Karar Metni
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08.05.2018 gün ve 2016/845 E. – 2018/322 K. sayılı kararı onayan Daire’nin 04.11.2019 gün ve 2018/2800 E. – 2019/4970 K. sayılı kararı aleyhinde davalı vekili ile katılma yoluyla davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davacı aleyhine davalı banka tarafından başlatılan icra takibine konu çekteki imzanın davacıya ait olmadığını ileri sürerek çeke dayalı icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımı süresinde açılmadığını, çekteki imzanın davacıya ait olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, çekteki imzanın davacıya ait olmadığı ve davalı bankanın çekin arkasındaki imzanın davacıya ait olmadığını bilerek takip başlattığına dair dosyada somut ve her türlü şüpheden uzak delil olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne ve davacının kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle Dairenin 2018/ 2800 esas ve 2019/4970 karar sayılı ve 04.11.2019 tarihli ilamı ile davalının tüm temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar verilmiştir.
Bu kez taraf vekilleri karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1-Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
2-Davacı vekilinin karar düzeltme istemine gelince;
Dava, İİK 72. maddesi kapsamında takibe dayalı açılmış menfi tespit davasıdır. Dava menfi tespit davası olarak görülmekteyken yargılama sırasında icra takibine konu borç ödenmiş olmakla İİK 72/6. maddesine göre istirdat davasına dönüştüğünden, davaya istirdat davası olarak devam edilerek istirdadı gereken paranın ödeme tarihinin ve miktarının hüküm fıkrasında gösterilmemiş olması ve yalnızca menfi tespite ilişkin hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle Dairenin onama kararının yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile onama ilamının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi ve hükmün bozulması gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...