Karar Metni
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24.09.2019 tarih ve 2017/60 E. – 2019/451 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline gönderilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, tarafların ortağı olduğu dava dışı şirketteki davacı hissesinin 3. kişiye devredildiği halde davalı tarafından devrin ticaret siciline bildirilmemesi nedeniyle şirkete ait vergi borcunun ödenmek zorunda kalındığını ileri sürerek, müvekkili tarafından ödenen 16.853,00 TL maddi ile 5.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 21.853,00 TL tazminatın davalıdan yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın maddi ve manevi tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacı ile okul yıllarından itibaren tanıştığını, kârlı ihaleler olduğunu ancak durumu iyi olmadığı için şirket kurup ihalelere giremediğini, kendisinin maddi sıkıntıları olduğunu ve bu nedenle şirkete ortak olmayacağını söylediğini, kayınbiraderi olan … ile bir şirket kurarlarsa şirkette çalışıp, işleri takip edeceğini bildirdiğini ve davacının bunu kabul ettiğini, MCM Mühendislik şirketinin %80 hissesini davacının devraldığını, kalan hisseleri ise …ın devraldığını, davacının işlerini yürütmek için vekaletname ile ihaleler almaya başladığını ancak 2008 yılında vekaletnamesinin süresi dolmasına rağmen davacı tarafın yeni vekalet verilmediğini, bu kez diğer şirket yetkilisi …ın vekaletname verdiğini, davacının Yatağan Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2008/530 Hazırlık sayılı soruşturma dosyasında ifade vermesinin sorumlusunun kendisi olmadığını, yapılan soruşturmada kendi lehine kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, davacının şirket hisselerini 05/05/2010 tarihinde devrettiğini, kendisinden kaynaklanan zararın doğmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, 506 sayılı Kanun’un 80. maddesinin 12. fıkrasında, sigorta primlerini haklı bir neden olmaksızın yasal süresi içinde ödemeyen özel hukuk tüzel kişilerinin üst düzey yönetici ve yetkililerin kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaklarının öngörüldüğü, aynı maddenin 5. fıkrasına göre, kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 51,102,106. maddeleri hariç diğer maddelerin uygulandığı, bu kapsamda limited şirket hissesinin noter tasdiki ile devir işleminin Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanmadığı sürece prim borçları nedeniyle devreden ortaklar hakkında SGK tarafından icra takibi başlatılabileceği, TTK’nın tescil başlıklı 598. maddesinde; esas sermaye paylarının geçişlerinin tescil edilmesi için, şirket müdürleri tarafından ticaret siciline başvurulması gerektiği, bu başvurunun 30 gün içinde yapılmaması halinde, ayrılan ortağın ticaret siciline başvurarak ismini ticaret sicilinden sildirebileceğinin düzenlendiği, davacının SGK borcunun tahakkuk ettiği 2008 yılının 12. ayında şirketin ortağı olmadığı, devir sonrası hisseyi devralan davalının gerek devralan ortak olarak devir sözleşmesinde kabul ve taahhüt ettiği, gerekse MCM şirketi yetkilisi olarak yaptırmak zorunda olduğu kayıt ve tescil işlemlerini yaptırmadığı, zarara uğradığı iddiasıyla Türk Borçlar Kanunu 51. ve 58. maddesi manevi tazminat adı altında bir miktar para ödetilmesini talep edebileceği, Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesi kapsamda manevi tazminatın miktarı belirlenirken tarafların kusur oranı, sıfatı, statüsü, sosyal ve ekonomik durumları ile eylemin işleniş biçimi ve yöntemi dikkate alınacağı gerekçeleriyle davacının maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
I-) Dava, limited şirket hisse devri sebebiyle taraflar arasında çıkan uyuşmazlığa ilişkindir. 6102 sayılı TTK. 4/1-a maddesi uyarınca işbu dava mutlak ticari dava niteliğinde olup anılan Yasa’nın 26.06.2012 tarih ve 6335 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ile değişik 5/3. maddesi uyarınca asliye ticaret mahkemesinin görevi dahilindedir. 6102 sayılı TTK’nın 6335 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ile değişik 5. maddesi hükmüne göre asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. 6100 sayılı HMK’nın 114. maddesinde görev dava şartları arasında sayılmış ve aynı Yasa’nın 1. maddesinde “göreve ilişkin kurallar” kamu düzeninden sayılmıştır. 115. maddesinde dava şartlarının yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetileceği hüküm altına alınmıştır. Mahkemece davanın asliye ticaret mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir, kararın res’en bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
II-) Davalının temyiz itirazlarının bozma sebep ve şekline göre şimdilik incelenmesine yer olmadığı görülmüştür.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...