MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.04.2021
Karşı OyVar

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 10.05.2018 tarih ve 2015/386 E. – 2018/524 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nce verilen 05.03.2020 tarih ve 2018/1882 E. – 2020/277 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı, üniversite mezunu olduğunu, 2003 yılında babasını ve abisini kaybetmesi nedeni ile çok erken yaşlarda çalışma hayatına atıldığını, sektörün önemli firmalarında nitelikli poziyonlarda çalıştığını ve ciddi birikim elde ettiğini, çalışma hayatına devam ederken Ankara Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmaya başladığını ve internet ortamında bu dava nedeni ile hakkında gerçek olmayan haberler yayıldığını, bu haberlerin kaldırılması amacıyla kendisini gazeteci olarak tanıtan … ile irtibat kurduğunu bu şahıs tarafından da MİT personeli ve inşaat işleri yapan iş adamı olduğu bildirilen ihbar olunan dava dışı … ile tanıştırıldığını, bu şahsın suç niteliğindeki hileli eylemlerine uygun yaşam sergilediğini, ihbar olunan …’nun Bordum’da başlamış olduğunu iddia ettiği inşaat projesine, kendisini hileli eylem ve işlemler ile 2012 Aralık ayında 400.000.- TL bedel ile ortak ettiğini, ortak olduktan sonra ihbar olunan …’nun borca batık olduğunu, Bodrum’daki inşaatın kendisine bahsedildiği gibi olmadığını, ödediği 400.000.- TL ile kaba inşaatın tamamlandığını, projedeki dairelerin şantaj ile tanınmış iş adamlarına satılmış olduğunu öğrendiğini, dava dışı ihbar olunanın hileli eylem ve işlemleri ile zarara uğradığını, Mecidiyeköy de maliki olduğu aylık 1.700.- TL kira getirisi olan taşınmazı …’nun kendisini kandırması ile sattığını, daha çok gelir elde edeceğinin vadedildiğini, 420.000.- TL’lik taşınmaz satış bedelinin Kapalıçarşı’da bir kuyumcuya verildiğini, ilk gelir bedeli olarak da kendisine 30.000.- TL peşinat verildiğini, …’nun bu hileli davranışları ve suç teşkil eden davranışları sebebi ile şirketlerden ayrılmak istediğini, …’na bildirdiğini, …’nun da kendisine Bodrum’daki inşaatı yapan şirketi satın alacağı ve ortaklık için ödediği bedeli ödeyeceği iddiası ile davalı … ile tanıştırdığını, kendisinin içinde bulunduğu zor durumunu bilen …’ın dava dışı … ile planlı hareket ederek hissedar olduğu, EKS İst. Yapı Taah. San. ve Tic. A.Ş’deki hisselerinin 1.000.000.- TL bedelli 6 aylık çek vererek Cemd Savunma San. Tic. A.Ş’deki hisselerini de bedelsiz satın aldığını, davalı …’ın hileli davranışları dava dışı … ve … ile bağlantılı olan kişiler tarafından darp edilerek, korkutularak, düşük bedel ile şirket hisselerini satmak zorunda kaldığını, dava dışı …’nun kendisine elinde ahlaka aykırı görüntüleri olduğunu, bunu internette yayacağını bildirdiğini, bu durumdan korktuğunu ayrıca Ankara Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılamaya etki yaparak kendisini mahkum ettireceğini bildirdiğini, Ankara Ağır Ceza Mahkemesindeki davada berat ettikten sonra Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğunu, hile ve tehdit nedeni ile iradesinin sakatlandığını ileri sürerek, anonim şirket hisse devrinin iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, hile ile korkutmaya aynı anda dayanılamaycağını, iddiaların muhatabının bir zamanlar gönül ilişkisi yaşadığı dava dışı … olduğunu, bu durumdan yararlanan davacının 375.000,00 TL vererek EKS İstanbul Yapı…A.Ş’de hissedar olduğunu, davacı ile dava dışı … arasındaki ilişkinin 2014 yılının son aylarında davacının evlilik ısrarı sonucu bozulmaya başladığını ve aralarında tartışmaların meydana geldiğini, 30.12.2014 tarihinde yine bu nedenden dolayı tartışma çıktığını, yaşanan tartışma sonrasında dava dışı …’nun davacıya EKS şirketini devretmesi gerektiğini belirttiğini ve davacıyı müvekkili … ile tanıştırdığını, taraflar arasında 19.01.2015 tarihli “Anonim Şirket Hisse Devir Sözleşmesi” imzalandığını, müvekkilinin sözleşmedeki edimlerini ifa ettiğini, davacıya 20.06.2015 keşide tarihli 1.000.000,00 TL bedelli çek verdiğini, ipotekleri kaldırdığını, davacının bu çeke istinaden 1.000.000,00 TL değerinde kredi kullandığını, kaldı ki henüz vadesi gelmeden bir çekin karşılıksız olduğunun ifade edilmesi, akabinde de çeke istinaden kredi kullanılmasının da tam bir çelişki ve kötü niyet göstergesi olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiş, karşı davasında ise; müvekkilinin maddi olarak uğradığı zarara istinaden şimdilik 1.000.