MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2018 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.06.2020
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 02/05/2016 gün ve 2016/76 – 2016/357 sayılı kararı onayan Daire’nin 24/04/2018 gün ve 2016/11089 – 2018/3035 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davalının müvekkili şirketle imzalamış olduğu iş akdinin 14/f ve 14/h maddeleri uyarınca haklı nedenle feshedildiğini, davalının iş akdinin haklı sebeple feshedilmesi nedeniyle cezai şart ödemesi gerektiğini ileri sürerek cezai şartın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre davanın reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce onanmıştır.
Davacı vekili bu kez karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Dava, taraflar arasında imzalanmış bulunan iş akdi uyarınca davacının davalıdan cezai şart talebine ilişkindir.
Davalı ile davacı arasında 28.07.2010 tarihli iş sözleşmesi mevcut olup, buna göre davalı davacı yanında genel müdür olarak çalışmaktadır. Anılan iş sözleşmesine aykırılık iddiası ile davacı haklı nedenle iş akdini feshettiğini bildirmiştir. Yine anılan iş bu sözleşmenin 14/h maddesi uyarınca da cezai şart talebinde bulunmuştur. Söz konusu madde, “ Emniyeti kötüye kullanan, işverenin veya iş yerinin mesleki sırlarını yayan eleman derhal bir tutanak tutularak işten çıkarılır. Bu durumda iş gören, işverene son aldığı aylık brüt ücretin 12 katından aşağı olmamak üzere cezai şart bedeli öder. Ayrıca işverenin maddi ve manevi tazminat hakkı mahfuzdur.” hükmünü içermektedir.
Mahkemece, cezai şart talebini içeren yukarıda bahsi geçen madde metninde yer alan “emniyeti suiistimal” ibaresi TCK kapsamında teknik bir suçu içerecek şekilde değerlendirilmiş ve davalı yanın eylemlerinin emniyeti suiistimal suçuna vücut vermeyeceği ve bu hali ile cezai şart talebinin yersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, davacı ve davalı arasında vekalet ilişkisi söz konusu olup bu ilişkinin türü gereği taraflar arasında yoğun güven ilişkisinin olması beklenir. Hal böyle iken, mahkemenin emniyeti suistimal kavramını ceza kanununda tanımını bulan bir suç türüne indirgeyerek dar yorum yapması doğru olmadığı gibi, davacının davalı tarafın şirketi kârlı göstererek fazladan prim aldığı iddiası da dahil diğer iddialarının şirket bilançosu, taraflar arasında görülen ceza davası dosyası incelenmeksizin hüküm tesisi de doğru olmamış, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin onama ilamının kaldırılarak, mahkemece verilen kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...