MahkemeYargıtay 7. Hukuk Dairesi
Esas No 2023 / ****
Karar No 2023 / ****
Karar Tarihi **.07.2023
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/302 E., 2023/32 K.
KARAR : Asıl davanın kabulü, birleştirilen davanın reddi

Taraflar arasında görülen geçit hakkı davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce, mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulü ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili adına kayıtlı 24 ve 19 parsel sayılı taşınmazlar lehine geçit hakkı tesisini talep etmiştir.

2.Birleştirilen dosyada davacı vekili; 24 ve 19 No.lu parsel sayılı taşınmazlar lehine davalıya ait olan 4034 ada 15 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı tesisini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı vekili cevap dilekçesinde; geçit hakkı tesisinin taşınmazının iktisadi bütünlüğünü bozacağını beyanla davanın reddini istemiştir.

2.Birleştirilen dosyada davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafça yıllardır kullanılan yol bulunduğunu, müvekkilinin arazinin meyve bahçesi olup kullanılmayan ve dikili olmayan alan bulunmadığını, müvekkilinin arazisine geçit tesis edilecek kısımda DSİ’nin su kanaletinin bulunduğunu, bu kanaletlerin yer altına alınmasının proje ve daha fazla masraf gerektirip maliyetinin daha yüksek olduğunu belirtilen masraf ve değerin de gerçeği yansıtmadığından bahisle davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 14.09.2021 tarihli ve 2018/253 Esas, 2021/344 Karar sayılı kararında; Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 12/02/2018 tarih ve 2015/7659 Esas, 2018/942 Karar sayılı bozma ilamı doğrultusunda mahallinde yapılan keşif neticesinde konusunda uzman bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 17/11/2020 günlü ek raporda, dosyada mevcut DSİ 1. Bölge Müdürlüğünün 20/11/2012 tarih ve 556009 sayılı “davacı tarafından yapılacak sifonlu geçiş projesinin idare tarafından onaylanması ve onaylanan projenin idarenin teknik elemanları gözetiminde inşasının yapılması ve inşaat maliyetinin davacı firma tarafından karşılanması kaydı ile yapılmasında sakınca bulunmamakta” yönündeki yazısına atıfta bulunularak su kanalının yer altına alınmasında yetkili idare açısından sakınca olmadığı, bu imalatında tahmini fiyatının 9.500,00 TL civarında olacağı, bu fiyatın 20/11/2012 tarihindeki fiyat olduğu gözetilerek, DSİ tarafından bildirilen 2012 yılına ait 9.500,00 TL bedelin 2020 yılına ait bedel hesaplandığında 23.500,98 TL olarak değerlendirildiği, sonuç itibari ile B No.lu güzergahın bedelinin 23.500,98TL+29.413,20TL=52.914,18 TL olarak hesaplandığı, bu bedelin depo edildiği gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile davacıya ait 4034 ada 24 ve 19 parsel sayılı taşınmazlar lehine ve davalıya ait 4034 ada 23 parsel sayılı taşınmaz aleyhine 14/03/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunun B harfi ile ve yeşil renk ile gösterilen 245,11 m²’lik yer üzerinde geçit irtifakı tesisine, karar kesinleştiğinde depo edilen 26.711,00 TL ve 26.203,18 TL olmak üzere toplam 52.914,18 TL geçit irtifakı bedelinin neması ile birlikte davalıya ödenmesine; birleştirilen Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/162 Esas sayılı dosya bakımından ise dosya kapsamında belirlenen en uygun geçit güzergahı göz önüne alınarak, güzergah kapsamında olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin 14.09.2021 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 16.05.2022 tarih ve 2021/8058 Esas, 2022/3437 Karar sayılı ilamında; “Mahkemece davacıya ait 4304 ada 24 ve 19 parsel sayılı taşınmazlar lehine, 4043 ada 23 parsel sayılı taşınmazdan, 14.03.2019 tarihli bilirkişi raporunda B harfi ile gösterilen seçenekten geçit tesisine karar verilmiştir.

