MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.03.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 22. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14.03.2017 tarih ve 2014/36 E. – 2017/195 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine , istinaf istemlerinin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nce verilen 03.10.2018 tarih ve 2017/1947 E. – 2018/1508 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline gönderilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı ile davacının yetkilisi olduğu Hidrosan Ltd. Şti. arasında ticari ilişkinin bulunduğunu, şirket tarafından borcunu ödeyemediği için Ankara İcra Müdürlüğü’nün 2012/1986 sayılı dosyası üzerinden yasal takip başlatıldığını, takibin kesinleştiğini, davacının icra baskısından kurtulmak için kambiyo senedi düzenleyerek dosya alacaklısına verdiğini, dava konusu senedin ödeme tarihinin tanzim tarihinden 2 gün sonrası olması nedeniyle ödenemediğinden Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2012/2346 sayılı dosyası ile takip başlatıldığını belirterek dava konusu senet bakımından borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının sahibi olduğu Hidrosan Araç Ltd. Şti. ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalıya verilen 20.11.2011 tarihli 4.000,00 TL ve 25.12.2011 tarihli 6.000,00 TL bedelli çeklerin karşılıksız çıktığını, çeklerin ödenmediğini, 104.355,44 TL tutarındaki açık hesabın da ödenmediğini, davalı şirketin 01.03.2012 tarihi itibariyle 104.355,44 TL açık hesap, vadesi geçmiş olmasına rağmen ödenmemiş 6.000,00 TL ve 4.000,00 TL bedelli çeklerden dolayı 10.000,00 TL, vadesi gelmemiş olup ödenmeme riski çok büyük olan evraklardan dolayı ise 200.000,00 TL’ye yakın alacağı olmak üzere 315.000,00 TL alacağı biriktiğini, bu bağlamda müvekkilince yasal yollara başvurulduğunu, ödenmemiş 4.000,00 TL ve 6.000,00 TL bedelli çekler için ihtiyati haciz kararı alınarak Ankara 16.İcra Müdürlüğü’nün 2012/1983 sayılı dosyası üzerinden kambiyo takibi, ayrıca herhangi bir çek ya da senet verilmemiş olan 104.355,44 TL açık hesap alacağı için Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2012/1986 sayılı dosyasından ilamsız takibe geçildiğini, yapılan icra takipleri sonrası davacının güven tazelemek için vadesi henüz gelmemiş ve icra takibine konu edilmemiş çeklere ve açık hesap borcuna karşılık 08.03.2012 vadeli, 122.000,00 TL tutarlı şahsi senet verdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılamaya ve toplanan delillere göre, taraflar arasında herhangi bir protokol bulunmaması durumunda bononun hangi borca karşılık verildiği konusunda davacı tarafından davalıya yöneltilmiş bir irade beyanı ve aynı şekilde davalı tarafından da bu bononun hangi alacağa karşılık kabul edildiği konusunda davalı tarafından davacıya yönetilmiş bir irade beyanı bulunmadığından ve bononun henüz vadesi gelmemiş alacakların teminatı olduğuna dair bonoda veya ilişkili bir yazılı belgede teminat maksatlı verildiğine dair bir açıklama bulunmadığından uyuşmazlığın mülga BK’nın 86/1 ve TBK’nın 102/1 maddesi uyarınca çözümlenmesi ve bononun muaccel olan borçlara karşılık verildiğinin kabulü gerektiği, bononun keşide tarihi olan 06/03/2012 tarihi itibariyle Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2012/1986 sayılı dosyasındaki muaccel borç tutarının 122.005,56 TL olup bono bedeli kadar olduğu, böylece mülga BK’nın 86 maddesi uyarınca dava konusu bononun muaccel borç olan Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2012/1986 sayılı dosyasına konu borcun karşılığında verildiğinin kabulü gerektiği, davacının Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2012/2346 sayılı dosyasında takibe konu edilmiş bono yönünden işbu davanın açıldığı tarih itibariyle borçlu olmadığı, dava konusu bono vadesinde ödenmediğinden davacının kusuru nedeniyle icra takibine geçildiğinden davacının kötüniyet tazminatı talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, davalı tarafça 104.335,44 TL’nin tahsili için davacı borçlu şirket aleyhine 06.03.2012 tarihinde 2012/1986 sayılı dosya ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, bu arada 06.03.2012 keşide tarihli 08.03.2012 vade tarihli bononun ödenmemesi üzerine davalı tarafından davacı aleyhine 15.03.2012 tarihinde 2012/2346 sayılı dosyasında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, davalı taraf her ne kadar alınan bu bononun vadesi gelmemiş ve ödenmemesi muhtemel borçlar için alındığını söylemişse de, buna dair yazılı delil mahkemeye sunulmadığı, bu durumda bononun ilamsız takip dosyasına konu borç için alındığının kabulü gerektiği, mahkeme kararı bu yönde doğru ve isabetli olduğu gibi, davalı tarafın bonoya ilişkin vade tarihi itibariyle ödenmemesi üzerine başlattığı icra takibine kötü niyetle başladığına dair delil olmadığından davacı tarafça talep edilen kötü niyet tazminatı talebinin reddi kararının da isabetli olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Mahkemece kambiyo senedinin daha önceden takibe konu olan cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağa mahsuben düzenlendiğinin kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de dava konusu bononun takibe konulduğu tarih itibariyle temel ilişkiyi sonlandıran bir ödeme bulunmadığı, daha sonra İİK’nın 89/1 kapsamında ödeme yapıldığı anlaşılmakta olup davalının takip tarihi itibariyle takibi başlatmakta haklı olduğu gözetilerek takip masrafı ve vekalet ücreti ile ilgili bilirkişi tarafından hesaplanan bakiye alacak kalemleri üzerinden kısmı ret hükmü kurulması gerekirken davanın tamamen kabulü doğru görülmemiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...