MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.06.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Hatay 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10.04.2018 tarih ve 2014/793 E. – 2018/297 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kabulüne dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nce verilen 17.05.2019 tarih ve 2018/1015 E. – 2019/596 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, davacı …’ın davalı ile birlikte dava dışı Mahveli Kafe Rest. Tur. Ltd. Şti.’nin yarı yarıya hisseye sahip ortakları olduğunu, davalının şirketin iki müdüründen biri olduğunu, diğer müdür …olup her iki müdürün şuan çift imza ile şirketi temsile yetkili olduklarını, çift imza yetkisinin müdürlere 10.07.2014 tarihinde yapılan olağan üstü toplantıda verildiğini, bu tarihten önce davalı tarafından tek müdür sıfatıyla şirketin yönetildiğini, davalının herhangi bir karar alınmadan ve diğer davacı ortağına danışmadan iş ve işlemler yaptığını, genel kurul toplantısı yapmadığını, şirket defterlerinde hiçbir kayıt bulunmadığını, şirketin ödeme güçlüğüne düştüğünü, işçi paraları dahil borçların ödenmediğini, davalının işyerini başıboş bıraktığını, ara sıra uğrayıp kasada biriken paraları aldığını, ödemeleri yapmadığını, davalının 10/07/2014 tarihinden önceki dönemde şirket nam ve hesabına Denizbank’dan 10.000,00 TL limitli kredi kartı, İş Bankası’ndan 10.000,00 TL kredi ve Yapı Kredi Bankasından 20.000,00 TL kredi kullandığı ayrıca 6 adet toplam miktarı 20.000,00 TL olan çekleri şirket aleyhine keşide ettiğini, bu güne kadar diğer davacı ortağa herhangi bir bilgi verilmediği, sözlü ve yazılı ihtarlara cevap verilmediğini, ayrıca hissesini dava dışı …’a devrettiği bununla ilgili protokol düzenlendiği, davalı müdürün görevini yapmadığı ve şirketi zarara uğrattığı ileri sürerek davalı şirketi müdürünün yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılmasına, bu mümkün değil ise sınırlandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Hatay 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/1012 esas sayılı dosyasında davacılar vekili, davacı … ile davalının Mahveli Kafe Rest. Tur. Ltd. Şti.’nin %50 hisse ile şirket ortakları olduğunu, davalının davacının amcasının eşi olduğunu, davalının ev hanımı olduğunu, davalının şirketin kurulduğu tarihten Ağustos 2014 dönemine kadar şirketin idaresi ile ilgilenmediğini sadece gün bitimi hasılatı almak için geldiğini, yüksek senetler ve çekler keşide ederek şirketi borçlandırdığını, davacının davalı tarafından dolandırıldığını büyük miktarda zarara uğratıldığını ileri sürerek davalının şirket ortaklıktan çıkarılmasını talep etmiştir.
