MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.09.2021
Karşı OyYok
Dava Konusu: Bono çek Tazminat

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 29.04.2019 tarih ve 2019/188 E- 2019/261 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 08.10.2019 tarih ve 2019/1240 E- 2019/1854 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı ile davacı kooperatif arasında taşınmaz alım-satım ilişkisi nedeniyle davalıya verilen bonolardan 28.02.2018 tarihli olanın aval veren tarafından ödendiğini, davacının da bedelini ödeyerek bonoyu avalistten geri aldığını, davalının bononun kaybedildiği iddiasıyla açtığı iptal davasının bononun ortaya çıkması nedeniyle reddedildiğini, ancak davalının Antalya 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/210 Esasında bono bedeli ile ilgili alacak davası açtığını, davacının talebi üzerine kooperatif hakkında ihtiyati haciz kararı verildiğini, itiraz üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/2109 Esas sayılı dosyasında mahkemenin görevsizliği nedeniyle ihtiyati haciz kararının kaldırıldığını, ancak bu arada uygulanan ihtiyati haciz nedeniyle hem taraflar arasında satışı gerçekleşen taşınmaza hem de kooperatifin tüm mal varlığına ihtiyati haciz konulduğunu,kooperatife üye olması kuvvetle muhtemel kişilere haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini ileri sürerek haksız ihtiyati haciz nedeniyle ihtiyati haczin kaldırılması için avukata 78.265,31 TL vekalet ücreti, her bir üye için 100,00 TL olmak üzere üyelerden tahsil edilemeyen aidat tutarı 20.000,00 TL, iş yerindeki taşınırların haczi nedeniyle mülk edinilemediğinden şimdilik 100,00 TL ve ihtiyati hacze itiraz masrafları 618,50 TL olmak üzere toplam 98.983,81 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın ihtiyati haczin uygulandığı tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında taşınmaz satışının gerçekleştiğini, vadesi gelmemiş 650.000,00 TL’lik bononun kaybolduğunun anlaşılması üzerine açılan alacak davasında ihtiyati haciz kararı verildiğini, asıl alacak davası sonuçlanmadan ihtiyati haczin haksız olduğu ve zarar kanıtlanmadan tazminat davası açılamayacağını, talep edilen tazminat tutarının fahiş olduğunu, manevi tazminat koşullarının da gerçekleşmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davacı vekili tarafından 10.01.2019 tarihli dilekçesi ile tazminat davası açılmış ise de; 7155 sayılı Yasa ile değişik 6102 sayılı Yasa’nın 5/A maddesi uyarınca ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davalarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak düzenlendiği, söz konusu yasal değişikliğin 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girdiği gerekçesiyle davanın dava şartı eksikliğinden usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, ihtiyati hacze konu alacağın bonoya dayalı ve 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca ticari dava olduğu, 6100 sayılı HMK’nın 399/2. maddesinde de haksız uygulanan ihtiyati haciz nedeniyle açılacak davalarda görevli mahkemenin esas hakkındaki davanın karara bağlandığı mahkeme olduğunun belirlendiği, taraflar arasındaki uyuşmazlık ile ilgili davanın ticari dava olarak nitelendirilmesi gerektiği, bu durumda, 6102 sayılı TTK’nın 7155 sayılı Yasa ile değişik 5A maddesi uyarınca dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu, aynı gerekçe ile davanın usulden reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...