MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.06.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20.02.2018 tarih ve 2015/390 E. – 2018/140 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nce verilen 27.06.2019 tarih ve 2018/1194 E. – 2019/919 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında Kamu İhale Kanunu hükümlerine dayanılarak irmikaltı un alım sözleşmesi yapıldığını, sözleşmeye göre davacının sözleşmede belirlenen sürede ve teknik şartnamede belirlenen nitelikte un temin edilmemesi halinde davacının ürünü piyasadan temin edeceğinin ve bedelinin davalı tarafça karşılanacağının kararlaştırıldığını, davalının ürünleri süresinde teslim edemediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin bu sebeple feshedildiğini, ayrıca yansıtma bedeli için düzenlenen iki adet faturanın davalıya tebliğ edildiğini, bedelin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine başlatılan takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında irmikaltı un alım sözleşmesi yapıldığını, davacının süresinde teslim edilmesini istediği miktarda unun 12 saatte teslimini talep etmesinin hakkın kötüye kullanımı olduğunu, sözleşmede cezai şart kararlaştırılmadığını, davacının davalının sözleşme gereği verdiği teminat mektubunu nakde çevirmesinin ve davalı aleyhine bakiye alacak için takip yapmasının kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddini ve kötü niyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekili, karşı dava olarak, davacının gelir olarak kaydettiği teminat mektubu bedelinin 10.000,00 TL’sinin karşı davacıya iadesini talep ve dava etmiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri dikkate alındığında asıl dava yönünden taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 11.2. maddesindeki cezai şartın akdin ifa edilmemesi ya da sözleşmeye uyulmaması halinde ödenmek üzere kararlaştırıldığı, seçimlik ceza niteliğinde olduğu, bu kapsamda sözleşmenin feshi yoluna gidildiğinde bu cezai şartın istenebileceğine dair sözleşmede hüküm bulunmadığı dolayısıyla davacının sözleşmeyi fesih etmesi nedeniyle cezai şart alacağını talep edemeyeceği, bahsi geçen cezai şartın sözleşmenin devamı sırasında uygulanması gereken cezai şart niteliğinde olduğu, karşı dava yönünden yapılan incelemeye göre davalı tarafın malları art arda iki defa teslim edememe hali gerçekleştiği, sözleşmenin 11.3 maddesi uyarınca davacı tarafın fesih hakkının doğduğu ve cezai şart niteliğine haiz olmak üzere teminatı irat kaydetme hakkı bulunduğu gerekçesiyle asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, tarafların sadece asıl dava yönünden istinaf isteminde bulunması nedeniyle incelemenin asıl davaya göre yapıldığı, taraflar arasındaki sözleşmede seçimlik cezai şart kararlaştırıldığı, davacının, sözleşme süresi dolmadan önce sözleşmeyi, davalının sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle tek taraflı olarak feshettiği, sözleşmeyi fesheden davacının, feshedilen sözleşmeye dayanarak seçimlik cezanın ifasını talep hakkı bulunmadığı, ilk derece mahkemesinin kararının ve gerekçesinin hukuka uygun olduğu, davalının istinaf isteminin de yerinde görülmediği gerekçesiyle tarafların istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, hüküm asıl dava yönünden davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, cezai şart alacağı olan yansıtma bedeline ilişkin faturaların tahsili amacıyla başlatılan ilamsız takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Her ne kadar mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin 11.2. maddesinde öngörülen cezai şartın TBK’nın 179/1. maddesinde tanımlanan seçimlik cezai şart niteliğinde olduğu ve sözleşme feshedilmekle artık cezai şart talep edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de taraflar arasında belirlenen cezai şarta ilişkin yansıtma faturalarının taraflar arasındaki sözleşmenin feshinden önce düzenlendiği ve cezai şart alacak isteminin doğduğu anlaşıldığından takip tarihi itibari ile alacağın belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...