Birleşen Hatay 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/999 Esas sayılı dosyasında davacılar vekili ; davacı … ile davalının Mahveli Kafe Rest. Tur. Ltd. Şti.’nin %50 hisse ile şirket ortakları olduğunu, davalının şirketi bilerek kasten kötü yönetmek, şirket adına yatırılan paraları iç etmek ve güveni kötüye kullanmak suretiyle davacı …’ı dolandırdığını ileri sürerek şirketin mal varlığını azaltan davalıdan 5.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte alınarak şirket aktifine eklenmesine, ayrıca fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00.TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte alınarak davacı …’a verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, müvekkilinin yetkili müdür olduğu dönemde yapılan tüm iş ve işlemlerden diğer ortağın bizzat haberi ve bilgisi bulunmak şartı ile gerçekleştirildiğini, müvekkilinin tek yetkili olarak görev yaptığı dönemde şirketin zarara uğratılmadığını, müvekkilinin genel kurul toplantısı düzenlememiş olmasının bir kusur olarak ithaf edilmesinin kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin 09.06.2014 tarihinde 4 aylık kira bedeli olan 122.400,00 TL’yi kendisinin ödediğini, müvekkilinin tek imza ile şirketi yönettiği dönemde şirket adına çıkarılan 10.000,00 TL limitli kredi kartı ve Yapı Kredi Bankası’ndan çekilen 20.000,00 TL kredinin şirket için iş yapan tedarikçilere ödenmek üzere çekildiğini, çek defterinin davacının elinde olduğunu, çek defterinde keşide edilen çeklerin hangi firma yada tedarikçi kişilere verildiğinin çek defterindeki dip koçanlarda yer aldığını, müvekkilinin şirkete gelmek istemesine rağmen bizzat davacı, kardeşleri ve mahkeme ile şirketi tek başına temsile yetkili kılınan …tarafından engellendiğini, müvekkilinin … adına toplam 31 senet düzenlendiğini, …’ın senetlerin bir kısmını takasa verdiğini, bir kısmını bankaya vermişken müvekkilinin henüz vadesi gelmemiş olan senetlerin dışındaki tüm senetleri banka aracılığıya …’a ödendiğini, ayrıca 15.04.2014 tarihinde 47.000,00 TL’nin müvekkili tarafından …’a peşin olarak ödendiğini, …’a ödenen bu meblağların davacı ve müvekkilinin ortak olduğu Mahveli Kafenin Belediyeden … tarafından tamamının kiralanması nedeniyle ve Mahveli Ltd. Şti.’nin bu işletmenin %50’sine ortak olabilmesi amacıyla yatırıldığını, yani bu senetlerin yarısının davacı tarafından yarısının müvekkili tarafından yatırılması gerekirken bu senetlerin tamamının da müvekkili tarafından yatırıldığını, müvekkili tarafından 15.10.2014 tarihinde davacı ve mahkeme tarafından ihtiyati tedbir kararı ile şirketi tek başına temsil yetkisi verilen Sedat aleyhine gönderilen ihtarnamede herşeyin beyan edildiğini, müvekkilinin bu şirket için bugüne kadar yaptığı 122.400,00 TL kira bedeli, 150.000,00 TL işyerine harcama yaptığını, … için ödediği senet bedelleri (229.400,00 TL), 09.10.2014 tarihinde yatırdığı 63.172,50 TL kira bedeli ve resmi olarak ödediği paraların toplanmasını talep ettiklerini, tüm dekontlar, faturalar getirilerek bilirkişi marifetiyle yapılan harcamaların hesap edilmesi halinde müvekkilinin halen işletmeden alacaklı olduğunun açıkça ortaya çıkacağını savunarak haksız ve kötü niyetle açılan davanın reddine, mahkeme sürecinde ihtiyati tedbir kararı ile Sedat İnaç’ın tek yetkili müdür olarak atanması kararının kaldırılması ile dışardan üçüncü bir kimsenin ihtiyati tedbir kararı ile tek yetkili müdür olarak temsil etmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; asıl dava yönünden TTK’nın 630/3’üncü maddesine göre, davalının özen ve bağlılık yükümlülüğü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir biçimde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi şeklinde haklı bir sebebin bulunmadığı, birleşen 2014/999 esas sayılı dava yönünden davalının şirket müdürlüğü sebebiyle tazminat sorumluluğunu gerektirici bir sebebin bulunmadığı ve birleşen 2014/1012 esas sayılı dava yönünden ise TTK’nın 640/3 maddesi hükmüne göre davalının şirketten çıkarılmasını gerektirici bir sebep bulunmadığı gerekçeleriyle Mahkemenin 2014/793 esas sayılı dosyası yönünden davanın reddine, birleşen 2014/999 esas sayılı dosyası yönünden davanın reddine ve Hatay 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin birleşen 2014/1012 esas sayılı dosyası yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekili istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince,
