Karar Metni
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 12.11.2018 tarih ve 2018/1030-2018/1461 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının 31.01.2008 keşide tarihli çeke dayalı olarak ciranta sıfatıyla davacı aleyhine icra takibi yaptığını, daha sonra protokol ile takibe konu çek ve takibe konu olmayan 15.02.2008, 15.03.2008, 15.04.2008 keşide tarihli çeklere karşılık davalıya nakit para ve davacının keşideci olduğu çeklerin verilerek borcun ödendiğini, buna rağmen 31.01.2008, 15.02.2008, 15.03.2008, 15.04.2008 keşide tarihli çeklerin davacıya iade edilmediğini, bu nedenle davacının keşideciye ve cirantalara karşı rücu hakkını kullanamadığını ileri sürerek, icra takibi nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti ile bedeli ödenen çeklerin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamaya ve tüm dosya kapsamına göre; 21.03.2008 tarihli protokole konu edilen bir kısım çeklerin haksız yere davalının elinde kaldığı ve takibe konu edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, icra takibinden ve takip dayanağı çekten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, 15.02.2008 tarih, 28.500,00 TL bedelli, 15.03.2008 tarih, 28.500,00 TL bedelli ve 15.04.2008 tarih, 28.500,00 TL bedelli çeklerin davalıdan alınarak davacıya iadesine karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Mahkemece, davanın kabulü yönünde gerekçe oluşturulmuş ise de, hükmün 1. fıkrasında davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm ile gerekçe arasındaki bu çelişki nedeniyle HMK’nın 294 ve 297 maddeleri uyarınca hükmün bozulması gerekmiştir.
Kabul şekli ile de davada hüküm altına alınan değer üzerinden karar ve ilam harcı alınması gerekirken, “Daha önce yeteri kadar harç tahsil edildiği anlaşılmakla bu konuda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,” şeklindeki harca ilişkin hüküm fıkrası da doğru görülmemiş, bu durum kamu düzenine ilişkin olduğundan, hükmün bu nedenle de re’sen bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...