MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.12.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
BİRLEŞEN DAVA : İSTANBUL DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ’NİN 2008/379 ESAS

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 28.03.2018 tarih ve 2014/337 E- 2018/136 K. sayılı kararın asıl davada davacı vekili ile asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine – kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nce verilen 26.12.2019 tarih ve 2018/1406 E- 2019/1710 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi asıl davada davacı vekili tarafından duruşmasız, asıl ve birleşen davada davalı vekilince duruşmalı olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 14.12.2021 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan birleşen davada davacılar vekili Av. … ile asıl davada davacı vekili Av. … ile davalı Gemi Donatanını gemi kaptanı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, davalının donatanı, işletmecisi ve kaptanı olduğu M/T Golden Brilliance gemisi ile müvekkilinin alıcısı olduğu 1.450,69 metrikton asidik asit yükünün Çin’in Jiangyin Limanından Tekirdağ Marmara Ereğlisi Martaş Limanı’na taşındığını, yükün gemiye temiz olarak yüklendiğini, ancak tahliye sırasında gemi pompasından sarı renkli hidrolik yağın gemi tanklarına ve boşaltma hatlarına karışması sonucunda asetik asit yükünün kullanılmaz şekilde bozulduğunu, taşıyanın sağlam ve hasarsız olarak temiz konişmento tahtında yüklediği yükü, aynı nitelikte teslimi için gereken özeni göstermediğinden kusurlu olduğunu, 05.09.2007 tarihli konişmento tahtında taşınan yükün boşaltma sırasında yapılan ilk tespitte 1142,905 metriktonluk kısmının kullanılmaz hale geldiğinin anlaşıldığını, ilk hasar ve ziya tespitinin müvekkili adına Hitit Gözetim Analiz Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. tarafından yapıldığını, hasarla ilgili olarak gemi kaptanlığına gerekli protesto verilerek hasar ihbarının 20.10.2007 tarihinde saat 15’te yapıldığını, ihbarı tanker kaptanının mühür ve imza karşılığında aldığını, ayrıca bununla da yetinilmeyip müvekkili tarafından tankerin boşaltma limanı acentesi ile Türkiye acentesine de ihbar ve protesto çekildiğini, öte yandan müvekkilinin yaptırmış olduğu hasar tespiti ile yetinilmeyerek gemi adına mali mesuliyet sigortacısının atadığı eksper tarafından da inceleme yapıldığını, Marmara Ereğlisi Asliye Hukuk Hakimliği’ne başvuruda bulunularak 2007/26 D. İş sayılı dosya üzerinden tespit yapıldığını, kaptanın ve Hitit Gözetim firmasının müşterek mühür ve imzalarını taşıyan gemi tanklarından, gemi hortumlarından alınan birer numunenin tutanakla bilirkişilere teslim edildiğini, tespit sonucunda üç kişilik bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda yükün içerisinde oldukça fazla hidrolik yağ bulunduğu yönünde görüş bildirilerek, bu hususun gemi kaptanı tarafından da doğrulandığının belirtildiğini, Kimya Mühendisi …’ın bu görüşe ek olarak gemiden boşaltılan tüm malın hidrolik yağı bulaşmasından dolayı kontamine olduğu, usulüne göre mahkeme heyeti tarafından teslim edilen numuneleri kesin tanı için Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Laboratuvarlarında analiz ettirdikleri, analiz raporlarında da görüldüğü üzere kitleyi temsil eden numunelerin evsafını kaybedip kullanılmaz hale geldiği, kontamine olduğu, dolayısıyla asitik asit yükünün gıda ve tekstil sektöründe kullanılmasının sakıncalı olduğu yönündü görüş bildirildiği, mali bilirkişi Umut Bostancı tarafından da yükteki zarar miktarı ile davacının zarar toplamının KDV ve diğer giderleri hariç olmak üzere 1.577.322,66 USD olarak tespit edildiğini, Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Fakültesi tarafından