Karar Metni
MAHKEMESİ :BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Alanya 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 25.01.2019 tarih ve 2017/360 E. – 2019/38 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-esastan kabulüne dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 30.12.2019 tarih ve 2019/694 E. – 2019/2484 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette %11,67 oranında payı bulunduğunu, davalı şirketin 2016 yılına ilişkin kurumlar vergi beyannamesi ve bu beyanname ekinde yer alan 31/12/2016 tarihli bilanço ve gelir tablosu ile 2017 yılı ekim ayına ait konsolide mizanında yer alan verilerin yeminli mali müşavir tarafından incelendiğini, düzenlenen raporda davalı şirketin sermayenin 2/3 oranındaki kısmını kaybettiğinin tespit edildiğini, şirketin herhangi bir önlem almadığını, bu durumda TTK’nin 376/2 maddesince kendiliğinden feshedilmiş sayılması ve yönetim kayyımı atanması gerektiğini ileri sürerek davalı şirketin TTK’nin 376/2 maddesi gereğince kendiliğinden feshedildiğinin tespitine ve kayyım atanmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin 2017 yılı kurumlar vergisi beyannamesi incelendiğinde şirket öz sermayesinin korunduğunun görüneceğini, müvekkili şirketin borca batık olmadığını, çok sayıda taşınmazının bulunduğunu, kayyım atanması taleplerinin doğru olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davalı şirketin sermayesi ve yedek akçesinin 2/3 oranında eksilmemiş olduğu anlaşıldığı gerekçesi ile davanın reddine, 10/01/2019 tarihli ara karar ile atanan denetim kayyımının görevinin karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekillerince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, TTK’nin 376/2. maddesindeki son bilanço ifadesinden gerçek bilanço kavramının anlaşılması gerektiği, bunun sonucu olarak eldeki dava yönünden davalı şirketin aktifleri ve pasiflerinin güncel değerleri dikkate alınmak suretiyle hesaplama yapılması gerektiği, bu durumda davalının verdiği düzeltme beyannamesinin de nazara alınmasında bir sakıncanın bulunmadığı, zira gerçek durumun ortaya çıkarılması gerektiği, kaldı ki düzeltme beyannamesinin vergi usul mevzuatı kapsamında vergi yükümlülerine tanınan bir hak niteliğinde olduğu, tüm bu hususlar nazara alınarak alınan bilirkişi raporlarına göre davalı şirketin sermayesinin 5.000.000,00 TL olduğu, şirket borcunun bu tutarın çok üzerinde olduğu, her ne kadar davalı şirket tarafından aktiflerin iç kaynaklardan sermaye artırımı yolu ile şirket sermayesine dahil edilmediği anlaşılmakta ise de, TTK’nın 376/1 ve 2. fıkralarındaki sermaye kaybı hesabında borçlu olunan tutarların sermayeye dahil olmayan aktiflerle karşılaştırıldıktan sonra esas sermaye tutarı ve kanunu yedek akçeler ile oranlanması gerektiği, bu nedenle İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönden yerinde olduğu, ancak şirketin mali durumunun yerinde olduğunun tespiti karşısında davalı şirkete ara karar ile atanan denetçi kayyımının kaldırılması gerektiği gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, ara karar ile denetim kayyımı atanmasına ilişkin ara kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...