MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.06.2021
Karşı OyYok
Dava Konusu: Navlun Sözleşme

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 22. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 12.06.2017 tarih ve 2012/96 E. – 2017/567 K. sayılı kararın asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nce verilen 11.07.2019 tarih ve 2017/3106 E. – 2019/1228 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 21.06.2021 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, davalıya satılıp teslim edilen mallar karşılığında düzenlenen fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine takip başlattıklarını, takibin 92.923,40 Euro’luk kısmına davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini belirtmiş ve itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Asıl dosyada davalı vekili, taraflar arasındaki ilişkinin sadece takibe konu 13 adet fatura olmadığını, davacı ile 2004 yılında 18.000 ağacı kapsayan 1.800.000,00 USD’lik anlaşma yapıldığını, ek talep ve teslimlerle anlaşma tutarının 2.158.636,22 Euro’ya ulaştığını, davacının ayıp ve eksik teslim nedeni ile davalının zararının oluştuğunu, ikame olarak gönderilen mallar için navlun bedeli ödendiğini, ayrıca iş sahibi tarafından ceza kesildiğini, davacının 2 yıl geçtikten sonra talepte bulunduğunu, davacının takibine kısmi olarak itiraz edildiğini aslında zararlarının daha fazla olduğunu belirtmiş ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, davacı ile davalı arasında 2004 yılında 18.000 ağacı kapsayan 1.800.000,00 USD’lik anlaşma yapıldığını, ek talep ve teslimlerle anlaşma tutarının 2.158.636,22 Euro’ya ulaştığını, davalının ayıp ve eksik teslim nedeni ile davacının zararının oluştuğunu, ikame olarak gönderilen mallar için navlun bedeli ödendiğini, ayrıca iş sahibi tarafından ceza kesildiğini, belirterek alacaklarının külli olarak tespiti ile şimdilik 20.000 Euro’nun davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davalı vekili, davacı Erku Ltd. … Şti.’nin borcunu ödemediğini, ayıplı mal teslim etmediklerini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince davacı tarafından canlı ağaçların Türkmenistan Aşkabat’da davalıya teslim edildiği, ayıplı olarak gönderilen bir kısım ağaçlar yerine davalı tarafından ikame ağaç gönderildiği, eksik ve bunun dışındaki ayıp iddiasının davalı tarafından ispat edilemediği, Türkmenistan Devleti tarafından ceza kesildiği ve ikame mallar için navlun bedelinin ödendiği iddiasının davalı tarafça ispat edilemediği, davacının takibinde haklı olduğu gerekçesiyle asıl dosyada davacının davasının kabulüne, birleşen dosyadaki davanın reddine karar verilmiş, karara karşı asıl davada davalı, birleşen davada davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, davalı tarafın, süresinde ayıp ihbarı yaptığını yazılı delillerle kanıtlayamadığı, davacının davalıya kuruyan ağaçların yerine yeni ağaçlar verdiğini, davalı taraf her ne kadar yemin deliline de dayandığını iddia etmiş ise de, cevap dilekçesinde ya da birleşen dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılmadığından mahkemece bu talebin reddedilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olduğu, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmadığı, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verildiği, gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, asıl davada davalı, birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...