Hükme esas alınan 14.03.2019 tarihli bilirkişi raporundaki bu alternatifte DSİ tarafından yapılmış su kanaleti bulunduğu, bu güzergahtan geçit sağlanabilmesi için DSİ’den izin alınarak söz konusu kanaletin yer altına alınması gerektiği belirtilmiştir.

DSİ’nin 14.12.2019 tarihli yazı cevabına göre; kanaletin toprak altına alınmasının mümkün olduğu

belirtilerek maliyet hesabı yapılmıştır.
Geçit güzergahında bulunan kanaletin yer altına alınması işlemi DSİ tarafından yapılacağından mahkemece depo ettirilen bedelin DSİ ile irtibatlandırılarak bu bedel ile yer altına alınabileceği hususu açıklığa kavuşturulduktan sonra hüküm kurulması gerekirken infazı mümkün olmayacak şekilde depo edilen kanaletin yer altına alınması bedelinin de davalıya ödenmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesi, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında “Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 12/02/2018 tarih ve 2015/7659 Esas, 2018/942 Karar sayılı bozma ilamı doğrultusunda mahallinde yapılan keşif neticesinde konusunda uzman bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 17/11/2020 günlü ek raporda, dosyada mevcut DSİ 1. Bölge Müdürlüğünün 20/11/2012 tarih ve 556009 sayılı “davacı tarafından yapılacak sifonlu geçiş projesinin idare tarafından onaylanması ve onaylanan projenin idarenin teknik elemanları gözetiminde inşasının yapılması ve inşaat maliyetinin davacı firma tarafından karşılanması kaydı ile yapılmasında sakınca bulunmamakta” yönündeki yazısına atıfta bulunularak su kanalının yer altına alınmasında yetkili idare açısından sakınca olmadığı, bu imalatında tahmini fiyatının 9.500,00 TL civarında olacağı, bu fiyatın 20/11/2012 tarihindeki fiyat olduğu gözetilerek, DSİ tarafından bildirilen 2012 yılına ait 9.500,00 TL bedelin 2020 yılına ait bedel hesaplandığında 23.500,98 TL olarak değerlendirildiği, sonuç itibari ile B No.lu güzergahın bedelinin 23.500,98TL+ 29.413,20TL=52.914,18 TL olarak hesaplandığı bildirilmiş olmakla, davacı tarafın su kanalının yer altına alınmasına ilişkin masraf dahil olmak üzere geçit hakkı bedeli olan toplam 52.914,18TL’sını bankaya depo etmiş olduğu, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2021/8058 Esas, 2022/3437 Karar sayılı ilamıyla 14.12.2019 tarihli yazı cevabına göre; kanaletin toprak altına alınmasının mümkün olduğu belirtilerek maliyet hesabı yapılmıştır.

