin ortak ve kefili olan … ile davalı şirket arasında organik bağ bulunduğunun açık olduğunu, satışı yapılan müvekkili bankaya ipotekli gayrimenkul ile ilgili

-/-

ekspertiz raporunda taşınmaz üzerinde Aren Tekstil firmasının tabelası bulunduğunun belirlendiğini, dava dışı borçlu şirketin hukuki boşluk ve ticari hayatın kendisine tanıdığı imkanlardan yararlanarak başka nam ve unvanlarla aynı kişilerce perde arkasından faaliyetlerini devam ettirdiğini, bu kapsamda kredi borçlusu ile davalı firma arasında fiili ve organik bağ olduğu ve borçlunun müvekkili bankadan mal kaçırmak amacıyla faaliyetlerini bu şirket üzerinden sürdürdüğünü ileri sürerek, tahsilde tekerrür olmamak üzere 5.500.000,00 TL banka alacağının işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, dava dışı borçlu şirket ile müvekkilleri arasında hiçbir organik ve ticari bağ bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, somut olayda tüzel kişilik perdesinin kaldırılması şartlarının oluşmadığı, ancak borçlu şirket ile davalı şirket arasında iştigal konusu bakımından benzerlik bulunduğu, davalı şirketin ortakları ile asıl borçlu Maboteks A.Ş.’nin ortağı olan … arasında akrabalık olduğu, asıl borçlu şirketin ortaklarından …’in, davalı şirketin e-posta adresini kullandığı, asıl borçlu Maboteks A.Ş.’nin diğer bankalara olan borçları için maruz kaldığı icra takiplerinde, bankaların takibe konu alacaklarının bedelini ödeyerek temlik alan ve takiplerde bankaların yerine geçerek alacaklı sıfatını elde eden kişinin davalı … olduğu, böylelikle paraya çevrilmesi söz konusu olan taşınmaz ve rehinlerin satılmasından elde edilen miktarın İİK m. 100 hükümlerine göre, hacze iştirak eden alacaklılar arasında bölüştürülmesi ve davacı bankanın alacağının azaltılmasının söz konusu olacağı, dava dışı asıl borçlu borçlu şirket ile davalı şirket ve ortakları olan davalılar arasında organik ve fiili bağın mevcut olduğu, davalı … yönünden banka alacaklarının temlik alınması bakımından nam-ı müstear koşullarının oluştuğu, bu davalının temlik alacaklısı olarak asıl borçlu hesabına hareket etmiş olduğu, TMK’nın 2.maddesindeki dürüstlük kuralı da gözetilerek asıl borçlu Maboteks şirketinin davacı bankaya olan kredi borcundan davalıların tahsilde tekerrür olmamak üzere sorumlu oldukları gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, tahsilde tekerrür olmamak üzere dava tarihi itibariyle belirlenen 3.670.997,72 TL toplam alacağın ana para olan 263.978,29 TL’sine dava tarihinden itibaren işleyecek yıllık %140 oranındaki temerrüt faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, kararı taraf vekilleri temyiz etmiş, Mahkemece 09.09.2020 tarihli ek kararla, davalı Aren Moda Tekstil Ltd. Şti. yönünden temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiş, işbu ek karar da davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekilinin, davalı Aren Moda Tekstil Ltd. Şti. yönünden mahkemece verilen temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair 09.09.2020 tarihli ek karara yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi ile ek kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Davalılar vekilinin, davalılar … ve … yönünden temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; davacı tarafça, kredi borçlusu olan dava dışı Maboteks Maraş Boya Tekstil San. ve Tic. A.Ş. ile davalılar arasında fiili ve organik bağ olduğu ve borçlunun mal kaçırmak amacıyla faaliyetlerini davalılar üzerinden sürdürdüğü iddiası ile tüzel kişilik perdesinin kaldırılması, nam-ı müstear, dürüstlük kuralına aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan işbu davada, yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

