Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 16.05.2018 tarih ve 2016/67 E. – 2018/572 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nce verilen 09.05.2019 tarih ve 2018/1117 E. – 2019/681 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının, davacıya ait taşınmazı dava dışı Taşbina … A.Ş’ye satışı konusunda anlaştığını, satış bedelinin temini için davalı bankaya başvurulduğunu, taşınmaz üzerinde dava dışı…A.Ş lehine ipotek bulunması nedeniyle bu ipoteğin kaldırılması, davalı lehine ipotek tesis edilmesi ve taşınmazın Taşbina A.Ş’ye temlik edilmesi şartıyla 1.425.000.- TL satış bedelinin davacı şirket hesabına gönderileceğinin taahhüt edildiğini, davacının üzerine düşen şartları yerine getirdiğini, davalı tarafından…A.Ş lehine olan ipoteğin fekki için 979.720,04 TL’nin davacının…hesabına ödendiğini, bakiyenin ödenmemesi üzerine 295.279,96 TL‘nin alıcı Taşbina … A.Ş tarafından davacıya ödendiğini, bakiye 150.000,00 TL’nin ihtarnamelere rağmen davacıya ödenmemesi üzerine davalı aleyhine genel haciz yoluyla takip başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, takip dayanağı 13.01.2015 tarihli taahhütnamenin davacıya sehven verildiğini, bu yanlışlığın davacı tarafından bilindiğini, taşınmaz satımı için kullandırılan kredi bedelinin Taşbina … A.Ş talimatına istinaden 806.720,04 TL’sinin…A.Ş şubesine, 610.000.- TL’sinin Taşbina A.Ş’ye ödendiğini, davalının sorumluluğunun kalmadığını savunarak davanın reddini ve kötü niyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılamada, davalı bankanın 13.01.2015 tarihli taahhütname ile, bankanın kredi müşterisi Taşbina … A.Ş’ye dava konusu taşınmazın satın alınmasının finansmanı amacı ile davalı banka tarafından kredi tesis edileceği, kredi ile ilgili tüm işlemlerin tamamlanması, taşınmaz üzerinde davalı banka lehine kararlaştırılan miktar ve derecede ipotek tesis edilmesi ve bu ipoteğin davalı tarafça teyit edilmesine müteakip 1.425.000,00 TL bedelin davacının banka hesabına en geç 3 gün içinde transfer edileceğinin taahhüt edildiği, davacının bu taahhüde güvenerek taşınmaz üzerinde davalı lehine ipotek tesis ettiği, taşınmazı alıcı
Taşbina A.Ş’ye sattığı, davalının ise böylelikle takip dayanağı taahhüdün davacıya ait yükümlülük kısmının tamamlandığı, davalı bankanın davacıya ödediği ve davacının kabulüyle haricen dava dışı Taşbina A.Ş’den yapmış olduğu tahsilat neticesinde davacının davalı bankadan bakiye 150.000,00 TL alacağı kaldığı, her ne kadar davalı tarafça taahhüdün sehven verildiği savunulsa da; davalının banka olması nedeni işlemlerinde gerekli dikkat ve özeni göstererek basiretli tacir gibi davranması gerektiği, ayrıca davacının davalı bankanın bu taahhüdüne güvenerek taşınmazı devrettiği ve davalı banka lehine kurulan ipotek tesisi ile taahhüdün davacıya olan yükümlülüklerin tamamlandığı nazara alınarak, davalı bankanın vermiş olduğu taahhütnameden doğan sorumluluklarını ifa etmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, itirazın kabul edilen kısım yönünden iptaline, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, taraf beyanları ve toplanan deliller neticesinde davalı bankanın takibe konu edilen taahhüdünün 150.000.- TL’lik kısmını yerine getirmediği, taahhütnamenin sehven verildiği savunmasına davalının basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü ve davacının haklı güveninin korunması gerekliliği karşısında itibar edilemeyeceği, İlk Derece Mahkemesinin karar ve gerekçesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...