MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.06.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 28.12.2017 tarih ve 2016/764 E. – 2017/1181 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 18.09.2019 tarih ve 2018/853 E. – 2019/1157 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı ile davalı arasında imzalanan 12.07.2011 tarihli sözleşmeyle davacının 5 yıl süreyle davalının bayisi olduğunu, davacının davalıya sözleşmeden kaynaklanan herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının 10.06.2016 tarihli ihtarnameyle sözleşme süresi sonunda davalı ile yeni bir sözleşme imzalanmayacağını, davalı nezdinde bulunan 3 adet teminat mektubunun iade edilmesini bildirildiğini, davalı tarafından söz konusu teminat mektuplarının cezai şart alacağının tahsili için kullanılacağının bildirildiğini, davalının eksik ürün miktarı için talepte bulunmayarak davacıda haklı bir güven oluşturduğunu ileri sürerek, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitini ve üç adet banka teminat mektubunun davacıya iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 01.12.2016 tarihli dilekçesiyle iki teminat mektubunun iade edildiğini birinin nakde çevrilerek 176.941,44 TL tahsil edildiğini ileri sürerek, bu tutarın tahsil tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini ve tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan protokolün 3. maddesinde eksik satış karşılığının talep edilmemesinin bu haktan vazgeçme olarak yorumlanamayacağının düzenlendiği, davacıya 2013, 2014, 2015 ve 2016 yıllarında eksik alımın tamamlanması aksi halde cezai şart isteneceğinin ihtar edildiğini, davacı kendisine gönderilen 18.07.2016 tarihli 168.289,84 TL bedelli cezai şart faturasını ödemeyince 200.000 TL bedelli banka teminat mektubunun nakde çevrildiğini ve mektup bakiyesinin davacıya iade edildiğini, diğer iki teminat mektubunun da bankasına iade edildiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, taraflar arası imzalanan protokol 2. maddesi gereği davacının davalıdan her yıl 1300 metreküp akaryakıt almayı taahhüt ettiğini, davalının cezai şart isteminden vazgeçtiğine dair taraflar arasında bir anlaşma olmadığını, sözleşmenin 3. maddesindeki bayi, akaryakıt ürünleri alım satım taahhüdünü ihlali halinde, eksik satın aldığı her metreküp akaryakıt için 30 USD cezai şart ödemeyi taahhüt ettiği, 5 yıllık sözleşme süresi için hesaplanan cezai şart miktarının 57.641,97 USD karşılığı 175.064,43 TL olduğu, davalının 618,03 USD karşılığı 1.877,01 TL’yi fazladan istediği ve bu tutarın istirdatı gerektiği, iki adet teminat mektubunun davacıya iade edildiği tarafların kabulünde olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne iki adet teminat mektubu yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 1.877,01 TL’nin davalıdan istirdatına karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; uzun süreli akaryakıt sözleşmelerinde taahhüde aykırı davranış nedeniyle her yıl sonunda bir önceki yıla dair ceza koşulunun istenebilmesi için takip eden yılda henüz ifaya başlanmadan önce ihtirazi kayıt bildirilmesi veya ihtar çekilmesine bağlı olduğu, bunlar yapılmaksızın müteakip yılın ifası gerçekleşmişse bir önceki yıla ilişkin cezai şart talep edilemeyeceği, somut olayda, taraflar arasında 5 yıl süreli akaryakıt bayilik sözleşmesi ve protokol imzalandığı, protokole göre davacı sözleşmenin her yılı için davalıdan 1300 metreküp akaryakıt almayı taahhüt ettiği, taahhüdüne uymaması halinde her bir metreküp için 30 USD cezai şart ödeneceği kararlaştırıldığı, sözleşmenin tüm yılları boyunca davacının taahhüdüne uymayarak eksik akaryakıt aldığı, davalı eksik alım nedeniyle cezai şart talebinin bulunduğunu davacıya süresinde ihtar ettiğini belirterek buna ilişkin belgeleri dosyaya sunduğu, söz konusu 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ait ihtarların tebliğine ilişkin dosyaya sunulan belgeler, içeriği tespit edilemeyen davacı tarafa gönderilen iadeli taahhütlü gönderilere ilişkin olduğu, söz konusu gönderi teslim belgelerinden bunların cezai şart talebine ilişkin ihtarname olduğunun anlaşılmadığı, davalı sözleşmenin son yılına ilişkin olarak cezai şart talebine dair ihtarnameyi noter aracılığı ile davacı tarafa gönderdiği, davalı eksik alım taahhüdüne rağmen sözleşme ilişkisini çekince koymaksızın sürdürdüğü ve davacıya mal teslimine devam ettiği, önceki yıllara ait cezai şartının talep edilmeyeceği, son sözleşme yılına ilişkin olarak cezai şart talep edebileceği, buna göre nakde çevrilen miktardan son yıla ilişkin cezai şart miktarı düşüldükten sonra kalan 144.386,13 TL üzerinden istirdat talebinin kabulü gerektiği, davalı tarafından diğer teminat mektuplarının bankasına iade edildiği, taraflar arasındaki sözleşmenin bitim tarihi 12.07.2016 olduğu, davanın ise 13.07.2016 tarihinde yani sözleşmenin sona ermesinden bir gün sonra açıldığı, teminat mektupları davacının sözleşme gereğince doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olmak üzere verildiğinden davalının da cezai şart alacağı ihtara rağmen ödenmeyince teminat mektuplarından birini nakde çevirdiği iki tanesini ise dava açıldıktan sonra iade ettiği, bu nedenle iki teminat mektubu yönünden mahkemece karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinde ve bu taleplerle ilgili olarak davacının haklı olmadığı tespiti ile yargılama harç ve giderlerini buna göre hesaplamasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf talebinin istirdat talebi yönünden kısmen kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davacının davasının kısmen kabulü ile nakde çevrilen teminat mektubundan son yıl cezai şart miktarı düşüldükten sonra bilirkişi raporunda hesaplandığı şekilde kalan 144.386,13 TL’nin, 26.07.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının diğer iki teminat mektubuna ilişkin talebinin konusu kalmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...