- TL maddi tazminat ve kişilik haklarını ve ticari itibarını zedeleyecek ithamlarda bulunulduğu için 100.000.- TL manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ile ihbar olunan …’nun beraberlik yaşadığı, …’nun evli olduğu, bu beraberlikten kaynaklanan sorunlar nedeni ile tartıştıkları, birbirlerine hakaret içeren mesajlar gönderdikleri, nitekim ceza davasında, karşılıklı hakaret suçunun işlenmiş olması sebebi ile …’nun hakaret suçundan beratine karar verildiği, dava dışı … tarafından davacının darp edilme tarihi 30/12/2014 günü olup, hisselerin devir tarihi ise 19/01/2015 olduğu, davacının hisselerinin devri konusunda devir tarihinden önce darp edildiği, kendisinin uygunsuz görüntülerinin internette yayınlanacağı konusunda tehdit edilmiş olmasına rağmen 30/12/2014 günü darp olayından sonra kendi arabası ile tek başına … Maslak Hastanesine gittiğinde yanına gelen polise bunları kimin yaptığını anlatmadığı, üniversite mezunu, eğitimli bir iş kadını olarak çalışan davacının böyle bir durumda hukuki yardım almadığı, hukuki yardım talep etmesi durumunda Cumhuriyet Başsavcılığı’nca koruma tedbirlerinin alınabileceğini bilebilecek durumda olmasına rağmen olayın sıcaklığı ile ulaşmış olduğu kolluk güçlerine kendisinin tehdit edildiğini, hisselerini devir etmesi konusunda baskıya uğradığını bu sebep ile darp edildiğini bildirmediği, 15 gün bekledikten sonra şirket hisselerini Burak Başlar’a devir etmesi ve 08/04/2015 tarihinde olay ile ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı görüldüğü, davacının kolluk kuvvetlerine başvurmama sebebi olarak Ankara 3.Ağır Ceza mahkemesindeki davaya dava dışı ihbar olunan …’nun etki ederek kendisini mahkum ettireceği korkusunu taşıdığını bu yönde tehdit edildiğini iddia ederek, yargılamanın sonuçlanmasından sonra hisse devirinin iptali davasını açtığını ve Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunduğunu bildirmiş ise de, kural olarak yasal bir hakkın kullanılacağını bildirmek, dava açılacağı, icra takibi yapılacağı, iflas isteneceği tehditlerini ileri sürmek yada yasal bir hakkı kullanmak tehdit olarak sayılamayacağı, bu nedenle davacının bu iddiasına itibar edilmediği, darp olayının davacı ile dava dışı … arasındaki özel ilişkiden kaynaklandığı, delil olarak sunulan Watsapp yazışmalarında hisselerin devrine yönelik her hangi bir tehdit içerikli mesaj olmadığı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonucunda da davalı ve ihbar olunan … hakkında dolandırıcılık, unvan gaspı, örgüt kapsamında yağma suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, hisse devir sözleşmesinin usulüne uygun şekilde yapıldığı, hisselerin devrinden sonra sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde davacının taşınmazları üzerindeki ipoteklerin kaldırıldığı, 19/06/2015 tarihli Türkiye İş Bankası tarafından davacıya gönderilen yazıda; gayri nakti kredi sözleşmelerinde yer alan kefaletlerine dayalı olarak 19/06/2015 tarihinden itibaren bankaca davacıya başvurulmayacağının bildirildiği, davalı veya ihbar olunanın hilesi ile sözleşmeyi yaptığını da ispat edemediği, tehdit ve hile iddialarının kanıtlanamadığı, karşı davada ise; açılan bu dava sebebi ile maddi zarara uğradığının ispat edilemediği, ayrıca kişilik hakları ve ticari itibarının zedelendiğini ispat edecek delillerin de sunulmadığı, dava açılması ve kolluk kuvvetlerine müracaatta bulunulmasının Anayasal bir hak olduğundan dava açılan veya şikayette