Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24.04.2018 tarih ve 2016/20 E. – 2018/228 K. sayılı kararın davalı …Ş. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 10.10.2019 tarih ve 2018/1582 E. – 2019/1191 K. sayılı kararın Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı …Ş. vekili tarafından istenmiş ise de 21.02.2020 tarihinde davalı şirket vekili tarafından verilen duruşmadan vazgeçme dilekçeside dikkate alınarak dosyanın incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin yatırılan paraların istenildiği her an geri çekilebileceği ve karşılığında yüksek oranda faiz verileceği garantisi ile müvekkilinin davalı şirkete 51.210,99 Euro (100.160,00 DM) yatırdığını, müvekkilinin parayı geri almak için yaptığı başvurularının sonuçsuz kaldığını, davalı …’ın yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle müvekkilinin oluşan zararından sorumlu olduğunu ileri sürerek müvekkili ile davalılar arasında kurulan ilişkinin hükümsüzlüğüne, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 51.210,99 Euro’nun (100.160,00 DM) tahsil tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4/a.maddesi uyarınca işleyecek en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …, davaya cevap vermemiştir.
İlk derece mahkemesince, taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi kurulmadığı, davacının yatırdığı paraların iadesinden davalıların sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 49.467,00 Euro’nun 3095 sayılı Yasa’nın 4/A maddesi gereğince dava tarihinde T.C Devlet Bankalarının bir yıl vadeli Euro cinsindeki dövize uyguladıkları en yüksek mevduat faiz oranında faiz işletilmek suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı, davalı şirket vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce, davalı şirket vekilinin sair istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, mahkemece davacının ortaklık ilişkisinin hükümsüzlüğü talebi hakkında hüküm kurulmamasının hatalı olduğu gerekçesiyle davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı davalı şirket yönünden kaldırılarak, davacının davalı …Ş.’nin ortağı olmadığının tespitine, 49.467,00 Euro’nun 05.01.2016 dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının bir yıl vadeli euro mevduat hesabına ödediği döviz faizi ile birlikte, ilk derece mahkemesince davalı … hakkında hükmedilen tutar ile tahsilde tekerrür olmamak üzere ve hüküm altına alınan miktar yönünden davalı … ile birlikte müteselsilen tahsil edilmek üzere davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, davacı ile davalı şirket arasında ortaklık ilişkisinin hükümsüzlüğüne ve bu amaçla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 41. maddesinde 25.03.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ”31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun’un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu ile yukarıda anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re’sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...