Karar Metni
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 19.12.2019 tarih ve 2019/48 E. – 2019/1433 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı şirket ile davalı … Gıda ..Ltd Şti’nin arasında 08.12.2014 başlangıç tarihli satın alma sözleşmesinin akdedildiğini, buna göre davalının, Guido isimli işletmesinde yalnızca davacı şirketin pazarladığı sözleşme konusu ürünleri satmayı, rakip markanın ürünlerini satın almamayı, bulundurmamayı, rakip ürünlerin tanıtımını yapmamayı, işbu sözleşme hükümlerinden herhangi birisine aykırı hareket ettiği takdirde davacı şirketten almış olduğu 50.000,00 TL tutarındaki karşılıksız katkıyı iade ile birlikte 25.000,00 USD cezai şartı davacı şirkete nakden ve defaten ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, davacı şirketin sözlemeden doğan yükümlülüklerini eksiksiz ifa ettiğini, ancak davalının işletmesinde rakip ürünlerin satıldığı ve bulundurulduğu ve tanıtımının yapılarak sözleşmenin ihlal edildiğinin Konya 4.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/2 D.İş sayılı dosyası ve yapılan bilirkişi incelemesi ile tespit edildiğini, diğer davalı …’un ise 08.12.2014 tarihli müşterek borçlu müteselsil kefil senedini tanzim ve imza ettiğini belirterek, 25.000,00 USD cezai şartın dava tarihinden itibaren taahhuk edecek en yüksek döviz mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 50.000,00 TL katkı tutarının dava tarihinden itibaren tahakkuk edecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacının iddialarını kabul etmediklerini, davacı tarafından davalı aleyhine alınan tespit raporuna itiraz ettiklerini, davalının işletmesinde fıçı bira satışı yapılmadığı tespitinin hatalı olduğunu, işletmede Tuborg marka fıçı bira cihazının bulunduğunu, başkaca bir markaya ait fıçı bira cihazının ise bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, kefalet sözleşmesinin 08.12.2014 tarihli olduğu ve TBK’nın kefalet hükümlerine tabi olduğu, buna göre müteselsil kefaletin şartı olan müteselsil kefil anlamına gelen herhangi bir ifadenin kefilin el yazısı ile yazılmamış olduğu, bu nedenle adi kefil olan davalı şahsa karşı TBK 586. maddesine göre davalı kefile başvurulabilmesi için, asıl borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkca ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekeceği ve somut olayda bu şartların gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle TBK’nın 583. maddesi uyarınca gerçek kişinin Kefalet Sözleşmesine “müteselsil kefil” sıfatını kullanarak imza atmamış olması nedeniyle geçersiz bulunmasına, bu anlamda Mahkemece gereksiz yere TBK 586. maddesinin 2. fıkrasının tartışılmasının sonuca etkili bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dairemizin bozma ilamından önce verilen mahkemenin 02.02.2016 tarihli 2015/349 Esas ve 2016/89 Karar sayılı kararında, “davanın kabulüne, 25.000 USD cezai şartın dava tarihinden itibaren T.C Merkez Bankasının Dolar cinsinden dövize uyguladığı mevduat faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki TL karşılığının ve 50.000.- TL katkı tutarının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiş olup, bu karar davalılar vekilinin temyiz başvurusuyla, Dairemizin 19.12.2018 tarihli 2018/3114 esas ve 2018/6714 karar sayılı ilamıyla, “1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı şirket vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davalı … vekilinin temyiz istemine gelince,…. eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” denilerek bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulmuşsa da, davalı şirket yönünden bozma ilamından önce verilen mahkeme kararının davacı lehine usulü kazanılmış hak oluşturduğu göz önüne alınmaksızın, hem davalı şirket hem de davalı şahıs hakkında davanın reddi kararı verilmiştir. Bu şekilde mahkemece davalı şirket hakkında kurulan bozma öncesi hükmün davacı lehine usulü kazanılmış hak oluşturduğu gözetilmeden hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...