Geçit güzergahında bulunan kanaletin yer altına alınması işlemi DSİ tarafından yapılacağından mahkemece depo ettirilen bedelin DSİ ile irtibatlandırılarak bu bedel ile yer altına alınabileceği hususu açıklığa kavuşturulduktan sonra hüküm kurulması gerekirken infazı mümkün olmayacak şekilde depo edilen kanaletin yer altına alınması bedelinin de davalıya ödenmesine karar verilmesi doğru görülmediğinin mütalaa edildiği ,objektif kıstaslar esas alınarak uzman bilirkişiler tarafından düzenlenen 17/11/2020 tarihli rapora itibar edilmiş olup, asıl davanın kabulü ile, davacıya ait Bursa ili, Osmangazi ilçesi, İsmetiye mah., 4034 ada, 24 ve 19 parsel sayılı taşınmazlar lehine ve davalıya ait 4034 ada 23 parsel sayılı taşınmaz aleyhine 14/03/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunun B harfi ile ve yeşil renk ile gösterilen 245,11 m²’lik yer üzerinde geçit irtifakı tesisine karar kesinleştiğinde depo edilen 26.711,00 TLve 26.203,18 TL olmak üzere toplam 52.914,18 TL geçit irtifakı bedelinin neması ile birlikte davalıya ödenmesine ve ödeme konusunda ilgili banka şubesine müzekkere yazılmasına, İİK. 28 inci maddesi gereği kısa kararın hüküm özetinin derhal ve karar kesinleştiğinde kesinleşmiş karara bilirkişi kurulu heyetinin 14/03/2019 tarihli ve 17/11/2020 tarihli rapor ve krokisinin bir örneği de eklenmek suretiyle gerekçeli kararın gereği için ilgili tapu müdürlüğüne gönderilmesine, birleşen Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/162 Esas sayılı dosya bakımından ise dosya kapsamında belirlenen en uygun geçit güzergahı göz önüne alınarak, güzergah kapsamında olmadığı anlaşıldığından davanın reddine dair karar verilerek, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda su kanaleti yer altına alınması işlemi bedelini dava dışı Dsi Genel Müdürlüğüne ödenmesine” karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
1. Bilirkişi raporunda tespit edilen kanaletlerin yer altına alınması maliyetini kabul etmemekle birlikte her iki maliyet hesabında da C No.lu güzergahın B No.lu güzergaha göre daha kısa ve daha ekonomik olduğunu, su kanaletlerinin yer altına alınması maliyetinin uyarlama hesabını kabul etmediklerini, kanaletlerin yer altına alınması maliyetinin fazla olduğunu, bu maliyet ile birlikte B güzergahının toplam maliyetinin C güzergahının maliyetini geçtiğini,

2.Bilirkişi raporunda DSİ tarafından 14.12.2019 tarihli müzekkere cevabında belirtilen maliyet hesabının dikkate alınmadığını, rapora itirazlarının değerlendirilmediğini,

3. Bilirkişi raporundaki hesaplamaya itirazlarının değerlendirilmediğini,

2.Davalı … vekili temyiz dilekçesinde;
1.Geçit hakkı ile yükümlü kılınacak taşınmazların tesis edilecek geçit hakkı ile ekonomik bütünlüklerinin ve kullanma kolaylığının bozulup bozulmayacağı, kalan kısmın ne kadar değer kaybedeceğinin belirlenmediğini,

2. Davacının davayı açtığı günden beri geçişlerini başka güzergahtan yaptığını, yolu olduğu halde geçit hakkı istediğini,

3. Mahkeme tarafından geçit hakkı için takdir edilen bedelin yıllar öncesinin değerlemesinin bile altında kaldığını, müvekkilin tarlasındaki ağaçların genç fidanlar halinde iken büyüyüp ekonomik değerinin arttığını, geçit hakkının müvekkilinin tarlasının ekonomik bütünlüğünü bozacağını,

4. Bilirkişi raporunun sağlıklı değerlendirme içermediğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, geçit hakkı tesisi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.

2. Türk Medeni Kanunu’nun 747/2 nci maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.

3. Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.

4. Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.

5. Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.

6. Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.

7. İcra ve İflas Kanunu’nun 30 uncu maddesi hükmü gereğince bir işin yapılmasına dair olan ilamın icra müdürlüğüne verilmesi üzerine borçluya bir icra emri gönderilerek ilamda gösterilen süre içinde ve eğer süre verilmemişse işin mahiyetine göre başlama ve bitirme zamanları tayin edilerek icra müdürlüğü tarafından o işin yapılması emredilir. Borçlu emir gereğini yerine getirmezse lazım gelen masraf icra müdürü tarafından bilirkişiye hesaplattırılarak ayrıca bir hüküm gerekmeksizin bu masraf borçludan tahsil edilir.

8. Diğer yandan, HMK’nın 297/2 nci maddesinde “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır.

3. Değerlendirme
1.Temyizen incelenen mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekili ve davalı … vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Davalı DSİ dava tarafı olmayıp geçit hakkı tesisi kararının infazı aşamasında İİK’nın 30 uncu maddesi hükmü gereğince, hükmün infazı tarihinde kanaletlerin deplase işleminin yapılması için gereken bedel belirlenip tahsil edileceğinden, mahkemece bu aşamada DSİ’nin infaz aşamasında yapacağı giderler hesaplanarak hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirir.

3.Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...