MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.12.2021
Karşı OyVar

Karar Metni

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 15.03.2016 gün ve 2012/267 – 2016/192 sayılı kararı onayan Daire’nin 27.04.2017 gün ve 2016/16188 – 2017/3433 sayılı kararı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında iki adet bayilik sözleşmesi olup, davalının 18.08.2010 tarihli sözleşmeyi haksız gerekçelerle feshettiğini, davalının 20.09.2010 tarihli sözleşme gereği alması gereken LPG alımını şubat 2012 tarihinden itibaren yapmadığını, bir başka firma ile çalışmaya başladığının anlaşılması üzerine müvekkilinin söz konusu sözleşmeyi feshettiğini, davalının bu nedenle davacı şirketin zarara uğramasına neden olduğunu iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000.- TL kâr mahrumiyeti 5.000.- TL bayilik sözleşmesinden 75.000 USD 17.08.2010 tarihli protokolden kaynaklanan cezai şartın karar tarihindeki TCMB kuru üzerinden hesaplanacak şekilde olmak üzere şimdilik toplam 145.172,50 TL’nin fesih ihtarnamesinin tebliği tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 27.12.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile kar mahrumiyeti ve 5.000.- TL’lik cezai şart alacağını artırarak toplam 200.000.- TL’nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davalı vekilince temyizi üzerine karar Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince onanmıştır.
Davalı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1- Dava, haksız fesih nedeniyle mahrum kalınan kârın ve cezai şartın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davalının bayilik sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini kanıtlayamadığı, bayilik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle sözleşmenin 32. maddesi kapsamında davacının kâr mahrumiyeti talebinde bulunabileceği gerekçesiyle mahrum kalınan kâr talebi kabul edilmişse de Dairemizin yerleşik içtihatları uyarınca davacı, davalı bayi dışında başka bir firmayla benzer nitelikte sözleşme yapabilecektir. Bu durum karşısında, davacının fesih sonrası aynı veya benzer şekilde sözleşme yapması için gerekli makul süre tespit edilip belirlenecek bu makul süre için mahrum kalınan kârını isteyebileceği nazara alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu yönden davalı yararına bozulmasını gerektirmiştir.
2- Yine, mahkemece cezai şart istemi yönünden tarafların ekonomik durumları hak ve nesafet kuralları göz önüne alınarak toplam (45.000,00 TL +135.172,50 TL) cezai şarttan tenkis yapılıp 50.000,00 TL cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Ancak, 17.08.2010 tarihli protokolün 2. maddesinde konusunun Menemen İlçesinde faaliyette bulunacak LPG Otogaz İstasyonu olduğu, 3.1. maddesinde Bayi’ye ait Menemen’deki arsa üzerindeki LPG Otogaz İstasyonunun 17.08.2010 tarihli bayilik sözleşmesi ile İpragaz markası altında faaliyetine devam edebilmesi hususunda tarafların mutabık kaldığı, 3.2.a. maddesinde Bayi’nin 17.08.2010 tarihi itibariyle İpragaz ile 5 yıl süreli bir Bayilik Sözleşmesi imzalayacağını şimdiden kabul ve taahhüt ettiği kararlaştırılıp 3.2.g. maddesi de “Bayi, bu protokolü kanunen kabul edilebilir haklı bir neden olmaksızın süresinden önce feshederse veya bayinin kendi ihmal, kusur ya da kastı ile İpragaz’ın haklı feshine neden olursa, İpragaz’ın uğradığı zararların tazmini ve Bayilik Sözleşmesinden kaynaklanan talep hakları dışında İpragaz’a 75.000 USD cezai şart ödeyeceğini şimdiden kabul ve taahhüt eder” şeklinde, 20.09.2010 tarihli Bayilik Sözleşmesinin 33. maddesi ise “Bayinin sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle sözleşmenin feshine sebebiyet vermesi veya süresinden önce sözleşmeyi feshetmesi halinde, 32. maddede yer alan yükümlülükten ayrı olarak İpragaz’dan LPG alımı yapacağı dönem içinde LPG alımının en yüksek olduğu aydaki LPG miktarının fesih tarihindeki perakende satış fiyatı ile çarpımı sonucu bulunacak bedeli, cezai şart olarak Bayi İpragaz’a ödemeyi kabul ve taahhüt eder” şeklinde düzenlenmiştir. Tarafların protokolde kararlaştırıldığı gibi 17.08.2010 tarihinde Menemen İlçesi için bir Bayilik Sözleşmesi aktetmedikleri, 18.08.2010 tarihli Bergama İlçesi için, 20.09.2020 tarihli de Menemen İlçesi için Bayilik Sözleşmesi düzenledikleri anlaşılmakta olup davalı da 18.08.2010 tarihli Bergama Bayiliği sözleşmesinin hiç yürürlüğe girmediğini, burası için davacıdan hiç ürün alınmadığını, fesih ihtarnamesinde 18.08.2010 tarihli sözleşmenin feshedildiği bildiriminin sehven yapıldığını, aslında 20.09.2010 tarihli sözleşmenin feshedildiğini savunmuştur.
Mahkemece davalının fesih sebebi olarak ileri sürdüğü hususları ispatlayamadığı gerekçesiyle feshin haksız olduğu kabul edilmiş, hem 17.08.2010 tarihli protokol hem de 20.09.2010 tarihli bayilik sözleşmesinde yer alan cezai şart hükümleri uyarınca toplam cezai şart miktarı 180.172,50 TL bulunmuş, bunun hakkaniyetle bağdaşmayacağı gerekçesiyle hak ve nesafet kuralları gözetilerek hakkaniyet indirimi yapılmıştır. Ancak, protokolde imzalanacağı belirtilen Menemen İlçesindeki LPG otogaz bayiliği için taraflar arasında 20.09.2010 tarihli Bayilik Sözleşmesi aktedilip faaliyete geçtiğine göre, artık bayilik sözleşmesinin ve bu sözleşmenin 33. maddesinde öngörülen cezai şart düzenlemesinin protokolün 3.2.g. maddesinde düzenlenen cezai şart hükmünü değiştirdiğinin, dolayısıyla protokole dayalı olarak cezai şart istenemeyeceğinin kabulü gerekir. Bu durumda cezai şart istemi yönünden sadece 20.09.2010 tarihli bayilik sözleşmesi hükümlerinin nazara alınması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, davalı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesi’nin 27.04.2017 tarihli, 2016/16188 E.- 2017/3433 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle de davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...