Karar Metni
MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 08/05/2018 tarih ve 2016/987 E.- 2018/449 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 24/10/2019 tarih ve 2018/1519 E.- 2019/1314 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili bankanın, kredili müşterisi olan … – Ticaret tarafından kredi borcuna mahsuben tevdi ve ciro edilen davalı … tarafından tanzim edilerek imzalanmış çek nedeniyle alacaklı olduğunu, çekin karşılıksız çıkması nedeniyle banka tarafından söz konusu çekle ilgili olarak davalı/keşideci hakkında 15.04.2016 tarihinde İstanbul Anadolu 24. İcra Müdürlüğünün 2016/7882 Esas sayılı dosyasından genel haciz yolu ile takibe geçildiğini, davalı tarafın 11.08.2016 tarihinde borca ve fer’ilerine itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının ödemediği çek nedeniyle sebepsiz iktisaba dayalı olarak 82.275,94 TL tutarındaki müvekkil alacağının dava tarihinden itibaren asıl alacak olan 71.250,00 TL’lik kısmına işleyecek %9 oranında yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, vekalet ücreti ile dava harç ve masraflarının davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, çek bedelini alacaklıya ödediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; dava dışı …’ın bankaya verdiği 31/07/2014 tarihli “çekin takastan çekilmesini talep ediyorum” şeklindeki dilekçesi ile çekin takastan geri çekilmesini istediğine göre dava dışı …’ın bu çeki bankaya tahsil amacıyla vermiş olduğu, nitekim dava dışı lehdarın bu dilekçeyi 31/07/2017 tarihinde verdiği, davalı …’ün de çek bedelinin ilk taksidini 31/07/2014 tarihinde kalan kısımlarını da 04/08/2014 ve 07/08/2014 tarihlerinde ödediği düşünüldüğünde, …’ın çekin kısmen tahsil edilmesi ile çeki artık takasa sunmaktan vazgeçtiğinin anlaşıldığı, bankanın bu dilekçeye rağmen çeki iade etmediği ve kredi verdiği kişinin kredi borcuna karşılık usulsüz olarak elinde tutttuğu, bu durumda davalı keşidecinin lehdara yaptığı “çek bedelini ödedim” def’inin şeklen son hamil görünen bankaya karşı da ileri sürülebileceği, zira gerçekte bankanın son hamil değil çeki lehdardan sadece tahsil amacıyla almış kişi olduğu ve sadece lehdarın sahip olduğu haklara sahip olabileceği, keşidecinin çek bedelini ödediğini sunduğu dekontlarla tereddüde yer vermeyecek şekilde ispat etmiş olduğu ve sebepsiz zenginleşmesinin söz konusu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; lehdar tarafından yapılan ciroda rehin, teminat veya tahsil amacıyla yapıldığı yönünde bir ibare bulunmadığı, çekin temlik cirosu ile davacı bankaya geçmiş olduğu, çek tevdi bordrosundan 25.07.2014 tarihli çekin 11.07.2014 tarihinde davacı bankaya teslim edildiği anlaşılmakta ise de, davalı keşidecinin bu durumdan haberdar olduğuna dair delil mevcut olmadığından çek keşide tarihinden sonra yapılan ödemelerin iyiniyetli ödemeler olduğunun kabulü gerektiği, ayrıca ödemelerin lehdar …- Ticaret yerine Doruk Elek. İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne yapılmış olduğu anlaşılmakta ise de, davalının bu firmalar arasında bağlantı olduğunu ileri sürmesine karşın davacı bankanın ise aksi yönde bir iddiada bulunmadığı, bu durumda ödemelerin lehdara yapıldığının kabulü gerektiği, kaldı ki lehdarın ilk ödemeden sonra bankaya sunduğu 31.07.2014 tarihli dilekçesi ile çekin takastan çekilmesi talebinde bulunmasının da bu kanıyı güçlendirdiği, dolayısıyla davalının dava konusu çek nedeniyle sebepsiz zenginleşmediğini ispat ettiği gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak ve yeniden hüküm kurularak, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 6102 sayılı TTK’nın 732. maddesine göre alacağın sebepsiz zenginleşme nedeniyle tahsili istemine ilişkin olup, davacı, üç adet çeki temlik cirosu ile devraldığını ve hamili olduğunu iddia etmiş; davalı ise çek bedellerini ödediğini savunmuş ve buna ilişkin üç adet dekont ibraz etmiştir.
İlk derece mahkemesince, çekin tahsil cirosu ile davacı bankaya geçtiği ve davalı tarafça sunulan dekontlara göre davalı/keşidecinin çek bedelini ödediğinin kabulü ile davanın reddine karar verilmiş; bu karar davacı vekili tarafından istinaf edilmekle Bölge Adliye Mahkemesince, yukarıda özetlenen farklı gerekçe ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davaya konu çekler incelendiğinde davalı … tarafından keşide edilerek lehtar Durak Ticaret-…’a verildiği, ilk cirantanın Durak Ticaret-… olduğu ve cironun beyaz ciro olduğu, bundan sonraki ciro davacı bankaya ait olmakla, çekteki ciro silsilesine göre yasal hamilin davacı banka olduğu anlaşılmaktadır. Kayıtlara göre davacı banka, bu çekleri 11.07.2014 tarihinde kredi borçlusundan devralmıştır.
TTK 732. maddesine göre açılan işbu davada; sebepsiz zenginleşmediğini ispat külfeti davalıda olup, davalı, davacı aleyhine sebepsiz zenginleşmediğini ispat etmelidir. Ancak, davalının çek bedelini ödediğine ilişkin ibraz ettiği dekontlara göre ödemeler, dava dışı Doruk Ltd. Şti.’ne yapılmış olup, sözkonusu ödemeler, lehdar dahi olmayan dava dışı bir şirkete ve davacı bankanın çekleri ciro ile devaraldığı tarihten sonra yapılmıştır. Ayrıca, davalı tarafça sunulan dekontlarda, ödemelerin dava konusu çeklere ilişkin olarak yapıldığına dair hiçbir açıklama da bulunmamaktadır. Davacı banka, tüm aşamalarda bu çekler nedeniyle davalının kendisine borçlu olduğunu iddia etmiş olduğundan, davacı bankanın bu ödemeleri kabul ettiği veyahut karşı çıkmadığı kabul edilemez.
Bu durumda, mahkemece, aksi gerekçelerle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...