Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16.11.2017 tarih ve 2014/353 E. – 2017/833 K. sayılı kararın davalı … vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 18.10.2018 tarih ve 2018/1163 E. – 2018/1077 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı … vekili ile davalı … Ltd. Şti. yönetim Kayyumu … tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline gönderilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili asıl davada; davalı şirketin iki ortaklı olarak Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı olarak kayden faal göründüğünü, şirketin kayıtlı sermayesinin 3.000.000.000,00 (eski) TL olup ortakları müvekkili ve …’nun % 50’şer hisse sahibi olduğunu, 12 Haziran 2000 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanan 10.05.2000 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirketi temsil ve ilzam etmek üzere 5 yıl süreli her iki ortağın müştereken çift imza ile yetkili kılındığını, müvekkilinin alınan kararlar ile şirketin kuruluş amacının gerçekleştirilmesi konusunda olumlu işler yapılacağını umarken diğer ortağı …’nun şirketin kuruluş amacına ve ortaklık anlaşmasına uygun olmayan olumsuz tutum ve davranışları ile bunun mümkün olmadığının ortaya çıktığını, davalı şirket arsa karşılığı inşaatlar yapmakta iken diğer ortak …’nun şirkete ait olması gereken taşınmazları muvazalı işlemler ile gerek kendi adına gerekse eşi … adına tapuda devrini sağlayarak şirkete ve müvekkile zarar verdiğini, yapılan muvazalı işlemlerin iptali ile taşınmazların davalı şirket adına tescilinin sağlanması için müvekkili tarafından diğer ortak ve eşine karşı tapu iptali davaları açıldığını, tapu kayıtlarının iptali ile şirket adına tesciline karar verildiğini, ortakların belirtilen işlemler sebebiyle bir araya gelemediği ve şirket adına uzun süredir hiçbir işlem yapılamadığını, şirketin sürekli olarak zarar ettiğini ileri sürerek, davalı şirketin feshine karar verilerek tasfiyesinin yapılmasını, şirket yönetimsiz kaldığından şirkete ait taşınmazların idaresinin sağlanması ve ivedi işlemlerin yerine getirilmesinin temini için ihtiyati tedbir yolu ile şirket yönetimine kayyum atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada ise; asıl davadaki iddialarını ileri sürerek, Haskam Turizm İnş. Ltd. Şti.’nin haklı nedenle feshine karar verilerek tasfiyesinin yapılmasını talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı şirket, davaya cevap vermemiş ve herhangi bir savunmada bulunmamıştır.
Birleşen davada davalı vekili; tasfiyesi istenilen şirketin kurulduktan sonra yaptığı işlerin tamamını kendi imkanları ile yaptığını, davacı şirket ortağının ödeme yapmadığını, öncelikle yaptığı harcamaların ve diğer alacaklarının ödenmesi gerektiğini, dava açma ve talepte bulunma haklarını saklı tuttuğunu, öncelikle arabulucuya gitmek ve bu yolla uyuşmazlığı çözmek istediğini beyanla, uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurmak istediğini ve bu konuda teklifte bulunduğunu bildirmiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; asıl dava yönünden; dosyada bulunan ticaret sicil kayıtları, kurumlar vergisi beyannameleri, Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan ve sonuçlanan tapu iptal davaları ile hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi kurulu raporuna göre davalı şirketin hiçbir faaliyetinin bulunmadığı 2008, 2009, 2010, 2011, 2012, 2013 ve 2014 yıllarında zarar ettiği, şirketin öz varlığını kaybettiği, 10.05.2000 tarihinden beri genel kurul toplantısı yapılmadığı, şirketi temsile yetkili yönetim kurulunun süresi dolmasına rağmen yeni yönetim kurulu üyeleri seçilmediği gibi bu yönde de girişimde bulunulmadığı, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının ibraz emrine rağmen sunulmadığı, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sarsıldığı, şirketin mevcut haliyle işletme konusunu gerçekleştirmesinin imkansız hale geldiği bu nedenle şirketin devamlılığında yarar görülmediği gerekçesiyle şirketin feshi talebinin kabulü ile tasfiyesine, birleşen dava yönünden ise; limited şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin davada husumetin sadece şirkete yöneltilmesi gerektiği gerekçesiyle pasif dava ehliyeti bulunmayan davalı … aleyhine açılan davanın HMK’nın 114/1.d ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı şirketin ticaret sicil kayıtları, kurumlar vergisi beyannameleri, Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde açılan ve sonuçlanan tapu iptal ve tescil davaları ile yargılama aşamasında alınan bilirkişi kurulu raporu değerlendirilerek davalı şirketin hiçbir faaliyetinin bulunmadığı 2008 – 2014 yılları arasında zarar ettiği, şirketin öz varlığını kaybettiği, 10.05.2000 tarihinden itibaren genel kurul toplantısı yapılmadığı, şirketi temsile yetkili yönetim kurulunun süresi dolmasına rağmen yeni yönetim kurulu üyeleri seçilmediği gibi bu yönde de girişimde bulunulmadığı, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının sunulmadığı, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sarsıldığı, şirketin mevcut haliyle işletme konusunu gerçekleştirmesinin imkansız hale geldiği bu nedenle şirketin devamlılığında yarar görülmediği gerekçesiyle şirketin feshi talebinin kabulü ile tasfiyesine ilişkin ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup, davalı … vekilinin asıl davada verilen karara karşı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı … vekili ile davalı … Ltd. Şti. yönetim kayyumu … tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına, ayrıca …’nun birleşen davada davalı olup, açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddedilmesi ve dolayısıyla asıl davaya yönelik temyiz kabiliyeti olmamasına göre, birleşen davada davalı … vekilince asıl davada verilen karara yönelik yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...