Karar Metni
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 18.04.2019 tarih ve 2018/467-2019/259 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı banka tarafından müvekkili şirkete verilen kati banka teminat mektubunun ödenmesi için davalı aleyhine başlatılan icra takibinde yetkiye ve borca itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın teminat mektubunun nakde çevrilmesi için yaptığı başvuruların usulüne uygun olmadığından bahisle reddedildiğini, sonrasında Antalya 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/5 Esas sayılı dosyası ile teminat mektubunun ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı alındığından ödemede bulunamadıklarını, son olarak davalının imzasız bir duruşma zaptı ile ihtiyati tedbir kararının kaldırıldığını, teminat mektubunun nakde çevrilmesini talep ettiğini, bankalarına ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin kararın 28.02.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak davacı tarafın 26.02.2013 tarihinde icra takibine başladığını, müvekkili bankanın icra takibi başlatılmasına yol açmadığı ve dolayısıyla icra takibine konu diğer faiz ve ferilere, yetkiye itiraz ettiklerini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda ve aldırılan bilirkişi raporuna itibar edilerek, davacının 29.450,00 TL üzerinden takip başlattığı ancak denetime elverişli bilirkişi raporunda 27.833,20 TL olarak alacağın hesap edildiği, dava konusu alacak miktarının likit olmadığı, davacının da kötüniyetli olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile Ilgın İcra Dairesinin 2013/492 Esas sayılı takip dosyasındaki alacağın 27.833,20 TL’si yönünden itirazın iptali ile takibin devamına, alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, kalan miktar yönünden takibin iptaline, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, banka teminat mektubu bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, yargılamanın safahatında teminat mektubu bedeli 18.03.2013 tarihinde davalı tarafından ödenmiştir.
Dairemizin 16.04 2018 tarihli ve 2017/2828 E. – 2018/2767 K. sayılı ilamında; davacının işlemiş faiz talebi de bulunması nedeniyle, davacının usulüne uygun tazmin isteminin hangi tarihte yapıldığının tespiti ile bu tarihte temerrüdün gerçekleşeceği kabul edilerek faiz, vekalet ücreti ve harcın hesaplanması gerektiği belirtilerek mahkemenin kararı bozulmuştur. Bozma sonrası mahkemece, davacının 28.12.2012 tarihli ilk tazmin talebinin usulüne uygun olduğu kabul edilerek faiz hesabı yaptırılmış ise de, teminat mektubunun içeriğinde; “…borçlu firma ŞİMERASU İNŞAAT TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin şirketinize olan borcunu vadesinde ödemediği beyanını içeren ilk yazılı tazmin talebiniz üzerine…” ibareleri mevcut olup, tazmin talebinin “borcun vadesinde ödenmediği” beyanını içermesi gerekmektedir. Oysa ki, 28.12.2012 tarihli tazmin talebinde borcun vadesinde ödenmediği beyanı yer almayıp, talep yalnız “Bankanız 751692 numaralı müşterisiyiz. Kepez Şubeniz tarafından 02.02.2012 tarihinde düzenlenen 758710 numaralı ekte aslı bulunan teminat mektubunun nakte dönüştürülerek 751692-1 numaralı vadesiz mevduat hesabımıza aktarılmasını rica ederiz.” şeklindedir. Bu durumda, bu tazmin talebinin mektup içeriğinde belirlenen tazmin usulüne uygun olduğundan ve davalıyı temerrüde düşürdüğünden söz edilemez. Borcun vadesinde ödenmediği hususu diğer yazılı talep içeriğinde de belirtilmediğinden, alacak muaccel olmadığı gibi davalı da temerrüde düşmemiştir.
Bu itibarla, teminat mektubunda belirtildiği şekilde “borcun vadesinde ödenmediği” hususunu içermeyen tazmin talebi usulüne uygun bir talep olarak kabul edilemeyeceğinden, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp kararın davalı yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...