MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.04.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 17.11.2017 tarih ve 2014/566 E- 2017/903 K. sayılı kararın asıl davada davacı vekili ve asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 03.04.2019 tarih ve 2018/347 E- 2019/425 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak asıl davada davacı vekili ve asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 05.04.2021 günü hazır bulunan davacı vekilleri Av. …, Av. … ve Av. … ile davalı vekilleri Av. … ve Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, davacı ile dava dışı … Çankaya Turizm ve Ticaret A.Ş. (…) arasında imzalanan proje bazlı kredi sözleşmesine, dava dışı şirket yetkilisi olan davalının garanti verdiğini, sözleşmede belirtilen temerrüt durumunun oluştuğundan hesabın kat edildiğini, kat ihtarının asıl borçlu şirket ile davalıya tebliğ edilmesine rağmen borç ödenmediği için başlatılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin 7. maddesinin müteselsil kefalet ya da garanti sözleşmesi ile ilgili bulunmadığını, kredi sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, bu nedenle davalının uğradığı zararın muaccel bir alacak doğurduğunu savunarak davanın reddini, davalının herhangi bir sıfatla borcu ödemekten sorumlu tutulması halinde davalının takas def’inin kabul edilmesini, bu talebinde kabul edilmemesi halinde davalının borcu ifadan kaçınma def’inin kabul edilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı … Çankaya Turizm ve Ticaret A.Ş. vekili, davacı ile davalı banka arasında 24.12.2002 tarihli 35.000.000,00 ABD Doları limitli uzun vadeli kredi sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereği otel inşaatının dava dışı Hyatt firması standartlarında yapılması kararlaştırıldığından ek maliyetlerin ortaya çıktığını, 35 milyon ABD Doları olan limitin 10 milyon ABD Doları artırılmasının davalıdan istenildiğini, davalı bankanın davacı nezdinde artan bütçeyi onaylayacağı hususunda haklı güven oluşturduktan sonra hesabı hiç bir hukuki gerekçe göstermeden kat ettiğini, davalının sözleşmeyi haksız feshetmesi nedeniyle davacı şirketin uğradığı belirli olmayan zararların 2005-2013 yılı için yıllık 9 milyon ABD Doları olmak üzere toplam 81 milyon ABD Doları olduğunu, yine davacının yurt dışından getirtiği asansörleri gümrükten çekemediği için 750.000 ABD Doları zarar bulunduğu gibi dava dışı bankalardan kullanılan köprü kredilerin de kat edilmesi nedeniyle 981.822,80 TL ve 3.895.402,21 TL ödeme yaparak zarara uğradığını, bu zararların davalıdan tahsili ile Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2004/649 sayılı dosyası ile başlatılan 12.934.113,98 ABD Doları tutarlı takip dosyasında borçlu olmadığnın tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 08/09/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile 81 milyon ABD Dolarına yönelik talebini 218.724.193 ABD Doları olarak artırmıştır.