bulunulan kişi lehine manevi tazminat taktir edilmesine yol açmadığı gerekçeleriyle, asıl ve karşı davaların reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı/karşı davalı vekili ve davalı/karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı/karşı davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden; asıl davaya yönelik olarak, davacı ile dava dışı … arasında duygusal ilişkinin olduğu, bu beraberlikten kaynaklanan sorunlar nedeni ile tartıştıkları, birbirlerine hakaret içeren mesajlar gönderdikleri, davacının adı geçenin fiziksel şiddetine maruz kaldığı, dava dışı …’nun ceza yargılamasında, karşılıklı hakaret suçundan beraatine, basit darp suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, dolandırıcılık ve yağma suçlarından davalı ve dava dışı … hakkında takipsizlik kararı verildiği, hisse devir sözleşmeleri ile davacının dava konusu şirketlerdeki hissesini davalıya devrettiği, davalının 19.01.2015 tarihli hisse devir sözleşmesindeki edimlerini ifa ettiği, bu bağlamda hisse devir bedeli için verilen çek bedelinin ödendiği, davacının taşınmazları üzerindeki ipoteklerinin kaldırıldığı, davacı her ne kadar dava dışı …’nun tehdit ve korkutması yoluyla dava dışı … ile beraber hareket eden davalıya şirket hisselerini devrettiğini iddia etmiş ise de ikrahın varlığına dair somut bir kanıt sunmadığı, ayrıca davacı/karşı davalının karşı davada manevi tazminatın reddine karar verildiği halde tarafına nisbi yerine maktu vekalet ücretine hükmedildiği belirtilmiş ise de tarife uyarınca, manevi tazminat talebinin tümüyle reddi halinde hüküm altına alınacak vekalet ücreti, maktu vekalet ücretini geçemeyeceği gerekçesiyle, davalı/karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden ise; hukuken tanınan bir hakkın kullanılmasının, yani dava açılmasının veya kolluğa müracaatta bulunulmasının tek başına karşı taraf lehine manevi tazminatı gerektirmediği, kişilik haklarının da haksız olarak zarara uğradığının kanıtlanması gerektiği, ayrıca maddi zararın da kanıtlanması gerektiği, somut olayda maddi ve manevi tazminat koşullarının gerçekleştiğinin kanıtlanmadığı gerekçesiyle, her iki taraf vekillerinin asıl ve karşı davaya yönelik istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacının paydaşı olduğu EKS İstanbul Yapı Taahhüt San. ve Tic. A.Ş’deki hisselerinin 19.01.2015, Cmd Savunma San. ve Tic. A.Ş’deki hisselerinin de 28.01.2015 tarihinde davalıya devrinin ikrah hukuki nedenine dayalı olarak iptali istemine ilişkindir.
Yargılama aşamasında davalı, dava konusu hisseleri dava dışı …’na devrettiğinden, davacı davasını HMK 125/1-b maddesi gereğince tazminat davasına dönüştürmüş, bu aşamadan sonra yargılamaya tazminat davası olarak devam edilmiştir.
Davacının, dava dışı … ile yaşadığı duygusal ilişkinin sona ermesi üzerine, …’nun davacıya tehdit ve hakaretlerde bulunduğu, davacının gizli çekilmiş içerikli resim ve videoları ifşa edeceğini bildirdiği, 31.12.2014 tarihinde davacının konutuna girerek müessir fiil ika ettiği, …’nun sürdürdüğü baskı ve tehditler sonucu davacının 19.01.2015 tarihinde EKS Yapı A.Ş’deki hissesini, 28.01.2015 tarihinde de Cmd Savunma San. ve Tic. A.Ş’deki hissesini, …’nun arkadaşı olan ve davacının daha önceden tanımadığı ve aralarında hiçbir ticari ilişki bulunmayan davalıya, şirketlerin raiç değerinin altında nominal bedelle devrettiği, davalının da bu şekilde aldığı şirket hisselerini yargılama sırasında …’nun annesi …’na iade ettiği, bu suretle davalının dava konusu şirket hisselerini el ve işbirliği içerisinde olduğu …’nun emanetçisi sıfatıyla davacıdan devraldığı whats-up mesaj içerikleri, ticaret sicil kayıtları, tanıklar … ve …’nın anlatımları, ceza mahkemesi kararı içeriği ile anlaşılmaktadır.
Toplanan delillerden 6098 sayılı BK 37. maddesinde düzenlenen, ikrah irade bozukluğunun tüm koşulları ile gerçekleştiğinin anlaşılmasına rağmen, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...