Karar Metni
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 24.09.2019 tarih ve 2018/1155-2019/724 sayılı kararın Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi asıl davada davacılar-birleşen davada davalılar vekili tarafından duruşmalı, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından duruşmasız olarak istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 14.09.2021 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. … ile davalı vekili Av. …. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacılar vekili, müvekkilleri ile davalı banka arasında 23.05.2008 tarihli, üç yıl süreli Maaş Ödeme Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 23.07.2011 tarihinde yenilendiğini, davalının yeni dönem için yapması gereken ödemeleri yapmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 30.000,00 TL’nin sözleşmenin yeni dönemin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı banka vekili, sözleşme ile kararlaştırılan promosyon bedelinin bir defaya mahsus olmak üzere sözleşmenin başında ve peşin ödenen bir tutar olduğunu, sözleşmeye uygun olarak davacılara 52.000.- TL tutarında promosyon bedelinin ödendiğini, dava konusu sözleşmenin 23.05.2011 tarihinde sona erdiğini, sözleşmenin yürürlükte olduğu 3 yıllık süre boyunca taahhüt ettikleri ortalama tutarın çok altında ödeme gerçekleştiren davacı şirketlerin tahsil ettikleri promosyon tutarını sözleşmenin 38. maddesine göre eksik tutar oranında iade etmeleri gerektiğini, kendi edimini yerine getirmeyen davacıların karşı taraftan edimini yerine getirmesini isteyemeyeceğini, müvekkilinin doğan zararını tazmin ve cezai şart talep haklarını saklı tuttuklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı banka vekili, müvekkili banka ile davacı şirket arasında 23.05.2008 tarihli Akbank Maaş Ödeme Sözleşmesi akdedildiğini, söz konusu sözleşmenin 38.maddesinde belirlenen asgari aylık ortalama 124.000,00 TL olmak üzere bünyesinde bulunan çalışanların maaş ve diğer ödemeleri müvekkili banka üzerinden gerçekleştireceği davalı şirket tarafından taahhüt edildiğini, sözleşmenin 32 ve 33.maddelerine göre 3 yıl için akdedilen sözleşmenin ifası için müvekkili banka tarafından 52.500,00 TL promosyon bedeli davalı şirkete peşin olarak ödendiğini, sözleşmenin 38. maddesine göre müvekkili banka üzerinden gerçekleştirilerecek maaş ve diğer ödemelere ilişkin aylık asgari ortalama belirtilmek sureti ile asgari aylık ortalama 124.000,00 TL maaş ödemesinin taahhüt edildiğini, bu taahhütün altında kalması halinde 33.maddede belirtilen promosyon tutarının eksik gerçekleşen tutarlar oranından düşülerek ödeneceğinin öngörüldüğünü, ödenen 52.500,00 TL promosyon tutarından müvekkili banka üzerinden gerçekleştirilen aylık ortalama ödeme tutarları da göz önünde bulundurularak Kıstel Yevmiye esasına göre hesaplanacak şimdilik 6.792,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ayrıca sözleşmenin 33. maddesi uyarınca davalı tarafça ödenmesi gereken cari ortalama aylık tutarının %64’ü olan 69.137,00 TL cezai şartın merkez bankası kısa vadeli kredilere uygulanan faiz oranı ile birlikte toplamda 75.904,00 TL’sinin müvekkili bankaya ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalılar vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, Borçlar Kanunu 147. madde 1. bendi gereğince; dönemsel edimler ve bu edimlerden kaynaklanan borçlar üzerinden beş yıl geçmiş olmakla zamanaşımına uğradığını, sözleşme konusu edimlere bağlı olarak düzenlenen fer’i düzenleme niteliğindeki ceza koşulunun da zamanaşımına uğradığını, ceza koşulu gerektiren şartların oluşmadığını, ceza koşulu düzenlemesi getirilen 33. maddede de ceza koşulu hiçbir şekilde bankaya yatırılacak aylık asgari ortalama tutardaki eksilmeye bağlanmadığını, müvekkili şirketler tarafından sözleşmeye uyulmaması ve devamında müvekkili şirketler tarafından sözleşme konusu hususlarda başka banka veya aracı kurumlarla anlaşılması vs hükümlere bağlandığını, nitekim davacının da bu yolda herhangi bir iddiasının da bulunmadığını, müvekkili şirketin sözleşmeye süresi boyunca