düzenlenen analiz raporuna göre, gıda ve tekstil sektöründe halk sağlığı sebebiyle kullanılamaz olduğu tespit edilen yükün imha edilmesinin maliyet ve zaman olarak taşıdığı risk sebebiyle ürünün uzun süre müvekkili şirketin kara tanklarında muhafaza edildiğini, dolayısıyla söz konusu tankların uzun süre kullanım dışı kaldığını, ticari yaşamını sürdürmek için ek tanklar almak zorunda kaldığını, tüm bu harcamalar ve yükün tam zayi olması sonucunda müvekkilinin zararının günden güne arttığını, toplam zarar miktarının 2.280.269,00 USD olup, bu bedelin şuana kadar 588.305,00 USD’sinin yük sigortacısı Aon tarafından ödendiğini, bu ödeme tutarı ile hasarlı malın 136.850,00 USD sovtaj değeri düşüldükten sonra bakiye kısım için işbu davanın açıldığını, sonuç olarak müvekkili şirketin yükünde meydana gelen zarara davalıya ait geminin sebebiyet verdiğini, tanker kaptanının gemi mühür ve imzasıyla belirttiği üzere maldaki bozulmanın gemi tanklarına ve boşaltma ünitelerine hidrolik yağ sızması sonucunda meydana geldiğini, bu hususun gemi kaptanının dışında gemi adına olaya müdahale eden Vitsan Mümessillik ve Müşavirlik A.Ş. eksperleri tarafından da tespit edildiğini, taşıyanın özen görevini yerine getirmediğini, müvekkilinin zararının sadece yük zararı ile sınırlı olmadığını, bozulan malın imhası için de harcama yapılması gerektiğini, imha maliyetinin yüksek olması nedeniyle malın uzun süre kara tanklarında muhafaza edilmek zorunda kalındığını, müvekkilinin Marmara Ereğlisi terminalindeki tankları tam kapasite ile kullanamadığı için ek maliyetle tank yaptırdığını, ayrıca satım kapasitesini düşürerek planladığı tonajlardan daha düşük tutarda ürün taşıması yapmak zorunda kaldığını, Marmara Ereğlisi’nde yükün depolandığı terminaldeki tankların yaklaşık yedi ay boyunca hasarlı yükün işgaline maruz kaldığını iddia ederek müvekkilinin 1.555.114,00 USD maddi zararının BK’nın 83. maddesi kapsamında fiili ödeme günündeki TCMB efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak yeni Türk Lirasına uygulanacak en yüksek reeskont faizi üzerinden hasarın meydana geldiği tarihten itibaren hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, dava konusu taşımayı yapan müvekkilinin de donatanı olduğu geminin denize, yüke ve yola elverişli olduğunu, bu durumun gemi sertifikaları ile sabit olduğunu, yükteki zararın gemiye atfı kabil bir kusur neticesinde meydana geldiği iddiasının ispatlanması gerektiğini, bu iddianın donatanın temsilcisinin hazır bulunmadığı bir tespit neticesinde hazırlanan bilirkişi raporuna dayandırıldığını, aksi düşünülse dahi hasarın gemi personeli kusurundan kaynaklanmış olabileceği gibi yükün kendi özelliğine ait sebepler, yük alıcısının ticari mülahazasına ya da mücbir sebeplerden kaynaklanmış olabileceğini, davacının iddia ettiği hasar tutarının haksız, yersiz ve fahiş olduğunu, hasarlı olduğu iddia edilen emtianın bazı işlemlere tabi tutularak kullanılabilecek hale gelebileceğini, hasarlı olduğu ileri sürülen emtianın davacının talimatı ile boşaltma tanklarında bulunan temiz emtiaya karıştırılması sonucunda ek hasar meydana geldiğini, söz konusu hasarın meydana gelmesinde müvekkilinin hiçbir kusuru olmadığından buna bağlı zararın müvekkilinden talep edilemeyeceğini, ayrıca davacının kendi kusuru ile sebep olduğu bekleme zararından da müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla müvekkilinin sorumlu olduğu bir an için düşünülse bile TTK’nın 1114. maddesindeki sınırlı sorumluluk hükümlerinden faydalanabileceğini, faiz talebinin fahiş olup, başlangıç tarihinin hasar tarihi olarak bildirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacılar vekili, İngiltere’de mukim dava dışı Khimsynpevtez Chenical Industries (UK) Co. Ltd. ile Likit Kimya San. Tic. A.