Karar Metni
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 03.04.2019 tarih ve 2014/964-2019/297 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenilmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 29.03.2021 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı ile davalı …Ayık Petrol şirketi arasında 16.01.2006 tarihinde 5 yıl süreli LPG ile …Kara Yolu Taşıtları İçin İkmal sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin normal bitiş süresinin 17.01.2011 olduğunu ancak davacının sözleşmeyi 15.09.2010 tarihli ihtarı ile 18.09.2010 tarihinde fesih ettiğini, sözleşmenin haksız fesih edildiğini bu nedenle davacının cezai şart ve kar mahrumiyeti talep hakkının doğduğunu beyanla sözleşmenin 32. maddesi gereğince 69.009,85-TL kar mahrumiyeti ile sözleşmenin 33. maddesi gereğince 176.852-TL cezai şart ödemek zorunda olduğunu beyanla fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak şartıyla şimdilik 7.500-TL kar mahrumiyeti ile 7.500-TL cezai şart bedelinin fesih tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 10.05.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile cezai şart talebinin 177.310,71 TL olduğunu belirtmiştir.
Davalı vekili, davacı ile ticari ilişkilerinin 01.06.2002 ve 16.01.2006 tarihli iki ayrı sözleşmeye dayandığını, davalı ile dava dışı Shell&Turcas Petrolcülük A.Ş. ile akaryakıt satımına ilişkin bayilik sözleşmesi devam ederken 01.06.2002 tarihinde davacı ile sözleşme imzalayarak akaryakıt bayiliği faaliyetine LPG bayiliği faaliyetini de eklediğini, davalının dava dışı Shell ile yapmış olduğu sözleşme kapsamında faaliyet gösterdiği taşınmaz üzerinde uzun süreli intifa hakkı tesis edilmiş bulunduğunu, Shell ile yapılan sözleşme gereğince bu şirketin izin verdiği akaryakıtını almak zorunda olduğunu bu nedenle İpragaz A.Ş. ile anlaşmak zorunda kaldığını 2002/2 sayılı RK tebliğ uyarınca uzun süreli bayilik sözleşmelerinin 5 yıl ile sınırlandırıldığını, bu sözleşme ile bağlantılı intifa ve benzeri kira gibi sözleşmelerin sürelerinin de 5 yıl ile sınırlandığını, Rekabet Kurulunun tebliği uyarınca 18.09.2005 tarihinden önce aktedilen tüm sözleşmelerin 18.09.2010 tarihi itibariyle hukuka aykırı hale geldiğini bu nedenle Shell&Turcas ile yapılan tüm sözleşmelerin sona erdiğini yine intifa ilişkisine bağlı sözleşmelerinde sona erdiğini, sözleşmenin olağan bitiş süresinin hukuka aykırı hale gelmesi nedeniyle uygulanmaz hale geldiğini, 5 yıllık sürenin sözleşmenin tarihinin 01.06.2002 olması nedeniyle süresinin fazlası ile aşıldığını, bu nedenle davacı iddialarının yerinde olmadığını beyanla haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının mahrum kaldığı kar hesaplamasında faaliyet kar marjın oranına göre hesaplama yapılması gerektiği, dolayısı ile davacının talep edebileceği faaliyet kar mahrumiyetinin 7.106,67.-TL olduğu, bayilik sözleşmesi hükümlerine davalı yanın riayet etmediği, diğer bir ifade ile mal (otogaz LPG) alımını haklı bir nedene dayandırmaksızın durdurup bayilik lisansını iptal ettirdiği, dolayısı ile taraflar arasındaki sözleşmenin 33. maddesi hükümlerine göre hesaplanan cezai şart tutarının 177.310,71.-TL olduğu, davalı şirketin 2017 yılı bilanço ve gelir tablolarında görülen 5.546.968.25.-TL olan öz varlığından 184.417.38-TL hesaplanan cezai şart ve kar mahrumiyeti toplamının eksilmesi söz konusu olacağı, ödenmiş sermayesinin varlığını korumaya devam edebileceği, bir başka ifade ile davalı şirketin ekonomik mahvına sebebiyet vermeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Mahkemece, davalının dava öncesi temerrüde düşürüldüğüne dair bir ihtarname bulunmadığına göre, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken yanılgıya düşülerek aktin fesih tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca kâr mahrumiyeti talebi yönünden kısmen kabul kararı verilmiş olup davalı lehine reddedilen kısım için vekalet ücretine hükmedilmemiş olması da bozmayı gerektirmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...