-/-

Temel hukuk kurallarının en önemlilerinden bir tanesi sözleşmelerin ve borç ilişkilerinin nisbiliği ilkesidir. Alacak hakkı ancak hukuki ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebilir. Ticaret şirketlerinde ise sınırlı sorumluluk ilkesi, ortaklardan ayrı ve bağımsız malvarlığı oluşumunu yaratmaktadır. Tüzel kişilerin ve ortakların mal varlığı ve sorumlulukları birbirinden ayrılmaktadır. Ticaret şirketlerinde sınırlı sorumluluk ya da ayrı malvarlığı ilkesinin alacaklıların menfaatlerine zarar verecek şekilde kötüye kullanılması durumunda alacaklıların hak ve menfaatlerini korumak için hukuk sistemlerinde hakkaniyet gereği “Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisi” geliştirilmiş ve tüzel kişiliğin arkasına sığınılarak durumu kötüye kullanan ortakları şirket borçlarından şahsen sorumlu tutma imkanı getirilmiştir. Teorinin uygulanmasının yasal dayanağı olarak dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağını düzenleyen MK’nın 2. maddesi kabul edilmektedir.
Asıl borcun yükümlüsü olan bir tüzel kişilik bulunmakta iken şirketin ortaklarına ya da başka bir şirkete karşı bu borçtan dolayı yönelinemez. Ancak tüzel kişiliğin kötüye kullanıldığı bazı istisnai hallerde tüzel kişilik perdesi aralanmak suretiyle gerçek ya da tüzel kişi ortakların sorumluluğu cihetine gidilebilecektir.
Uygulamada ve doktrinde, tüzel kişi ile ortaklarının ya da birden fazla tüzel kişi şirketi birbirinden ayrı olan çalışma alanlarının ve malvarlıklarının birbirine karışması halinde ve ayrıca borcu karşılamada borçlu şirkete ait sermayenin yetersiz kalması durumunda, kardeş şirketler arasında ya da ortak şirket arasında çok istisnai hallerde tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisinin uygulanmasının mümkün olabileceği de kabul edilmektedir.
Bu teoriye ihtiyatlı bir biçimde yaklaşılmalı, istisnai bir teori olduğundan mümkün olduğunca dar yorumlanmalı ve bu teorinin uygulanmasına ancak tüzel kişilik kavramının arkasına saklanılarak dürüstlük kuralına aykırı davranıldığı, kendisine tanınan hakkın kötüye kullanılarak üçüncü kişilerin zarara uğratıldığı, zarara yol açan tüzel kişinin sorumluluğuna hükmedebilmek için ise başka bir yasal nedene dayanılmasının mümkün olmadığı durumlarda başvurulmalıdır. (Çamoğlu Ersin – BATİDER C.32.S.2.2016 )
Davacı tarafça, davalılar ile borçlu şirket arasında fiili ve organik bağ bulunduğu, gerek borçlu firmaların ortaklık yapısının olduğu, gerekse ortakların birbirleriyle yakın akraba olduğu ayrıca bu kişiler ve çalışanlar tarafından yeni şirketler kurularak aynı ticari faaliyetlerin bu şirketler tarafından devam ettirildiği, dava dışı borçlu şirketin diğer bankalara olan borçlarının farklı kişiler adına temlikname aldırılarak borçlu şirket ortağının kendisinin ödediği, davalı …’in de birçok dosyada temlik alacaklısı olduğu, davacı bankaya ipotekli gayrimenkul üzerinde Aren Tekstil firmasının tabelası bulunduğunun tespit edildiği, borçlu şirketin başka nam ve ünvanlarla aynı kişilerce perde arkasından faaliyetlerini devam ettirdiği iddia edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davalılar bakımından tüzel kişilik perdesinin kaldırılması koşulları tam olarak karşılanmasa da iki şirket ve ortakları arasında bir bağ bulunduğu, organik bağın varlığı halinde tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasında olduğu gibi borçlu şirketin tüzel kişiliğinden ayrı, bağımsız bir kişinin sorumluluğuna gidilebileceği, borçlu şirketin iştigal konusu ile davalı şirketin iştigal konularının benzer olduğu, davalı şirketin ortakları ile asıl borçlu şirketin ortağı olan … arasında akrabalık ilişkisi bulunduğu, borçlu şirketin taraf olduğu bazı icra dosyalarında davalı …’in temlik alacaklısı olduğu, böylelikle nam-ı müstear kullanılarak aslında borçlu şirketin kendi aleyhine yapılan takipte başka bir adla alacaklı tarafta da yine kendisinin yer aldığı, …’in, davalı şirketin çalışanı olarak işe alındığı, her ne kadar “Aren Moda Tekstil Boya Baskı Kasar San. ve Tic. Ltd. Şti’nin, “Aren Moda Tekstil Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti.”nden farklı bir şirket olduğu savunulsa da, faaliyet konuları benzer ve asıl borçlu şirketle bağlantısı olan aynı isimde iki ayrı şirketin kurulmuş olmasının tesadüf olarak değerlendirilemeyeceği, asıl borçlu şirketin davacı bankaya olan kredi borcundan davalıların tahsilde tekerrür olmamak üzere sorumlu tutulmaları gerektiğinden bahisle hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
Ancak, yukarıda da açıklandığı üzere somut uyuşmazlıkta, davalıların dava dışı borçlu şirketin ne ortağı, ne kefili, ne de yöneticisi oldukları, icra dosyalarında alacakların temlik alınması, akrabalık bağı, dava dışı şirket ortağı ve kefilinin bir dönem davalı şirkette çalışması, dava dışı borçlu şirket ile davalı şirketin faaliyet konularının benzer olması, dava dışı şirket borcundan dolayı hacizli taşınmaz üzerinde davalı şirket unvanına benzer bir şirketin faaliyet göstermesinin tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ya da organik bağın varlığının kabulü için yeterli olmadığı, kaldı ki; temlik işlemleri nedeniyle zarara uğradığını iddia eden davacının her bir işlemin iptalini talep edebileceği hususları nazara alınarak davanın reddine karar vermek gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...