MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.06.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13.09.2018 tarih ve 2017/802 E- 2018/603 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 02.07.2020 tarih ve 2019/381 E- 2020/647 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile abisi olan davalı …’nun % 50’şer hisse ile davalı şirketi kurduklarını, müvekkilinin genellikle yurt dışında olması nedeniyle abisine güvenerek işlerin yürütülmesi hususunda yetkili kıldığını, anılan davalının müvekkilinin işleri çok denetlememesini ve şirketten uzak kalmasını sağladığını, 2005 yılında abisinin işlerin yürütülmesiyle ilgili olarak ihtiyaç duyulması nedeniyle güvendiği biri olduğunu söylediği kişiye müvekkilinin vekaletname verdiğini, bir iki yıl geçince müvekkiline şirketten çok fazla kar payı gönderilmemesi ve kendisiyle eskisi kadar görüşülmemesi üzerine işlerin ters gittiğini düşünerek abisi olan davalıyı ve vekaletname verdiği diğer kişiyi vekaleten azlettiğini, müvekkilinin yaptığı araştırmalar sonucu müvekkilinin şirketteki hisse oranlarının düşürüldüğünü, müvekkiline bırakılan küçük hissenin de verilen vekaletname ile davalı …’na devredildiğini öğrendiğini, bu devrin azilden sonra yapıldığını, usulsüz şekilde müvekkili aleyhine hisse değerleri ve paylarının değiştirildiğini, devirler yapıldığını, ortak ve yöneticilerin değiştirildiğini, şirketin unvanının A.Ş.’ye dönüştürüldüğünü belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere hukuka aykırı şekilde hisseleri devredilen müvekkilinin davalı şirketteki ortaklığının payı ile birlikte tespitine, sahip olduğu hissenin davalılar nezdinde iptal edilerek müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacının iddialarının yerinde olmadığını, vekaletten azilden sonra davacının şirketteki hissesini davalı abisine devrettiğini, ortaklar kurulu karar defterinin olmadığını ancak kayıtların Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünce gerçekleştirildiğini, alınan kararların Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanmış olduğunu, davacının şirketteki 1 payını Datça Noterliğince düzenlenen hisse devir sözleşmesi ile devrettiğini, hisse devrinden sonra da şirkette SGK’lı olarak çalıştığını, davacının iyiniyetli olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından bizzat imzalanan 12.10.2010 tarihli limited şirket hisse devir sözleşmesinde devir tarihi itibarıyla davacının şirkette bir adet hisse sahibi olduğunun anlaşıldığı, davacının bu aşamadan sonra şirketteki ortaklık hissesinin usulsüz bir takım işlemlerle düşürüldüğünü ileri sürmesinin mümkün olmadığı, Ticaret Sicil Gazetesinde 21.03.2007’de tescil edilen ortaklar kurulu toplantısına davacının bizzat iştirak ettiği, yapılan toplantıdan şirket sermayesinin 500,00 TL’den 300.000,00 TL’ye çıkarılarak davacının şirketteki payının 1 hisse karşılığı 25.000,00 TL olarak belirtildiği, sicile tescil ve ilan edilen bu hususun bilinmediğinin pay sahipleri ve üçüncü kişilere ileri sürülemeyeceği, davacı pay sahibinin yapılan işlemler aleyhine dava tarihine kadar herhangi bir başvuru yapmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; mahkemece şirket ana sözleşmesinin değiştirilmesi ve sermaye artışına ilişkin ortaklar kurulu kararlarının ticaret siciline tescil ve sicil gazetesinde ilan edildiği, davacı pay sahibinin bu işlemler aleyhine dava tarihine kadar her hangi bir başvuru yapmadığı, 27.03.2007 tarihinde ilan edilen ortaklar kurulu toplantısına bizzat iştirak ettiği ve12.10.2010, 03.05.2011 tarihli limited şirket hisse devir sözleşmesini bizzat imzaladığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmediği gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...