Ş. arasında imzalanan 03.09.2007 tarihli satım sözleşmesi uyarınca yaklaşık 1500 metrikton asetik asitin CIF şartı ile satımının kararlaştırıldığı, sözleşme çerçevesinde 1.450,691 metrikton asetik asit emtiasının 05.09.2007 tarihinde alıcı Likit Kimya’ya gönderilmek üzere Çin’in Jiangyin Limanında Golden Brilliance gemisine yüklendiğini, davalının yükü Çin Limanında tam ve sağlam olarak teslim alarak 05.09.2007 tarihli AA – 01B nolu konişmentoyu tanzim ettiğini, konişmentoya clean on board, yani yük temiz yüklenmiştir kaydının şerh verildiğini, geminin boşaltma limanı olan Tekirdağ Mardaş Limanı’na ulaşmasından sonra 19.10.2007 tarihinde yükün tahliyesine başlandığını, tahliye sırasında yükün bir kısmının kullanılmaz şekilde bozuk olduğunun görüldüğünü, davalıya hasar bildiriminin yapıldığını, tahliyeyi müteakiben de mahkeme tespiti ve ekspertiz incelemeleri onucu yükteki bozulmanın gemi pompalarından hidrolik yağın sızarak asetik asit yüküne karışması sonucu meydana geldiği, kontamine olmuş asetik asitin kullanılamaz hale geldiğinin tespit edildiğini, konişmento muhteviyatı yükün Çin-Türkiye arasında yapılan taşıma risklerine karşı her biri % 25 oranında eşit paya sahip olmak üzere yük sigortacısı olan müvekkilleri tarafından sigortalandığını, zararın boyutu henüz belirlenememiş olmakla beraber müvekkillerinin yük zararı sebebiyle sigortalı Likit Kimya’ya 588.305,00 ABD Doları tazminat ön ödemesi yaptıklarını, bu şekilde ödenen tutar yönünden zarara sebebiyet verenlere karşı kanuni halef olduklarını, zararın boyutu tam olarak tespit edildiğinde bakiye sigorta tazminatının da ödeneceğini, Marmara Ereğlisi Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/25 D. İş sayılı dosyasında gemi hakkında ihtiyati tedbir kararı alındığını, daha sonra bu kararın geminin mali mesuliyet sigortacısı tarafından yapılan görüşmeler sonucu 26.10.2007 tarihinde P&I kulüp teminatı karşılığında kaldırıldığını iddia ederek 588.305,00 ABD Doları tazminat alacağının hasar tarihinden itibaren işleyecek en yüksek Dolar faiziyle birlikte BK ‘nun 83. maddesi kapsamında davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, davacı sigorta şirketinin TTK’nın 1361. maddesi kapsamında halefiyet hakkını kazandığını ispatlaması gerektiğini, geminin denize, yola ve yüke elverişli olduğunu, bu nedenle gemiye atfıkabil bir kusurun bulunmadığını, taşınan emtiada meydana geldiği iddia edilen hasardan dolayı müvekkilinin sorumlu tutulmasının hukuken mümkün olmadığını, davacının iddia ettiği hasar tutarının haksız, yersiz ve fahiş olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkilinin sorumlu olduğunun düşünülmesi halinde TTK’nın 1114. maddesi kapsamında sınırlı sorumluluk hükümlerinin uygulanması gerektiğini savunarak davanın husumet ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi’nce, davalının yükteki hasardan 6762 sayılı TTK’nın 1061. maddesine göre sadece eksik ve hasarlı tahliye edilen yük nedeniyle meydana gelen 760.554,93 USD zarardan sorumlu olacağı, bu zararın 588.305,00 USD’lik kısmının birleşen dosya davacıları sigorta şirketleri tarafından davacı Likit Kimya’ya ödenmiş olması nedeniyle Likit Kimya’nın karşılanmamış bakiye zararının 172.249,93 USD olduğu, asidik asit yükünün gemiden tahliyesinin kamyonlara yapıldığı, her kamyonun dolmasından sonra tahliyenin durdurulduğu ve yeni kamyon geldiğinde tahliyeye devam edildiği dosya kapsamına göre belirli olup, davacı Likit Kimya’nın da yükün özelliğini göz önüne alarak tahliyeye başlamadan önce ve kamyonlarla yapılan sevkiyat sırasında tahliyenin durdurulduğu ilk anda yükten numune alıp inceletme yaptırması, bu şekilde yükteki bozulmayı tespit ederek boşaltmanın yapıldığı kendi tesisindeki tankta bulunan temiz yükün