MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.04.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 19.11.2015 tarih ve 2014/614 E. – 2015/692 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı Gür-Bak Gıda Sanayi Ticaret Ltd. Şti. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı şirket ile davalı şirket arasında 05.05.2000 tarihli “Dağdelen Doğal Kaynak Suyu Yetkili Bayilik Sözleşmesi”nin imzalandığını, ancak davalı şirketin keşide ettiği 03.01.2011 tarihli ihtarnameyle süresinden önce, sözleşmeye aykırı şekilde, tek taraflı olarak sözleşmeyi feshettiğini ve başka markanın su bayiliğini yapmaya başladığını, davalı şirketin bölgedeki tek satıcı olduğunu, sözleşmenin süresinden önce feshedilmesiyle davacının müşteri portfoyünü kaybettiğini, bu nedenle sözleşmeden doğan toplam 19.000 USD cezai şart alacağının ödenmesi gerektiğini, davalı şirketin taahhüt ettiği kadar su damacanası satın almadığını, aldığı 7.382,00 TL’lık suların bedelini ise ödemediğini, davalı …’nun bu bedel miktarında bono verdiğini, ancak senedin bedelsiz olduğunu belirterek davalı şirketin fesih ihtarnamesinin tebliğ tarihi olan 10.01.2011 tarihi itibariyle işleyecek ticari faiz ile birlikte 19.000 USD karşılığı olan 36.630,10 TL’nin davalı şirketten tahsili ile davalılar tarafından alınan ancak bedeli ödenmeyen 7.382,00 TL alacağın 01.12.2011 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davalı şahsın dava konusu sözleşmenin ve ticari ilişkinin tarafı olmadığını, bu nedenle davalı şahıs yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, davalı şirket yönünden ise yapılan feshin haksız olmadığını, davacının dayandığı sözleşmenin çok eski tarihli olduğunu ve ticari ilişkinin başından beri sözleşme hükümlerinin uygulanmayacağına dair haklı güven oluştuğunu, talep edilen cezai şart alacağının ise şirketin mahvına sebep olacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporlarına göre, davalı şirketin taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olarak, sözleşmede belirtilen sürelere uymadan sözleşmeyi feshettiği, bu nedenle sözleşmeden kaynaklanan cezai şart alacağını talep edebileceği, davacının ticari defterlerine göre davalı şirketten 7.382,00 TL alacaklı olduğu, bu alacağın ticari defterlere göre diğer davalı …’nun düzenlediği iddia edilen senet ile kayden ödendiği, ancak sözkonusu senet bedelinin davacıya ödenmediği, davalı şirketin cari hesap borcunun halen devam ettiği, davalı şahsa yönelik açılan davada ise davalının bonoda isminin bulunmadığı, ticari ilişkinin tarafı olmadığı gerekçesiyle davalı … hakkında açılan davanın reddine, davalı Gür-Bak Gıda San. Tic. Ltd. Şti.’ne karşı açılan davanın kabulüne, 36.630,00-TL cezai şart ve 7.382,00-TL cari hesap alacağı olmak üzere toplam 44.012,00-TL olan alacağın dava tarihi olan 03/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bu davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı Gür-Bak Gıda San. Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmişir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı Gür-Bak Gıda San. Tic. Ltd. Şti. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, bayilik sözleşmesi nedeniyle satılan su bedelinin ve cezai şartın tahsiline ilişkin olup, uyuşmazlık, davacının satılan su nedeniyle alacaklı olup olmadığı hususundadır. Davacı, davalı şirkete verdiği su nedeniyle 7.382.-TL alacaklı olduğunu iddia etmiş; davalı ise, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece tarafların ticari defterleri incelenmiş ise de, her iki tarafın defterinin de usulüne uygun tutulmadığı ve bu nedenle HMK’nın 222/2 maddesi gereğince lehlerine delil vasfının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı, defter dışında delil olarak davadışı …tarafından, davacı şirket lehine düzenlenen, 7.382.-TL bedelli, 01.12.2011 tediye tarihli, 01.10.2011 keşide tarihli, malen kayıtlı bonoyu ibraz etmişse de, bu senedin borçlusu davadışı … ‘dur. Bu nedenle de davacı bu senede dayalı olarak davalı şirketten alacak talep edemeyeceğinden mahkemece verilen kararın bozulması gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...