Karar Metni
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 27.12.2018 tarih ve 2018/423-2018/1043 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı banka vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının 1. Körfez Savaşı öncesi Irak’ta taahhüt işlerini yaptığını, müvekkilinin alacaklı olduğu 101.117,34 USD tutarındaki 09.09.1987 tanzim tarihli ve 09.09.1989 vadeli Irak Merkez Bankası’nın avalini taşıyan bononun Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ile Irak Merkez Bankası arasında 09.01.1986 tarihinde akdedilen Bankacılık Anlaşması kapsamında tahsil için T.C. Merkez Bankası’nca Irak’a gönderilmişse de; Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin almış olduğu … ve … nolu kararları gereği tahsil edilemediğini, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Irak’a uyguladığı ambargo ve T.C. Devleti’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin almış olduğu bu karara tamamen uymuş olması nedeniyle müvekkilinin de aralarında bulunduğu Türk firmalarının Irak Merkez Bankası’nın avalini taşıyan bonolarının tahsil edilemediğini, davaya konu bononun 09.01.1986 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ile Irak Merkez Bankası arasında akdedilen Bankacılık anlaşmasının gereği olarak Irak Devlet Kurumları tarafından ihraç olunan ve Irak Merkez Bankası’nın avalini taşıyan 24 ay vadeli bono olduğunu, Yüksek Planlama Kurulu tarafından 25.01.1991 tarihli ve 91/T-5 sayılı karar ile bononun davalı banka tarafından satın alınmasına, 91/T-90 sayılı kararı ile de asılları tahsil edilmek üzere T.C. Merkez Bankası’nca Irak’a gönderilmiş ancak tahsil edilememiş bono bedellerinin 25.01.1991 tarihli ve 91/T-5 sayılı Yüksek Planlama Kurulu kararındaki esaslar dahilinde Eximbank tarafından ödenmesine karar verildiğini, bu karar uyarınca davalı bankanın Irak Merkez Bankası’nın avalini taşıyan 100.117,34 USD tutarındaki 09.09.1989 vade tarihli bonoyu 01.07.1991 tarihinde satın aldığını ve risk primi gibi kesintiler yapılarak aynı tarihte ödendiğini, ayrıca gayri kabili rücu ve temlik belgesi ile de bononun devir ve temlik edildiğini, vade tarihinden itibaren işlemiş faizlerinin de müvekkiline ödenmediğini, davalı banka tarafından Irak Kredisi Programı kapsamında kullandırılmış olan kredinin 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırmaya gidilmesi yönünde 11.03.2011 tarihli duyuru ile 20.05.2011 ve 07.07.2011 tarihli yazıları ile müvekkili şirketin 100.117,34 USD asıl alacak, 237.475,72 USD faiz olmak üzere toplam 337.593,06 USD borçlu bulunduğunun, yeniden yapılanma halinde 176.898,70 USD borcun ödeneceğinin bildirildiğini, müvekkilinin borçlu bulunmadığını bildiği için yeniden yapılandırma başvurusunda bulunmadığını, müvekkiline borç verilmediğini, lehtarı bulunduğu Irak Merkez Bankasının avalini taşıyan bononun davalı banka tarafından satın alındığını, davalı bankanın, YPK’nın istihkak, ihracat, mobilizasyon, stok alacakları ile ilgili kredilendirme kararını, bonoların satın alınacağına dair emredici hükümler bulunmasına karşın yanlış bir şekilde bonolarla ilgili olarak da uyguladığını, kaldı ki davalı bankanın 20 yıldır müvekkili şirketten herhangi bir talepte bulunmamasının da haklı bir gerekçesi olmadığını ileri sürerek müvekkilinin davalı bankaya 100.117,34 USD ve fer’ilerinden dolayı borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili, YPK kararları çerçevesinde yapılan görevlendirme neticesinde müvekkili banka tarafından Hazine Müsteşarlığı’nın talimatları çerçevesinde anılan makamın belirlediği firmalara kredi kullandırıldığını, programın genel esaslarını düzenleyen YPK kararlarında söz konusu kredilerin geri ödenmesi ve programın tasfiyesi konularının düzenlenmediğini, sadece kredilerin kullandırımına ilişkin esasların belirlendiğini, YPK’nın 91/T-5 sayılı kararında bonoların satın alınması için başvuran firmalar ile genel kredi sözleşmesi imzalanacağına dair herhangi bir hüküm bulunmadığını, ancak YPK’nın 92/T-90 sayılı kararı sonrasında yayınlanan bonoların satın alınmasına ilişkin uygulama esaslarında bono tutarları üzerinden kredilendirme işlemi yapılacağı ve genel kredi sözleşmesinin imzalanacağının belirtildiğini, davacının 20.06.1991 tarihli genel kredi sözleşmesini bono alacaklarının temliki karşılığı kullandığı krediler için imzaladığını, davacı şirkete Irak Kredisi