bozulan yükle karışmasının önüne geçmesi mümkün iken bu yönde üzerine düşen tedbir alma yükümlülüğünü yerine getirmediği, dolayısıyla da gemide taşınan yükteki hasardan kaynaklı zararların dışında dolaylı zararlardan dolayı kendisinin kusurlu olduğu, bu nedenle de dolaylı zararlarını taşıyıcıdan isteyemeyeceği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile 172.249,93 USD’nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi gereğince işleyecek dolar faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine; birleşen davanın kabulü ile 588.305,00 USD’nin 294.152,50 USD’sine 26.02.2008 tarihinden, 294.152,50 USD’sine ise 28.02.2008 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi gereğince dolar faizi uygulanmak suretiyle davalıdan tahsil edilerek davacılara ödenmesine, 6762 sayılı TTK’nın 1235/7. maddesine göre kabul edilen alacak ve fer’ileri ile sınırlı olmak üzere 9158991 IMO nolu Golden Brilliance isimli gemi üzerine davacılar lehine kanuni rehin hakkı tesis edilmesine karar verilmiş, hüküm asıl davanın davacısı vekili ile asıl ve birleşen davaların davalısı vekilince istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce, geminin başlangıçta yüke elverişli olduğunun davalı taşıyan/donatan tarafından kanıtlanamadığı, davalının sorumluluğunun eTTK’nın 1019/2. maddesine göre tayini gerektiği, bu nedenle asıl davada davacı vekilinin bu konudaki istinaf başvurusunun haklı olduğu, davacının asıl davada talep edebileceği tazminat miktarı konusunda ileri sürdüğü istinaf sebeplerinin incelenmesinde, bu konuda delil tespit aşamasında düzenlenen mali müşavir raporuna, yargılama sırasında alınan birinci heyet ve ikinci heyet, kök ve ek raporlarındaki hesaplamalara itiraz üzerine, asıl ve birleşen davalarda talep edilebilecek tazminat miktarının hesaplanması görevi verilen üçüncü bilirkişi heyetinin 28.09.2016 tarihli raporunda, davacının talebine konu her bir zarar kaleminin gerekçeli olarak tek tek değerlendirildiği ve her bir kalem için varılan sonucun gerekçeli olarak ortaya konulduğu, üçüncü bilirkişi kurulunun kök raporundaki hesaplamaların hükme esas alınabileceği, eTTK’nın 1019/2. maddesi uyarınca davalının, taşımaya konu yükün hasarı nedeniyle davacının uğradığı doğrudan ve dolaylı tüm zararları tazmin etmekle yükümlü olduğu, davacının bu olay nedeniyle zarar toplamının 1.413.960,05 USD olduğu, davacının asıl davadaki fazlaya ilişkin tazminat talepleri ve buna ilişkin ileri sürülen istinaf nedenlerinin yerinde görülmediği, davacının talep edebileceği toplam 1.413.960,05 USD zararın, 588.305,00 USD’lik kısmının birleşen davanın davacısı olan sigortacılar tarafından davacıya ödenmiş olduğu, bu tutarın asıl davadaki davacı alacağından düşülmesi gerektiği, yine satılan bozuk emtianın bedeli olan 136.850,00 USD sovtajın davacının alacağından düşülmesi gerektiği, işbu hesaplamalara göre asıl davada davacının talep edebileceği bakiye alacak tutarının 688.805,05 USD olarak hesaplandığı, asıl davada davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde görülmediği, birleşen davada davalı vekilinin ehliyete ve müterafik kusura ilişkin istinaf sebeplerinin yerinde görülmediği gerekçesiyle birleşen davada, davalı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, asıl davada, davalı vekilinin katılma yoluyla yaptığı istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin asıl dava yönünden verdiği hükmün kaldırılmasına, asıl davanın kısmen kabulü ile 688.805,05 USD alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca hesaplanacak temerrüt faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Karar, asıl davanın davacısı vekili ile asıl ve birleşen davaların davalısı vekilince temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...