Birleşen davada davalı …G. vekili cevap dilekçesinde, taraflar arasındaki sözleşmenin proje finansman sözleşmesi olduğunu, davacının aldığı krediyi sadece bu proje için kullanabilmesi mümkün olduğunu, sözleşme gereği davalının bilgi alma hakkı bulunduğunu, davacının 13.06.2004 tarihli mektubunda sözleşmenin sona ermesine kendi kusuru ile sebebiyet verdiğini, kredinin proje dışında kullanıldığını ve bazı harcamaların belgelendirilmeyeceğini açıkça beyan ettiğini, davacının basiretli bir tacir olarak Hyatt standartları nedeniyle değişiklik olabileceğini öngörerek projeyi ona göre hazırlaması gerektiğini, davalı bankanın ilave krediyi hiç bir zaman onaylamadığını, denetçi firma ile davacının sunduğu bütçe artış miktarları arasında fahiş fark bulunması nedeniyle davacıya olan güvenin sarsıldığını, ek bütçe onayı olmadan işin süresinde bitirilmesinin mümkün olmadığının ve her halde işin sözleşmede öngörülen sürede tamamlanamayacağının anlaşıldığını, sözleşme hükümlerine göre davalı bankanın hesabı kat ederek davacıya ödenen kredi tutarını istemesinde sözleşmeye aykırılık bulunmadığını savunarak davanın reddi ile %20 inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, asıl dava yönünden; her ne kadar projedeki imalat değişikliklerinin öngörülemediği iddia edilmiş ise de basiretli tacir olan davalı ve … yönünden bu hususun öngörülememesinin kabul edilebilir olmadığı, Bankanın bütçe artışını onayladığı ispat edilmediği gibi proje değişikliklerinin de sözleşmeye aykırılık oluşturduğu, …’in, denetim firması BV tarafından gönderilen tahmini bütçenin bilgisi dışında yollandığı ve kendi hazırladıkları bütçenin sunulacağına ilişkin gelişmeler banka nezdinde bir güven sorunu oluşturduğu ve bankanın 04.06.2004 tarihli ihtarname ile hesabı kat etttiği, hesap kat edildikten sonra … yetkilisi … tarafından yazılan 13.06.2004 tarihli yazıda sözleşmenin feshine kendi kusurları ile sebebiyet verildiğinin ikrar edildiği, sözleşme hükümleri ile asıl borçlu dava dışı …’in %97,5’nin sahibi olmasına ve ana borçlu olarak sorumluluk üstlenmesine göre davalı …’ın garantör olarak sorumlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile toplam 30.607.486,57 ABD Doları üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmiş, birleşen dava yönünden ise; yukarıda yapılan açıklamalara göre davalı banka tarafından akdin haklı olarak feshedildiği bu nedenle davacının tazminat taleplerinin yerinde bulunmadığı, diğer taraftan davacının Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2004/469 sayılı dosyasında menfi tespit talebinde bulunduğu, bilirkişi raporunda hesaplanan alacağın talep edilenden fazla olduğu buna göre davacının menfi tespit talebinin de yerinde görülmediği gerekçesiyle birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, asıl davada davacı vekili ile asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili istinafa başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, asıl davada davalı birleşen davada davacı vekilinin istinaf isteklerinin incelenmesinde; ilk derece mahkemesinin davalının garantör olduğuna dair saptamasının yerinde bulunduğu ve davalının asıl borçlunun ileri sürebileceği def’ileri ileri süremeyeceği ayrıca müteselsil kefil olsa bile İİK’nın 45. maddesinden yararlanamayacağı bu bağlamdaki davalı … vekilinin istinaf itirazlarının yerinde bulunmadığı, asıl davada davalı- birleşen davada davacı vekilinin asıl davada davacı bankanın ek bütçeyi onayladığına dair iddiasını ispat edemediği, davalı tarafından sunulan yeni bütçe ile BV tarafından sunulan bütçe ile Design Grup şirketinin yeni hazırladığı bütçe arasında farklılıkların olması bankada güven sorunu oluşturduğu, sözleşmede açıkça kullanılan kredinin tamamının bu proje için harcanacağının kararlaştırılmasına karşılık davalının bir kısım harcama belgelerini sunamamış olması ve projenin 31.12.2004 tarihinde tamamlanmasının kararlaştırılmış olmasına karşılık bu sürede tamamlanamayacağının ortaya çıkması karşısında davacı bankanın hesabı kat etmekte haklı olduğu gerekçesiyle asıl davada davalı … ve birleşen davada davacı … Çankaya Turizm ve Ticaret A.Ş. vekilinin istinaf isteklerinin yerinde olmadığı, benimsenen bilirkişi raporu ile mahkemece resen yapılan düzeltmenin sözleşme ve ihtarname hükümlerine uygun bulunmasına göre asıl davada davacı vekilinin istinaf isteğinin de yerinde bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf isteklerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, asıl davada davacı vekili ve asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...