MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2019 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.06.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 19.03.2019 tarih ve 2018/579 E. – 2019/277 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 19.09.2019 tarih ve 2019/1132 E. – 2019/1125 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 22.06.2021 günü hazır bulunan davacı vekilleri Av. … ile Av…., davalılar vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin uzun yıllardır Boeing’e münhasır acentelik hizmet verdiğini, davalı … Boeing Company’nin (Boeing) uçak ve benzeri ürünleri imal ettiğini, The Boeing Company’nin %100 hissedarlığında bir iştiraki olan davalı Boeing International Corporation’un (BIC) uluslararası satışlar bakımından strateji ve operasyon desteği verdiğini, davalıların faaliyetlerinin birbirlerine entegre olduğunu, sözleşmelerin genel işlem şartları ihtiva ettiğini, davacı ile Boeing arasında en son imzalanan 11.02.2016 tarihli sözleşmenin iki yıl süre ile geçerli kalacağının kabul edildiğini, müvekkiline her iki davalıdan talimat iletildiğini, müvekkilinin 40 yıldır Boeing’e Türkiye pazarını kazandırdığını, davalı Boeing’in 29.06.2017 tarihinde tek taraflı irade beyanı ile sözleşmeyi feshettiğini, bu ihbarda bir fesih sebebi gösterilmediğini, müvekkiline kusur atfedilmediğini, ihbarnamenin BIC görevlilerince tebliğ edildiğini, müvekkilinin 2004 yılında başlayıp aralıklarla gündeme gelen ve halen devam eden THY’ye 20 adet uçak satma çalışmalarının THY’nin kabul ettiği bir teklife kadar getirildiğini, müvekkilinin çalışmasına konu bu uçakların THY tarafından alımına dair fesihten kısa bir süre sonra Boeing ile THY arasında protokol imzalandığını, haksız fesih nedeniyle müvekkilinin bu anlaşmadan elde edilecek gelirinden mahrum kaldığını, acentelik sözleşmesinin 11.7. maddesinde sözleşmenin Washington Eyaleti hukukuna tabi olacağı, 10.7. maddesinde fesihten sonra tarafların birbirinden talepte bulunamayacağı, 11.8. maddesinde bir kısım ABD mahkemelerinin yetkili kılındığına dair hükümler bulunduğunu, Washington Hukukuna göre acentelik ilişkisinin bitiminden sonra ileri sürebileceği bir denkleştirme tazminatı hakkının bulunmadığını ve denkleştirme tazminatından önceden vazgeçilebileceğini, ancak Türk Hukukunun emredici hükümlerine göre hem tazminat hakkının bulunduğunu, hem de önceden vazgeçilemeyeceğini, 5718 sayılı MÖHUK’un 5. ve 6. maddeleri uyarınca sözleşmenin sayılan hükümlerinin geçersiz olduğunu, yine TBK’nın 27. maddesi uyarınca yetki anlaşmasının hükümsüz sayılması gerektiğini, zira denkleştirme talebi ve ücrete ilişkin haklardan önceden vazgeçilememesi kuralının kamu düzeninden olduğunu, bu düzenin etrafından dolanma sonucuna varılacak bir hukuk seçimi ve yetki sözleşmesinin TBK’nın 27. maddesi uyarınca geçersiz olduğunu, HMK’nın 18/1. maddesi uyarınca da yetki sözleşmesi yapılamayacağını, taraflar arasındaki ilişkinin acentelik ilişkisi niteliği taşıdığını, müvekkilinin tamamlanma aşamasına gelen THY’nin Boeing 787 alımları için TTK’nın 113/3. maddesi uyarınca ayrıca ücret isteme hakkının doğduğunu, davalı Boeing ile THY’nin anlaşmasının müvekkilinin çalışmaları sonucu meydana geldiğini, yine TTK’nın 113/2. maddesi uyarınca davalı Boeing’in diğer havayolları firmalarına yaptığı satışlardan müvekkiline ücret ödemesi gerektiğini, müvekkiline talimatların BIC’in ofisinden iletildiğini, Boeing’in Türkiye’deki faaliyetlerini BIC’in İstanbul’daki fiili idare merkezi üzerinden yürüttüğünü, yani müvekkilinin her iki davalının acenteliğini yaptığını ileri sürerek TTK’nın 122. maddesi tahtında şimdilik 4.991.200.