I-) Asıl dava yönünden; 05/01/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda belirtildiği üzere davacının davalı müdürün görevden alınmasını gerektirecek ağır ihmalinin bulunduğuna ilişkin delil ibraz edilmediği, davacı …’ın 31/07/2017 tarihli ilk derece mahkemesine kendi el yazısıyla sunduğu dilekçe içerinden ve dilekçe ekinde sunduğu tarihsiz “hisse devir taahhüdü” sözleşmesinden de anlaşıldığı üzere düzenlenen çek, bono, hisse devrine yönelik protokol vs. hususların davacının bilgisi dahilinde olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
II-) Birleşen 2014/1012 esas sayılı dosyada;
a-) Davacı Mahveli Kafe Restorant Turizm Ticaret Ltd. Şti. yönünden; davacı şirketin iki ortaklı limited şirket olup, genel kurul kararının fiilen alınması mümkün olmadığından davacı diğer ortağın muvafakatı alınarak bu davanın açılabileceği mümkün olduğundan diğer davacı ortak … aynı dosyada kendi adına da dava açmış ve tüm dosya kapsamı itibariyle açılan davaya muvafakat ettiği ve dolayısıyla dava şartının mevcut olduğu kabul edilmiş ve kararın esas yönünden istinaf incelemesi yapıldığında her ne kadar davacı taraf, davalı müdürün şirketi zarara uğrattığını iddia etmiş ise de; mahkemece hükme esas alınan 05/01/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporu ve tüm dosya kapsamı ve davacı …’ın 31/07/2017 tarihli ilk derece mahkemesine kendi el yazısıyla sunduğu dilekçe içeriğinden ve dilekçe ekinde sunduğu tarihsiz “hisse devir taahhüdü” sözleşmesinden de anlaşıldığı üzere düzenlenen çek, bono, hisse devrine yönelik protokol vs. hususların davacının bilgisi dahilinde olduğu, davalının davacı şirketten çıkarılmasını gerektirecek haklı bir sebep bulunmadığı gerkçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ,
b)-Davacı … yönünden; davacı ortağın dava konusu edilen dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabileceğinden, aktif dava ehliyetinin bulunmadığı dikkate alınarak reddine karar verilmesi gerekirken esas yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş kararda hata edilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, gerekçe yönünden kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve gerekçe düzeltilmek suretiyle yeniden hüküm kurulmasına,
III)-Birleşen 2014/999 Esas sayılı dava yönünden;
a)-Davacı Mahveli Kafe Restoran Turizm Ticaret Ltd. Şti. yönünden; sorumluluk davası açılması için alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığından dava açma koşulu oluşmamış ise de diğer davacı ortak … aynı dosyada kendi adına da dava açmış ve tüm dosya kapsamı itibariyle açılan davaya muvafakat ettiği ve dolayısıyla dava şartının mevcut olduğu kabulüyle yapılan kararın esas yönünden istinaf incelemesinde; her ne kadar davacı taraf, davalı müdürün şirketi zarara uğrattığını iddia etmiş ise de mahkemece hükme esas alınan 05/01/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporu ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında davalının sorumluluğunu gerektiren bir sebep bulunmadığı, kaldı ki davacı …’ın 31/07/2017 tarihli ilk derece mahkemesine kendi el yazısıyla sunduğu dilekçe içerinden ve dilekçe ekinde sunduğu tarihsiz “hisse devir taahhüdü” sözleşmesinden de anlaşıldığı üzere düzenlenen çek, bono, hisse devrine yönelik protokol vs. hususların davacının bilgisi dahilinde olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine ,
b)-Davacı … yönünden; davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı dikkate alınarak reddine karar verilmesi gerekirken esas yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararda hata edilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereği davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve gerekçe düzeltilmek suretiyle ana dosya yönünden davacının davasının reddine, birleşen 2014/999 esas sayılı dosyada davacı Mahveli Kafe Restoran Turizm Ticaret Ltd. Şti. yönünden, açılan davanın reddine, davacı … yönünden, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı dikkate alınarak reddine, birleşen 2014/1012 esas sayılı dosyada davacı Mahveli Kafe Restoran Turizm Ticaret Ltd. Şti. yönünden, açılan davanın reddine, davacı … yönünden, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı dikkate alınarak davanın reddine şeklinde yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...