MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.12.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 30.11.2018 tarih ve 2018/132 E- 2018/689 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nce verilen 18.06.2019 tarih ve 2019/344 E- 2019/680 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 30.11.2021 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av…… dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının deniz taşımacılığını yaptığı yükün teslim edilmemesi sebebiyle uğradığı zararın tazmini için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptalini talep etmiştir.
Davalı vekili, konşimentoda uluslararası yetki şartının bulunduğunu savunmuştur.
Mahkemece, taraflar arasındaki hukuki ilişki konusunda uyuşmazlık sözkonusu olmadığını, her ne kadar davalı tarafın uluslararası yetki itirazına davacı taraf karşı çıkmış ise de taşımanın MAEU959104784 numaralı konşimento tahtında yapıldığını, konşimentonun 26.maddesinde “…İşbu konşimento İngiliz yasalarına tabi olarak yorumlanıp, buradan kaynaklanan tüm anlaşmazlıklar başka bir ülke mahkemesinin kaza dairesi hariç tutularak Londra’daki İngiliz Yüksek Adalet Mahkemesi’nin kaza yetkisine tabii olacaktır.” şeklinde yetki sözleşmesi bulunduğunu, yabancılık unsuru bulunan hukuki ilişkide 5718 sayılı MÖHUK’un 47. maddesinde uluslararası yetki sözleşmesinin bulunduğu durumlarda ancak yabancı mahkemenin kendisini yetkisiz sayması veya Türk mahkemelerinde yetki itirazında bulunulmaması halinde davanın yetkili Türk mahkemelerinde görülebileceği açık olup, olayda yabancılık unsuru bulunduğundan ve konşimentoda gösterilen yetkili mahkeme tarafından verilen bir yetkisizlik kararı olmadığından ve de davalı tarafça süresi içinde yetki itirazında bulunulduğundan, davalı A.P. MÖLLER MAERSK LINA A/S şirketi aleyhine açılmış olan davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, uluslararası deniz taşımacılığından kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, dava A.P Möller Maersk Lına A/S’ye izafeten acentesi olduğu iddiası ile Maersk Denizcilik A.Ş. aleyhine ikame edilmiştir. Husumet yöneltilen Maersk Denizcilik A.Ş. savunmasında dava konusu taşımaya ilişkin olarak unvanı belirtilen yabancı şirketin acentesi sıfatıyla hareket etmediğini ileri sürmüştür. 6102 sayılı TTK’nın “Acentenin Yetkileri” başlıklı 105. maddesinde acentenin aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmelerle ilgili her türlü ihtar, ihbar ve protesto gibi hakkı koruyan beyanları müvekkili adına yapmaya ve bunları kabule yetkili olduğu, bu sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklardan dolayı acentenin, müvekkili adına dava açabileceği gibi, kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabileceği düzenlenmiştir.(6762 sayılı TTK’nın 119. maddesi). Öte yandan 6102 sayılı TTK’nın 103. maddesinde, Özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere, Acentelik hakkındaki hükümlerin “a) Sözleşmeleri yerli veya yabancı bir tacir hesabına ve kendi hesabına yapmaya sürekli olarak yetkili bulunanlar ile b) Türkiye Cumhuriyeti içinde merkez veya şubesi bulunmayan yabancı tacirler adına ülke içinde işlemlerde bulunanlar” hakkında da uygulanacağı kabul edilmiştir. Buna göre, acenteye müvekkili namına husumet yöneltilmesi ancak aracılık ettiği işlerle ve yukarıdaki hallerle sınırlı olup, somut olayda davalının dava konusu taşıma işinde acente sıfatıyla aracılık yapmadığına yönelik savunması üzerinde durulmaksızın davalı tarafça yapılan yetki itirazının kabulü ile yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda, mahkemece davalının söz konusu taşıma işinde davalı şirket acentesi sıfatıyla aracılık faaliyeti yapıp yapmadığı konusunda taraf delilleri toplanarak, Maersk Denizcilik A.Ş.’nin A.P Möller Maersk Lına A/S’nin acentesi olmadığının saptanması halinde davalı şirkete tebligat yapılmak suretiyle taraf teşkilinin sağlanması gerekirken, mahkemece yukarıda açıklanan hususlara ilişkin araştırma ve değerlendirme yapılmadan eksik inceleme ve yazılı gerekçeyle yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle re’sen bozulması gerekmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...