MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.03.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 23.10.2019 tarih ve 2017/535- 2019/845 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili ve … haricindeki davacılar vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin müteveffa …’nın mirasçıları olup, anılan müteveffanın Osmanlı İtibari Milli Bankasından hisse senedi aldığının tahmin edildiğini, bankanın 1927 yılında davalı … Bankasına devredildiğini, davalıya çekilen ihtarnameden bir sonuç alınamadığını ileri sürerek, müteveffa …’nın İş Bankasının hissedarı olup olmadığının tespitini, kök hissesinin bedelli-bedelsiz sermaye artırımları sonucunda bu gün kaç adet yaptığının ve değerinin kaç TL olduğunun tespitini, hisse senetlerinin müvekkillerine verilmesini, hisse senetlerinin geçmişe dönük ne kadar kâr payı getirdiğinin tespiti ile şimdilik 20.000.- TL kâr payının faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın husumet ve esas yönünden reddini savunmuştur.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamı ve tüm dosya kapsamı uyarınca; borsa uzmanı bilirkişiden alınan rapor uyarınca davacıların 10,00 TL nominal bedelli bir adet Osmanlı İtibar-ı Milli hissesi karşılığı yapılan bedelsiz sermaye arttırımları sonucu 0,001 nominal değerli İş Bankası A grubu ve 94,924 nominal değerli İş Bankası C grubu hisse senedine sahip oldukları, son 5 yılda verilen temettüler neticesinde davacıların 45,52 TL temettü bedeline hak kazandıklarının tespit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, İş Bankası’nın 0,001 A grubu ve 94,924 nominal değerli C grubu hisse senetlerinin miras payları oranında olmak üzere davacılara ait olduklarının tespitine, 697,32 TL kar payının dava tarihi olan 28/04/2011 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa’nın 2/2 maddesi kapsamında avans faizi ile birlikte davalı bankadan tahsili ile hisse payları oranında davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ile … haricindeki davacılar vekili temyiz etmiştir.
1- HMK’nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçe sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Ayrıca, karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Diğer bir anlatımla, temyiz incelemesi ancak bir kararın somut olaya uygun gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Öte yandan, yazılacak kararın gerekçesiyle hüküm kısmı arasında bütünsellik esastır. Başka bir anlatımla, gerekçe ile hüküm birbirine bağlı olup, hükmün gerekçe ile çelişmemesi esastır.
Dava, şirkete ortak olunduğunun tespiti ve şirket kar payının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, kararın gerekçesinde, ‘’bilirkişi raporu ile son 5 yıla ilişkin temettü 45,52 TL olarak tespit edilmesine rağmen maddi hata neticesinde davacılara aidiyeti tespit edilen hisselerin bedelleri de temettü miktarına eklenmek suretiyle 697,32 TL’nin tahsiline karar verilmiş ise de 6100 sayılı HMK m.304/1 kapsamında tahsiline karar verilen 697,32 TL’nin 45,52 TL olarak düzeltilmesine karar verilmiştir.’’ denilmiş, ancak hükmün 2. fıkrasında ise gerekçe ve hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturacak ve kararın icrasında tereddüte sebebiyet verecek şekilde, 697,32 TL kar payının faiziyle birlikte davalıdan tahsili yönünde hüküm kurulmuştur.
Bu durum karşısında, mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, gerekçe ile hüküm çelişkisi içermeyen, kendi içinde tutarlı, maddi olaya ve talebe uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulmak gerekirken Anayasa ile 6100 sayılı HMK’nın 297 ve 298. maddelerinde belirtilen unsurlardan yoksun, gerekçe ve hüküm fıkrası arasında çelişki içerecek şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın öncelikle bu nedenle re’sen bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekili ile … haricindeki davacılar vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...