MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.04.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 19.04.2018 tarih ve 2017/1558 E- 2018/448 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nce verilen 14.06.2019 tarih ve 2018/1103 E- 2019/666 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 19.04.2021 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı Doralp İnş. Tic. ve San. Ltd. Şti. vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan icra takibine süresinde itiraz edilmediğinden kesinleştiğini, haciz tehdidi karşısında 31.10.2016 tarihinde dosya borcunun davalı alacaklı vekilinin banka hesabına yatırıldığını ancak davacıdan fazla para tahsil edildiğinin ve faize faiz işletildiğinin tespit edildiğini, davalı alacaklıya tahsil harcı dahil ödeme yapıldığı halde harcın ikmal edilmediğini belirterek fazla ödenen 68.109,21 TL ve davalının hesabına ödenen ancak icra dosyasına yatırılmayan 54.865,01 TL tahsil harcının toplamı 122.974,22 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının ödemeyi o tarihte vekili olan Av. …’a davalının bilgisi dışında olan protokol uyarınca yaptığını, davacının fazla ödemeyi davalıdan talep edemeyeceğini, davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, ilgili takip nedeniyle Av. …’ın şirket hesabına 561.000,00 TL ödeme yaptığını fazla ödeme yapmadığını savunarak takipte vekili olan …’a davanın ihbarı ile davanın reddini istemiştir.
İhbar olunan vekili, davacının kesinleşen takip borcunu vekili vasıtasıyla 31.10.2016 tarihli protokol ile belirlenen bedel üzerinden ödediğini, sonradan fazla ödeme iddiasının kötüniyet göstergesi olduğunu, davalının vekili olarak takipte tahsil edilen bedel üzerinden davalıya ve icra dairesine ödemelerin yapıldığını ve davalının ibraname verdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda, takipten sonra takip konusu borç miktarının taraf vekillerince protokole bağlanarak ödenmesinden sonra fazla ödeme nedeni ile iade talebinin; tacir olan tarafların protokolü vekiller marifeti ile düzenlemesi, iradeyi fesada uğratacak nitelikte yasada tanımlı hata, hile, ikrah veya gabin durumunun varlığına ilişkin delil bulunmaması, bu yönde davacının iddiasının da olmadığı ve anlaşmaya varılan protokoldeki miktara göre ödeme yapılması nedeniyle yerinde olmadığı ve davacının yapılan ödeme nedeni ile alacak hakkı bulunduğunu ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, taraf vekilleri arasında imzalanan protokol uyarınca, davacının bu protokol şartlarını benimseyerek davalı alacaklı vekil hesabına ödeme yaptığı, taraf vekilleri arasında varılan mütabakat uyarınca davacı tarafından yapılan bu ödemenin icra baskısı altında yapıldığından söz etme imkanı olmadığı, somut uyuşmazlıkta İİK’nun 72/2. maddesinin uygulama olanağının bulunmadığı, TBK’nun 78. maddesi uyarıncada davacının borçlu olduğunu sanarak ödeme yaptığını ispat edemediği anlaşılmakla ilk derece mahkemesince verilen davanın reddi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...