harfiyen uyduğunu, bu hususta davacıdan başka başka hiçbir kurum veya kuruluşla anlaşmadığını ve bu yolda bir tavır sergilemediğini, sözleşmenin tüm diğer hükümleri de müvekkili şirket tarafından yerine getirildiğini, müvekkili şirketlerin defter ve kayıtları ile davacı bankanın ilgili kayıtları mukayeseli olarak incelendiğinde de bu hususun apaçık görüleceğini, davacının ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olduğundan ceza koşulu talep edemeyeceğini, davacının müvekkili tarafından yapılan ifayı hiçbir çekince ileri sürmeksizin kabul ettiğini, sonrasında da sözleşmenin yenilenmesi ile asıl davasının dayanağı sözleşme süresince de müvekkili şirketlerin ifasını kabule devam ettiğini, ceza koşulunun sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa etmemesi hali için kabul edildiği varsayılırsa dahi Borçlar Kanunu 179. madde 1. fıkrası gereğince alacaklı ya borcun ödenmesini ya da ceza koşulunu talep edebileceğini, ceza koşulu alacağı doğacağı düşünülürse dahi borcun sözleşme ile belirlenen zamanda müvekkil şirketler tarafından edimlerin yerine getirilmemesi durumu doğmuş olacağından Borçlar Kanunu 179. madde 2. fıkrası gereğince hiçbir çekince öne sürmeden ifayı kabul etmiş ve hatta sözleşmenin ikinci dönem için yenilenmesi ile yeni dönem için de ifayı kabul etmeye devam eden davacının ceza koşulu talep edemeyeceğini, yine kabul anlamına gelmemek üzere ceza koşulunun sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesi hali için kararlaştırıldığı düşünülürse dahi Borçlar Kanunu 179. madde 1. fıkrası gereğince borç veya ceza koşulundan ancak birinin talep edilebileceğini, borçlar kanunu 182.ci maddesi gereğince cezanın ifasının istenemeyeceğini, davacının müvekkili şirketler nezdinde ceza koşulunun uygulanmayacağına dair güven oluşturmuş olmakla ceza koşulu talebinde bulunamayacağını, asıl davalarında dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunun kabul edilemeyeceğini, davacının faiz talebinin yerinde olmadığını, dava dilekçesinin sonuç kısmında taleplere 23.05.2008 tarihinden itibaren faiz talep edildiğini, oysa sözkonusu taleplerin ödeme sürelerinin kararlaştırıldığı bir anlaşma olmadığı gibi dava tarihine kadar bu yolda bir talep de bulunmadığını, bu nedenle müvekkili şirketlerin herhangi bir temerrüdünden bahsedilemeyeceğini, temerrüt hükümleri Borçlar Kanunu’nda açık olarak düzenlenmekte olup; davacının faiz başlangıç tarihi müvekkili şirketler temerrüde düşmediğinden kabul edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece uyulan bozma ilamına göre, bilirkişi raporunda asıl davada davacıların ikinci üç yıllık dönem için talep edebileceği promosyon tutarının 23.522,67 TL olarak hesaplandığı ve taraflar arasındaki sözleşmenin 33 ve 38. maddelerinde davacıların eksik yatan maaş tutarı oranında 52.500.- TL’nin davalıya iade yükümlülüğü ve cezai şart ödeneceği düzenlenmiş olmakla birlikte asıl davada davalı banka tarafından açılan birleşen dosyada davacı bankanın taleplerinin taraflar arasındaki sözleşmenin 33. ve 38. maddeleri doğrultusunda olduğu görülmekle ve bilirkişi raporunda asıl davada davalı birleşen davada davacı bankanın alacağının 123.313,43 TL olarak hesaplandığı gerekçesiyle asıl davada davanın kısmen kabulü ile 23.522,67 TL sözleşmeden kaynaklı alacağın sözleşmenin yeni dönem için yürürlüğe girdiği tarih olan 23.07.2011 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen davada ve taleple bağlılık ilkesi gereği davanın kabulü ile akde aykırılık sebebiyle davalı şirkete peşin ödenen tutar üzerinden hesaplanan 6.762,00 TL’nin ödeme tarihi olan 23.05.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 69.138,00 TL cezai şart bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada taraf vekilleri, birleşen davada davalı şirketler vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl davada taraf vekillerinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, birleşen davada davalı şirketler vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
