MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.04.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 30.10.2019 tarih ve 2019/66 E- 2019/642 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nce verilen 14.02.2020 tarih ve 2020/291 E- 2020/218 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı şirketin 20.07.2009 tarihinde … ve davalı … tarafından eşit hisselerle kurulduğunu, daha sonra …’ın hisselerini diğer ortaklara devrederek ortaklıktan ayrıldığını, 18.11.2013 tarihli şirket genel kurulunda kalan ortakların mevcut son ortak ve yönetici olan … ile davalı …’un şirketi birlikte/müştereken yöneteceğine dair karar aldıklarını, davalı …’ un müşterek temsil için imza sirküleri çıkarmaya yanaşmaması ve çekilen ihtarnameye olumsuz cevap vermesi üzerine diğer ortak …’ün 11.02.2014 tarihinde İstanbul Anadolu 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/51 E. sayılı dosya üzerinden açılan haklı nedenlerle şirket feshi davasında şirkete yönetici kayyım atandığını, davayı açan …’ ün davadan feragat etmesi kaydıyla davalı …’un şirketteki tüm hisselerini aralarında yaptıkları 04.06.2014 tarihli protokol ve Kadıköy 14. Noterliği işlemi ile 1.150.000,00 TL bedel karşılığı …’e devrederek adı geçen davalının şirket ortaklığından ayrıldığını, 14.03.2014 tarihinde düzenlenen sayım tutanağında davalı …’ın şirket adına düzenlenmiş tüm kambiyo evraklarını gösterdiğini ancak davaya konu 4 adet toplam 675.000,00 TL bedelli bonoların sayım tutanağında gösterilmediğini, davalı …’ın ortaklıktan ayrıldıktan sonra kötüniyetli ve yönetici olduğu döneme tanzim isabet edecek şekilde bonolara tanzim tarihi atarak kendisi borçlu avalisti davacı şirket, lehtarı davalı … olacak şekilde, 16.02.2012 tanzim 30.12.2014 vade tarihli 250.000,00 TL bedelli, 12.03.2013 tanzim 15.03.2014 vade tarihli 180.000,00 TL bedelli, 05.06.2013 tanzim, 05.01.2014 vade tarihli 85.000,00 TL bedelli ve 05.06.2013 tanzim 05.06.2014 vade tarihli 160.000,00 TL bedelli 4 adet bonoyu düzenleyip davalı …’ ya verdiğini, Konya 4. İcra Müdürlüğü dosyası üzerinden icra takibine konu ettiğini, davalı …’ ın neredeyse tüm malvarlığını icra takibinden bir hafta önce güvendiği kişiler üzerine kaçırdığını, Konya 3. İcra Hukuk Mahkemesinde açtıkları takibin iptali davasının dar yetkili icra mahkemesinde incelenemeyeceğinden bahisle reddedildiğini, davalılar hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, takipsizlik kararı verildiğini ileri sürerek icra takibine konu toplam 675.000,00 TL bedelli 4 adet bonodan dolayı davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine, davalıların %20 oranında kötüniyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davalının tacir olmaması nedeni ile davanın görevsiz mahkemede açıldığını, davacının kötüniyetli davayı açtığını, iddialarının farazi olduğunu, davalının bono borçlularından alacaklı olduğunu savunarak davanın reddini, alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı … davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince kararın kaldırılması ve mahkemesine geri gönderilmesi kararında belirtilen nedenlerle davalı … hakkındaki davanın usulden reddedilemeyeceğine ilişkin gerekçesi, davacının davalıların kötüniyetli oldukları, bonoların geçmiş tarihli düzenlendikleri ve davacı şirketin kötüniyetli olarak avalist gösterildiğini ispatlayamadığı, bu nedenle TTK m. 702 koşullarının gerçekleşmediği, davacının dava ettiği hususların dayanaktan yoksun olduğu, davacının kötüniyetli olduğu hakkında kanaat verici delil olmadığı, davacının hak arama hürriyeti gereği davasını açtığı gerekçesiyle davanın davalılar için ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, dava ve takibe konu bonolarda keşidecinin şirket eski müdürü … olduğu, kendisinin keşide ettiği davaya konu 4 adet bonoda temsilci olduğu, davacı şirketi temsilen şirket aleyhine aval verdiği, bono metinlerinden bu hususun açıkça belli olduğu, TTK 687. maddesi uyarınca senet metninden anlaşılan defilerin iyiniyetli hamile karşı ileri sürülebileceğinden senet metninden anlaşılan temsilcinin kendisiyle işlem yapma yasağı sebebiyle avalin davacı şirketi bağlamayacağı, hamilin bu hususu bilip bilmemesinin sonucuna etkili olmayacağı, davalı …’ ın senetleri yetkili olduğu dönemde düzenlemişse kendisi ile işlem yapma yasağı nedeniyle yetkisi sona erdikten sonra düzenlediyse yetkisiz olması sebebi ile aval işleminin geçersiz olacağının açık olduğu, geçersiz gerekçeye dayanılarak davanın reddine karar verilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf talebini kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına, davacı talebi ile ilgili yeniden hüküm kurulmasına, davanın kısman kabulü ile, davacının Konya 4. İcra Müdürlüğünün 2015/1027 esas sayılı icra takibine konu bonolarından dolayı borçlu olmadığının tespitine, davacının k.niyet tazminatı talebinin reddine, menfi tespit davasının borçlu lehine kabulüne karar verilmesi sebebiyle icra takibi derhal duracağından davacı borçlunun ihtiyati tedbir talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davalı … vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin bulunmadığı, ayrıca davalı …’ un dava konusu bonoları, şirket yetkilisi olduğu dönemde keşide etmesi halinde şirket adına attığı aval imzasının,TTK 626. ve 629. maddeleri çerçevesinde müdürün şirkete özen ve bağlılık yükümlülüğü ile bağdaşmayacak şekilde yetkinin kötüye kullanılması ve temsil yetkisinin aşılması sureti ile atılmış olduğunun anlaşılması gözetildiğinde, usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...