programı kapsamında kullanmış olduğu krediye ilişkin ekstre bilgilerinin her yıl düzenli olarak gönderildiğini, müvekkili banka tarafından davacıya Hazine Müsteşarlığı talimatları doğrultusunda geri ödemeli bir kredi tahsis edildiğini, davacı şirketin 6111 sayılı Kanun kapsamında yeniden yapılandırma talebinde bulunmadığını, müvekkili bankanın geri ödeme talebinin davacı firma ile müvekkili arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine, 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırmasına İlişkin Kanun’a ve buna ilişkin Hazine Müsteşarlığı’nın talimatlarına dayandığını ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
Fer’i müdahil vekili, dava konusu işlemde davalı banka ile davacı banka arasında imzalanan 20.06.1991 tarihli genel kredi sözleşmesi hükümleri çerçevesinde firmaya kredi kullandırıldığını, bu işlemin davacı tarafından aynı tarihli bononun teminat alınmak suretiyle bankacılık yetki ve usulleri çerçevesinde verilmiş bir kredi işlemi olduğunu, genel kredi sözleşmesinin davacı tarafından imzalanmasının kredi işleminin davacı tarafından kabul edildiğinin açık kanıtı olduğunu, bu işlemin kredi olduğunun düzenlenen temlik belgesi ile de kabul edildiğini, kullandığı kredinin komisyonunu dahi ödediğini, davacıdan alınan teminat senetlerinin düzenli aralıklarla yenilendiğini ve firmaya Eximbank tarafından her yıl hesap özeti gönderildiğini, petrol karşılığı veya başka adla Irak hükümeti ile mahsuplaşıldığına dair kayıtlarında bir bilgi bulunmadığını, Eximbank kredilerinin, işleyen bir kredi olması sebebiyle zamanaşımının oluşmasının söz konusu olmadığını, Eximbank Yönetim kurulu kararı ile onaylanan Uygulama Esasları ile ilgili olarak Hazine Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından gönderilen 01.05.1991 tarih ve 2009 sayılı yazıda banka aleyhine oluşan riskten dolayı doğacak ödeme mükellefiyetinin Geliştirme ve Destekleme Fonundan Eximbank’a yapılacak finansman desteği ile karşılanması ve Fondan karşılanacak bu tutarların ilgili müteahhitlik firmaları adına borç kaydedilerek bu esaslar dahilinde kredilendirme işleminin yürütülmesi talimatı verildiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi kök ve ek raporlarına göre, dava konusu bononun alacak hakkının devir ve temliki suretiyle davalı banka tarafından satın alındığı, taraflar arasında kredi ilişkisi bulunmadığı ve bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığı, davacı vekilince, dava konusu alacak hakkının Maliye Bakanlığına devir olunduğu iddiasıyla davanın Maliye Bakanlığı aleyhine sürdürülmesi istenmiş ise de; hakkın devir olunduğu yönünde dayanak olarak öne sürdüğü Başbakanlık Hazine Müsteşarlığının 23/10/2013 tarih 16684 sayılı yazının 3. sayfa 4. ve 6. paragraflarında yapılan açıklamanın bu yönde bir devir iradesi içermediği anlaşılmakla bu yöndeki istemin reddi cihetine gidildiği gerekçesiyle Maliye Bakanlığına dava konusu alacağın devir olunduğu iddiasıyla Maliye Bakanlığı aleyhine davanın sürdürülmesi yönündeki davacı isteğinin reddine, Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş aleyhine açılan davanın kabulü ile davacının davalı bankaya 100.117,34 USD ve fer’ilerinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Karar davalı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı banka tarafından davacıya ödenen paranın kredi olmadığı iddiasına karşılık YPK kararları ve Hazine Dış Ticaret Müsteşarlığı talimatları ile 6111 sayılı Yasa’nın 17/a maddesinde ve Gelir İdaresi Başkanlığı tebliğinde Eximbank tarafından körfez krizi sebebiyle alacaklarını tahsil edemeyen firmalara ödenen paraların kredi olduğunun belirtilmesi karşısında bankacılık işlemlerinde bononun satın alınması gibi bir işlemde bulunmadığından davacıya ödenen paranın kredi karşılığı alındığının kabulü gerekir.
Davacı tarafından kredinin teminatı olarak verilen bono ve kredi davalı bankaca kullandırılarak verilen paranın Birleşmiş Milletler hibesi kapsamında verildiği iddia edilmiş ise de tarafların imzasına havi genel kredi sözleşmesinde buna ilişkin bir atıf bulunmadığı gibi, kredinin normal genel kredi sözleşmesi çercevesinde kullandırıldığı anlaşılmakla Yargıtay (Kapatılan) 19. HD’nin emsal uygulaması da nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabul hükmü kurulması doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...