MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.06.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 17. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Kula Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 19.07.2017 tarih ve 2017/55 E. – 2017/156 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine , istinaf isteminin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nce verilen 26.06.2019 tarih ve 2017/1819 E. – 2019/1325 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı ile dava dışı Sabuncuoğlu Deri ve Konfeksiyon Ürünleri San. Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan genel kredi sözlemelerine davalıların kefil olduğunu kullanılan kredi borcu ödenmediği için başlattığı icra takibinin davalıların itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı banka alacağının 1.768.157,75 TL asıl alacak olarak belirlendiği gerekçesiyle bu bedel üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinafa başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, duruşmalı yapılan inceleme sonrasında, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli bulunmadığından, davalılar tarafından yapılan ödemeler de değerlendirilerek mahalinde inceleme yaptırılarak düzenlenen ek bilirkişi raporunun denetime elverişli ve karar vermek için yeterli bulunduğu ve davacı alacağının ilk derece mahkemesince saptanan miktar kadar olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece yargılamasında eksiklik görülerek duruşma açılarak yapılan inceleme sırasında bilirkişi ek raporu alınmış, ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabülü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın karar tarihinde yürürlükte olan 353/1-b-1 maddesi uyarınca yargılamada eksiklik bulunmadığının ve kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediğinin anlaşılması karşısında istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekir. Başka bir anlatımla, yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması halinde ve bu hale münhasır olarak başvurunun esastan reddine karar verilmesi gereklidir. Ancak Bölge Adliye Mahkemesince yukarda da açıklandığı üzere yargılamada eksiklik görülerek dava konusu uyuşmazlık üzerinde duruşma açılarak inceleme yapılması durumunda HMK’nın 353/1-b-3. maddesi gereğince esastan yeni bir karar verilmesi gerekmektedir. Aksi halde, incelenen kararda olduğu gibi, bir yandan kararın gerekçesinde yargılama eksikliğine ve bunun giderildiğine değinilirken, bir yandan da ancak ilk derece yargılamasında usul ve yasaya hiçbir aykırılık bulunmayan hallerde verilmesi gereken istinaf başvurusunun esastan reddi biçimindeki hüküm fıkrası arasında çelişki oluşacağı açık olup bu gibi bir durum ise kanuna açık aykırılık nedeniyle re’sen bozma nedeni teşkil eder niteliktedir.
Hükümden sonra 7251 sayılı Kanun ile HMK’nın 356. maddesine eklenen ve yayım tarihinde yürürlüğe giren 2. fıkra, yukarda belirtilen hallerde, farklı bir değerlendirme yapılmasını gerektirir nitelikte değildir. Maddede yapılan değişiklik ile Bölge Adliye Mahkemelerine, istinaf başvurularının duruşmalı olarak incelenmesi halinde dilediği kararı verebilme hak ve yetkisi tanındığından söz edilemez. Bu açıdan bakıldığında, Bölge Adliye Mahkemesince bu gibi hallerde verilecek hükümlerin, Yargıtay tarafından belirtilen kapsamda ve HMK’nın 369 vd. maddelerinde öngörüldüğü üzere “yerindelik” denetimine tabi tutulması gerektiği de izahtan varestedir.
Bilindiği ve HMK’nın 354. maddesinde ve özellikle bu maddenin gerekçesinde değinildiği üzere, Bölge Adliye Mahkemelerince yapılacak incelemenin biri denetim açısından, diğeri ise dava konusu uyuşmazlık bakımından olmak üzere iki yönü bulunmaktadır. Ayrıntıya girilmeden ifade edilecek olursa, Bölge Adliye Mahkemesince, yapılan denetim incelemesi sonucu İlk Derece Mahkemesince yapılan tahkikatın eksik yahut hatalı olduğunun anlaşılması ve bu nedenle duruşma açılarak bu kerre dava konusu uyuşmazlık üzerinde gerekli görülen inceleme (tahkikat) işlemlerinin yapılması halinde, Bölge Adliye Mahkemesince verilecek kararda, HMK’nın 297/1c maddesinde tarif olunan biçimiyle ilk derece mahkemesinden farklı bir gerekçenin yer alması kaçınılmazdır. Bu durumda, aynen HMK’nın 353/1b-2. maddesinde belirtildiği üzere, 356/2. maddede verilmesi öngörülen “gerekli karar” yeniden esas hakkında bir karar olmak durumundadır. Yapılan bu değerlendirme, Bölge Adliye Mahkemelerinin aynı zamanda “hüküm mahkemesi” olma vasfının bir gereği olduğu gibi istinaf başvurusunun esastan reddinin ancak ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygunluğunun anlaşılması hallerine münhasır olduğuna ilişkin HMK’nın 353/1b-1 maddesine de uygun niteliktedir. Tüm bu nedenlerle, HMK m. 353/1-b-1 kapsamında istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın öncelikle bu nedenle ve HMK’nın 369/1. ve 371. maddeleri uyarınca bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...