MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.10.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16.HUKUK DAİRESİ
VEKİLİ : AV. …
TİC. LTD. ŞTİ.
VEKİLİ : AV. …

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26.04.2017 tarih ve 2015/113 E- 2017/302 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen reddine-kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce verilen 16.07.2019 tarih ve 2017/4148 E- 2019/1551 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı ile davalı arasında 395.000,00 bedelle franchise işletmesinin devri sözleşmesi imzalandığını, bedelin 190.000,00 TL’sinin peşin ödendiğini, kalanı için muhtelif vadeli bonolar tanzim edildiğini, sözleşme öncesinde işyerinin mali durumu hakkında davacı tarafından davalının sunduğu verilere göre araştırma yapıldığını, devirden sonra franchise veren şirketin genel müdürlüğünden alınan verilerde yapılan araştırma sonucu devralınan şirketin kâr değil bilakis zarar ettiğinin görüldüğünü, davalı şirketin devredilen şirketin cirosu ve mali durumunu gerçek durumundan daha iyi göstererek davacıyı yanılttığını, bunun ekonomik ayıp olduğunu belirterek, davalıya ödenen 190.000,00 peşinat bedelinden fazlaya ilişkin kısmın iadesini talep hakları saklı kalmak kaydıyla işyeri devir sözleşmesinde ödenmesi öngörülen toplamı 205.000,00 TL olan bonolardan dolayı davacının borçlu olmadığını tespitine, bonoların iptaline ve bonoların icra takibine konulmaması için ihtiyati tedbire karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının devir öncesinde şirketin tüm verilerini detaylı incelediğini, franchise veren dava dışı şirketten de tüm verilerin temin edebileceğini hatta bunun bizzat davalı tarafından davacıya yazılı şekilde iletildiğini, işyeri devir bedelinin sadece mali tabloya göre değil devredilen tüm unsurlarla birlikte değerlendirilmesi gerektiğini savunarak davanın reddi ile davacı aleyhine tazminata karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı tarafından istenilen tüm mali incelemelerin karşı tarafa yollandığı, e-posta yazışmalarında mali raporlarda küçük farklılıklar olabilme ihtimalinden bahsedildiği, davalı şirketin cirosu şişirilerek işyerinin zarar etmediği görüntüsü vermek sureti ile davacının sözleşmede sözü edilen fiyattan işletmeyi devralmaya ikna edildiği, eğer davalı tarafından gerçek veriler davacıya bildirilse idi davacının 55.237,18 TL daha az ödemesi gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, davacının tacir olduğu, basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği, davalının işletme ile ilgili beyan ve bilgilendirmesiyle yetinmemesi ayrıca kendisinin de araştırma yapması gerektiği, davadan önce de bu konuda bağımsız bir denetim kurumundan rapor aldığı, davacının basiretli davranıp bu raporu devir öncesinde alması gerektiği, devir bedeli ile dosyada alınan raporda bilirkişiler tarafından belirlenen bedel arasında çok yüksek oranda bir farklılık olmadığı dolayısıyla davacının akdin kuruluşu esnasında iradesinin hata ve hileye uğratıldığının ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu, mahkemece verilen tedbir kararının bonoların ciro edilmemesi ve takibe konulmamasına yönelik olduğu, tedbir kararı ile icra takibi durdurulmadığından veya tedbir kararı icraya yatan paranın alacaklıya ödenmemesi şeklinde olmadığından davalının tazminat talebine yönelik istinaf talebinin yerinde olmadığı gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...