3- Birleşen davada davacı banka, taraflar arasında bağıtlanan 23.05.2008 tarihli maaş ödeme (promosyon) sözleşmesinde davalı şirketlerce taahhüt edilen aylık asgari ortalama tutarın bankaya yatırılmaması sebebiyle, peşin ödenen promosyon tutarı üzerinden oranlama suretiyle hesaplanacak tutarın iadesi ve bu taahhüdün yerine getirilmemesi sebebiyle cezai şart talebinde bulunmuş olup, mahkemece yazılı gerekçe ile birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
23.05.2008 imza tarihli sözleşmenin 32. maddesinde, sözleşmenin 23.07.2008 tarihinden itibaren 36 yıl süre ile geçerli olacağı, taraflarca sona erme tarihinden 1 ay önce noter kanalı ile veya iadeli taahhütlü mektupla feshi ihbarda bulunulmadığı takdirde sözleşmenin 3 yıllık sürelerle yenilenmiş sayılacağı belirtilmiştir. Nitekim sözleşme taraflarca sona erdirilmeyip, 23.07.2011 tarihinde yenilenmiştir. Yine sözleşmenin 38. maddesinde davalı şirketlerin asgari ortalama aylık maaş ve diğer ödemelerinin taahhüt edilen tutarların altında gerçekleşmesi halinde, 33. maddede belirtilen bütçe tutarının (52.500 TL) eksik gerçekleşen tutarlar oranında düşülerek davacı bankaya ödenmesi kararlaştırılmış; 33. maddesinde ise, davalıların sözleşme hükümlerini yerine getirmemesi, davalılar tarafından sözleşme konusu işlemler ile ilgili olarak bir başka banka ya da finans kurumu ile işbu sözleşme devam ettiği sürece sözleşme tanzim edilmesi ve/veya bir başka banka ya da finans kurumu aracılığı ile ödeme yapılması ve benzeri işlemlerde bulunulması ve/veya banka tarafından davalılara madde 1’de belirtilen ödemelere aracılık edilmesi amacıyla ATM cihazı tahsis edilen hallerde başka bir banka ya da finans kurumu tarafından da ATM cihazı kuruluşuna izin verilmesi yahut sözleşmeye aykırı hareketlerde bulunması durumunda, davalıların bankaya madde 1’de belirtilen, davalıların personeline ödenen aylık cari tutarın %64’ü oranındaki tutarı cezai şart olarak ödeyeceği düzenlenmiştir. Davacı banka tarafından 23.05.2008 tarihli sözleşme ile başlayan 3 yıllık 1. dönem sözleşme gereği 52.500.- TL promosyonun davalı şirketlere peşin olarak ödendiği, ancak davalı şirketler tarafından taahhüt edilen asgari ortalama aylık tutar olan 124.000.- TL’nin davacı bankaya yatırılamadığı ihtilafsız olup, davacı banka da bu sebebe dayalı olarak peşin ödenen promosyonun belli bir kısmının iadesi ve akde aykırılık sebebiyle cezai şart talebinde bulunmaktadır.
Davacı banka, davalılar tarafından sözleşmenin devam ettiği 3 yıllık 1. dönemde aylık asgari ortalama tutarın yatırılmasına ilişkin taahhüde uyulmamasına rağmen buna ses çıkarmamış, davalı şirketlere herhangi bir ihtar vs göndermemiş, hatta sözleşme yenilenmiş, 2. dönemde 27 ay boyunca davalılar tarafından bankaya yatırılan tutarları kabul etmiş, bu şekilde davalılardan bir talepte bulunulmayacağı yönünde haklı bir güven yaratmış, ne zaman ki davalı şirketler tarafından sözleşmenin 2. dönemine ilişkin açılan asıl davada verilen red kararı Dairemizce bozulmuş, bunun üzerine işbu dava ile talepte bulunmuş olup, davacı bankanın promosyon bedelinin kısmen iadesine ilişkin talebi TMK 2. maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırıdır ve dinlenemez. (Dairemizin 2019/2467 E. 2021/516 K., 2020/2750 E. 2020/5413 K., 2018/3244 E. 2019/5019 K.)
Davacı banka, davalıların sözleşmenin 3 yıllık 1. döneminde aylık asgari ortalama tutar taahhütlerini yerine getiremediklerini, sözleşmenin 33. maddesindeki sözleşmeye aykırı davranılması halinin gerçekleştiğini ileri sürerek cezai şart talebinde bulunmuş ise de, sözleşmenin 38. maddesinde aylık asgari ortalama tutar taahhüdünün yerine getirilmemesi halinde promosyonun eksik gerçekleşen tutarlar oranında düşülerek davacı bankaya ödenmesi kararlaştırılmıştır. Bir başka deyişle, bu sözleşmeye aykırılık hali için sözleşmede ayrı bir yaptırım öngörülmüş olup, buna dayalı olarak ayrıca cezai şart talebinde bulunulamaz.
Açıklanan gerekçelerle, birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü isabetli olmamış, hükmün temyiz eden davalı şirketler yararına bozulması gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...