Karar Metni
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 19.01.2018 tarih ve 2017/1008-2018/44 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline gönderilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra gönderildiği anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 04.02.2020 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi Dr. … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davacı şirket ile davalı arasında yetkili bayilik ve cari hesap sözleşmesinin düzenlediğini, diğer davacının ise borçların müteselsil kefili olarak davaya konu 5 adet taşınmazı üzerinde davalı lehine değişik zamanlarda toplam 680.000,00 TL bedelle ipotek tesis ettiğini, davacı şirketin davalıya toplam 600.000,00 TL tutarında 6 adet çeki teminat olarak verdiğini, bu çeklerden iki tanesine “karşılıksız” kaşesi vurulduğunu, davalının … 5. Noterliği’nin 33855 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 04.12.2013 tarihinde sözleşmeyi feshettiğini ve “alacağı olan 217.634,59 TL’nin 1 gün içinde ödenmesini, alacağına aylık % 5 vade farkı işletileceğini” bildirdiğini, oysa fesih tarihi olan 04.12.2013 itibari ile davalıya toplam 116.364,00 TL borcun bulunduğunu, bu borca karşılık davalı elinde 600.000,00 TL’si teminat çeki ve 680.000,00 TL’si ipotek olmak üzere toplam 1.280.000,00 TL teminat bulunduğunu, borcun ödenmesi için kredi çekilmesi gerektiğini,
fakat çeklere karşılıksız damgası vurulması ve taşınmazların ipotekli olması nedeni ile kredi çekilemediğini iddia ederek davacıların davalıya 217.634,59 TL – 116.364,00 TL= 101.270,59 TL borçlu olmadığının tespitine, kabul edilen borç miktarı olan 116.364,00-TL için davaya konu … , … Mah, 23-M … Ada, 4 parsel, 7 numaralı, 1. ipotek derecesi, 100.000,00 TL ipotek tutarı ve … , … Mah, 21.P1 … Ada, 10 parsel, 4 numaralı, ipotek derecesi 1, 180.000,00 TL ipotek tutarı olan taşınmazlar için kabul edilen borç miktarı olan 116.364,00 TL için ipoteklerin fekkine, yine davaya konu Kuşadası, Türkmen Mah, 23-M 460 Ada, 4 Parsel, 11 numaralı taşınmaz, Kuşadası, … Mah, 23-M, … Ada, 13 numaralı taşınmaz ve Kuşadası, … Mah, 23-M ada, … numaralı taşınmazlar üzerine konulan ipoteklerin 116.364,00-TL üzerinden devamına, toplam 600.000,00 TL tutarındaki 6 adet çekin iptaline, her bir davacı için 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında ve karşı davasında, davalının ünvanının Vestel Ticaret A.Ş. olarak değiştirildiğini, davacı şirketin davalıya 217.634,59 TL borcunun olduğunu, davacının bu borcun 116.364,00 TL’lik kısmını kabul ettiğini, delil sözleşmesi gereğince sadece davalı defter ve kayıtlarının geçerli olduğunu, teminat olarak verilen 600.000,00 TL bedelli çeklerin tamamının karşılıksız çıktığını, ipoteklerin hangi tarihte ve kaç paraya ulaşacak alacak için kaç paraya nakde çevrileceği hususunu kestirmenin mümkün olmadığını, ipoteğin fekki için borcun tamamen ödenmesi gerektiğini, dava dilekçesinde sözü edilen iki adet karşılıksız çek için başlatılan icra takibinde borçlu şirketin adresi terk ettiğinin görüldüğünü, haciz konulan 5 adet araç üzerinde Maliye ve SGK’nın haczi olup 4 araç üzerinde de rehin kaydı bulunduğunu, manevi tazminata hak kazanılmayacağını savunarak asıl davanın reddine, karşı dava olarak ise, alacakları olan 217.634,59 TL’nin 06.12.2013 tarihinden itibaren aylık % 5 faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, asıl ve karşı davada hüküm kurulduğu, anılan bu hükmün tavzih edildiği, taraflarca temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesi’nin 30.03.2017 tarih, 2016/14824 esas ve 2017/2618 karar sayılı ilamı ile ipoteğin fekki ve diğer istekler yönünden görülen davada mahkemece hüküm fıkrasını değiştirecek şekilde tavzih kararı verilmesi ve bunun sonucu olarak tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmasının HMK’nın 298/2 maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle bozulduğu, bozma nedenine göre sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verildiği, usul ve kanuna uygun bulunan bozma kararına uyulduğu, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılması HMK’nın 298/2 maddesine aykırı olduğundan ve Yargıtay tarafından taraf vekillerinin diğer itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verildiğinden, tefhim edilen ilk kısa karar yönünden taraflar açısından kazanılmış hakkın oluşması nedeniyle esasa ilişkin olarak yeni bir değerlendirme yapılamayacağı gerekçesiyle bozulan karar gibi hüküm tesis edilmiştir.
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesi’nin 30.03.2017 tarih, 2016/14824 esas ve 2017/2618 karar sayılı ilamı ile kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığından bahisle hükmün bozulmasına ve bozma nedenine göre sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Mahkemece kurulan 18.03.2016 tarihli ilk hüküm bozulmakla tamamen ortadan kalkmış, bozmanın niteliğine göre de taraflar yararına herhangi bir usuli kazanılmış hak oluşmamıştır. Mahkemece bu husus gözetilerek HMK m. 297 ve 298’e uygun şekilde bir hüküm kurulması gerekirken taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluştuğundan bahisle herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın bozma ile ortadan kalkan hükmün aynısının kurulması ve buna bağlı olarak esasa ilişkin bir gerekçe oluşturulmaması usul ve yasaya aykırıdır.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...