MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2018 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.02.2020
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)

Taraflar arasında görülen davada Safranbolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 04/06/2018 tarih ve 2015/311-2018/282 sayılı kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi asıl ve birleşen davada davalılar vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 25.02.2020 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalılar vekili Av. …dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirket adına diğer davalı bankanın acente sıfatıyla sermaye piyasası araçları muhafaza işlem sözleşmesi imzaladığını, davalı banka aracılığı ile hisse senedi alım ve satımı yaptığını, ancak davalı bankanın çalışanı tarafından müvekkilinin emir ve talimatları olmaksızın hisse senedi alım ve satımları yapıldığını, 30.08.2008 tarihinde hesabında olması gereken hisse senedi değerinin 269.791,00 TL olduğunu, bu tarihten sonra da hesabına para yatırdığını, ancak 23.02.2008 tarihinde hesabında 40.000,00 TL değerinde hisse senedi bulunduğunu, davalıların müvekkilinin zararından sorumlu olduklarını ileri sürerek, 240.000,00 TL’nin temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, hisse senedi alım ve satımlara ilişkin tüm işlemlerin davacının talimatı ile gerçekleştiğini, davalıya düzenli olarak hesap ekstrelerinin gönderildiğini, ancak davacının her hangi bir itirazda bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı aracı kurumla yapmış olduğu Sermaye Piyasası Araçları Muhafaza Sözleşmesi kapsamında, davalının ifa yardımcısı olan dava dışı üçüncü kişi tarafından gerçekleştirilen, sermaye piyasası düzenlemelerine aykırı olarak yapılan alım satım işlemleri neticesinde, bu işlemler hiç yapılmasaydı hesabında var olacak miktar ile mevcut miktar arasındaki farktan oluşan zararını talep etmekte haklı olduğu, davalı tarafın, davacının yapılan işlemlerden
haberdar olduğu yönündeki iddiasını uygun yasal delillerle ispat edemediği, bu sebeple de meydana gelen zarardan BK m. 100’de düzenlenen ifa yardımcısının sebebiyet vermiş olduğu zarardan sorumluluğa ilişkin hükümler çerçevesinde sorumlu olduğu, her ne kadar davacının alacak miktarının ilk verilen kararda yer alan rakamdan fazla olduğu hesaplanmış ise de, davacı tarafça daha önce verilen kararın temyiz edilmemesi nedeniyle davalı lehine usuli müktesep hak doğduğundan davanın yine 229.791,00 TL yönünden kısmen kabulü gerektiği, birleşen dava yönünden ise, davanın kabulü ile, 10.207,15 TL’nin asıl davanın açıldığı tarih olan 15/05/2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davalılar vekili temyiz etmiştir.
Asıl ve birleşen dava, hisse senedi alım satımından kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, yukarıda özetlenen gerekçe ile asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın ise, kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, Dairemiz bozma ilamından önce mahkemece verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar bilirkişi raporuna esaslı itirazların bulunduğu ve dava konusu dönem içinde davacıya gönderilen 15 adet ekstrenin davacıya tebliğ edilmiş olması halinde bu işlemin ve ayrıca davacı tarafından bizzat yapılan ordinolardaki hisse senetlerinin alımının icazet sayılıp sayılmayacağı noktasından bozulmuş, bozma sonrası yapılan yargılama sırasında mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen icazet konusunda bozmadan önceki aynı gerekçelerle, ayrıca bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın karar verilmiştir. Bunun yanı sıra, davacının ilk açtığı kısmi davada 240.000,00 TL talep etmesine ve alacağının bu miktar olmayıp 229.791,00 TL olduğunun mahkemece belirlenmesine ve kararın davacı tarafından temyiz edilmemesi üzerine davacının işbu davaya konu işlemler nedeniyle isteyebileceği azami miktarın 229.791,00 TL olduğunun zira bu konuda davalı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğunun kabulü gerekmesine rağmen davacının alınan bilirkişi raporu ile zararın 250.207,15 TL çıkması üzerine açtığı birleşen davanın kabulüne karar verilmesi dahi doğru olmamıştır.
Bu durumda mahkemece, Dairemiz bozma ilamında açıklanan hususlarda inceleme yapılıp usuli kazanılmış hak ilkesi de gözetilerek, her ne kadar yapılan ceza yargılaması sırasında ceza mahkemesince davacının 229.791,00 TL zararının bulunduğu yönünde bir belirleme yapılmış ise de, ceza mahkemesinin zarar miktarı konusundaki belirlemesinin hukuk hakimini bağlamayacağı da nazara alınıp ayrıca, davalı vekilinin bilirkişi raporlarına yönelik ciddi itirazları da değerlendirilmek sureti ile sonucuna göre bir karar vermek gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...