- USD denkleştirme tazminatının 09.11.2017 tarihinden itibaren kamu bankalarınca birer yıllık dönemler itibariyle USD’ye uygulanan en yüksek faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini, haksız ve zamansız fesih sebebiyle müvekkilinin tahsil edemediği ücretlerin tespiti ile şimdilik 9.480.000.- USD’nin kamu bankalarınca birer yıllık dönemler itibariyle USD’ye uygulanan en yüksek faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Boeing Company vekili, davacının sözleşme uyarınca hak kazandığı tüm alacağını müvekkilinden tahsil ettiğini, dayanak sözleşmenin bir acentelik değil danışmanlık/ müşavirlik sözleşmesi olduğunu, müvekkili ile davacı arasında aktedilen sözleşmenin 11.08. maddesinde Washington Eyaleti Mahkemelerinin yetkili kılındığını, bu kapsamda yetki itirazında bulunduklarını, taraflar arasında hiç bir zaman acentelik ilişkisinin kurulmadığını, bir hususun emredici olarak düzenlenmesi ve kamu düzenine ilişkin olmasının o konuda yabancı bir mahkemenin yetkili kılınmasına engel teşkil etmediğini, bir an için denkleştirme tazminatı yönünden Türk Mahkemelerinin yetkili olduğu kabul edilse bile TTK’nın 113/3. maddesine dayalı talebin Washington Mahkemeleri nezdinde görülmesi gerektiğini, yetkiye dair tüm itirazları reddedilse dahi sözleşmenin 11.7. maddesi uyarınca uyuşmazlığa Washington Hukukunun uygulanması gerektiğini, sözleşmenin 3.1. maddesinde davacının, müvekkilinin acentesi olmadığının açıkça ifade edildiğini, danışmanlık benzeri destek hizmeti veren davacının müvekkili adına sözleşme imzalama yetkisinin bulunmadığını, müşterilerle temasının bile Boeing’in yazılı onayına bağlı olduğunu, THY ile satışın müvekkilinin kendi bünyesindeki satış ekibi tarafından yürütülen çalışmalarla gerçekleştirildiğini, aksi düşünülse dahi TTK anlamında da portföy tazminatı şartlarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Boeing International Corporation vekili, müvekkilinin davaya dayanak yapılan sözleşmenin tarafı olmadığı gibi davacı ile başka hiç bir sözleşmesel ilişkisinin bulunmadığını, uçakları diğer davalının sattığını, müvekkilinin ise uluslararası ilişkilerde danışmanlık yapıp Boeing Grubunun iş birimlerine yerel fonksiyonel hizmet sunduğunu, kabul etmemekle birlikte müvekkiline bir talepte bulunulacaksa sözleşmenin 11.08. maddesi uyarınca Washington Mahkemelerinin yetkili olduğunu, söz konusu sözleşmenin acentelik değil müşavirlik/ danışmanlık sözleşmesi niteliği taşıdığını, olaya Washington Hukukunun uygulanması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 11.02.2016 tarihli sözleşmenin davacı ile davalılardan Boeing Company arasında bağıtlandığı, sözleşmenin 11.7 maddesi gereğince; sözleşme ve yorumunun Washington eyaleti kanunlarına tabi olduğu, 11.8. maddesinde ise; her iki tarafın sözleşmeden doğan veya sözleşme ile ilgili her türlü uyuşmazlığı görmeye münhasıran Washington Mahkemelerinin yetkili olmasına rıza gösterdikleri, sözleşmenin 11.8 maddesinde yer alan yetki sözleşmesinin MÖHUK’un 47. maddede aranan koşulları sağladığından milletlerarası yetkiye sahip Türk Mahkemelerinin yetkisinin bertaraf edildiği, davacı ile davalılardan Boeing arasındaki yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, davalı BIC ile davacı şirket arasında ticari bir ilişkinin bulunmadığı, BIC’in 11.02.2016 tarihli sözleşmenin tarafı olmadığı, adı geçen davalının emir ve talimatları doğrultusunda ticari ilişki yürütüldüğü belirtilerek talepte bulunulduğu, iddianın yazılı deliller ile kanıtlanması gerektiği halde bu yönde bir delil bildirilmediği gerekçesiyle davalı … Boeing Company vekilinin yetki ilk itirazının kabulüne, mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine, davalı Boeing Internatıonal Corporatıon hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...