Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 05.04.2018 tarih ve 2014/2980 E- 2018/281 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nce verilen 12.04.2019 tarih ve 2018/1007 E- 2019/427 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının davalıdan leasing yolu ile ve 20.04.2012 tarihli fatura ile medikal lazer sistemi satın alındığını, davacı tarafından cihazın alınmasından yaklaşık 1 yıl sonra sorunlar yaşanmaya başlandığını, cihazın kalibrasyon hatası verdiğini bunun üzerine davalının verdiği teknik servis hizmetinin yetersiz olduğunu ve kalıcı çözümler bulamadığını, uzun süren ve sonuç alınamayan servis hizmeti nedeniyle hastaların tedavisinin yarıda kaldığını, bu nedenle cihazdan beklenen faydanın ve kazancın elde edilemediğini belirterek, cihazın çalışmadığı dönemlerde mahrum kalınan şimdilik 1.000.-TL kazancın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu olan Medikal Lazer Sisteminin 20.04.2012 tarihli fatura ile davacı firmaya leasing yoluyla satıldığını, cihazın 1 yıl garantili olduğunu, cihazda oluşan ilk hatanın garanti süresinin bitmesinin ardından, 04.12.2013 tarihinde meydana geldiğini, cihazın başlığı içindeki parçanın değişmesi ve onarımının yapılması ile söz konusu hatanın düzeltildiğini ve cihazın yeniden kullanılmaya başlandığını, söz konusu tamir/onarımın ardından kesilen 15.01.2014 tarihli faturanın da davacı tarafça ödendiğini, davalının distiribitörlük sözleşmesi sonlandırılmasına rağmen ilgili davranarak sorunu çözmeye çalıştıklarını, davacının davasını açarken yoksun kaldığı kar ile ilgili taleplerini açıklaması gerektiğini zira belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davaya konu olan cihazın 20.04.2012 tarihinde davalıdan satın alındığı ve bir yıl garantili olduğunun belirtildiği, buna göre cihazın garantisinin bitiş tarihinin 20.04.2013 tarihi olduğu, tarafların tacir olması nedeniyle Garanti Belgesi Yönetmeliğinde belirlenen 2 yıllık garanti süresinin uygulanamayacağı, davalı firma tarafından yapılan tüm servis işlemlerinin 1 yıl veya 100.000 atım olarak belirlenen garanti süresinin bitmesinden sonra yapıldığı, garanti süresinin bitiminden sonra, ana donanım elemanı olmayan parçalarda yapılan değişim ve bu değişim sonrasında parçalarda meydana gelen arıza nedeniyle davaya konu olan lazer sisteminin çalışmamasından davalı firmanın sorumluluğu bulunmadığı, davacının, cihazın çalışmadığı dönemlerde elde edemediği kazancı davalı firmadan talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, dava konusu cihazın 20.04.2012 tarihinde satın alındığı, cihazın bir yıl garantili olduğu, bu hususun garanti belgesi ve fatura da açıkça belirtildiği, ayrıca imalatçı garanti şartlarında tüm palslı ışık piyesamentlerinin garanti şartlarının belirtildiği, makinanın 1 yıllık garanti süresi sonrasında 04.12.2013 tarihinde ve 100.000 atım geçtikten sonra (152.432 atım yaptıktan sonra) arızalandığı, makinede herhangi bir imalat hatasının bulunmadığı, davacının, davalının çalışanlarının ehliyetsizliği ve beceriksizliği iddialarının doğru olmadığı, ayrıca satıcının alıcıyı iğfal ettiği yönündeki iddialarının da bir yıllık garanti süresi içerisinde ileri sürülmediği gibi bu iddiasını da ispatlayamadığı ve ilk derece mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...