Karar Metni
MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 17.05.2019 tarih ve 2014/971 E- 2019/299 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nce verilen 16.06.2020 tarih ve 2020/689 E- 2020/664 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı …..A.Ş’ye ait 2 adet geminin yapımını üstlendiğini, davalı şirketin ise bu gemilerin yapımı için Volum..A.Ş’ye kredi verdiğini ve verdiği kredi karşılığında belirtilen gemiler üzerinde lehine gemi ipoteği tesis edildiğini, müvekkilince gemilerin yapımına başlanılıp inşaat %97 oranında tamamlansa da …..A.Ş tarafından inşaat için gerekli malzemelerin ve masrafların karşılanmaması sebebiyle daha fazla ilerlenemediğini, bu aşamadan sonra davalının ipotekten kaynaklanan haklarının korunması için dava açtığını ve mahkemece 03.03.2010 tarihinde verilen kararla, gemilerin inşasına bulundukları tersanede devam edilmesine, ipotek alacaklısının gemilerin inşasına kendi tayin edeceği bir firma aracılığıyla devam edebilmesine, bu konuda seçim hakkının kendisine bırakılmasına ve inşaat için yapılacak tüm masrafların ve özellikle inşaat sürecinde tersane sahibine ödenmesi gereken kira, işgaliye gibi ödemelerin …..A.Ş hesabına borç kaydedilmek üzere ipotek alacaklısı tarafından ödenmesine karar verildiğini, müvekkilince 26.06.2013 tarihinde yaptırılan delil tespit raporuna göre, belirtilen kararın verildiği 03.03.2010 tarihinde gemilerin yapımının %97 oranında tamamlandığı ve kalan işlerin 6 haftada bitirilebileceği, bu durumda inşaatın en geç 14/04/2010 tarihinde bitirilmesi ve gemilerin tersane alanını terk etmesi gerekirken gemilerin ancak 16/10/2011 tarihinde suya indirilebildiğini ve halen de tersane alanını terk etmediğini, davalının haksız işgalci konumunda olduğunu, belirtilen gemilerin inşası bitirilemediğinden müvekkilinin başka iş alamayarak kar ve itibar kaybına uğradığını ileri sürerek, müvekkilinin davalının hukuka aykırı işlemleri nedeniyle uğramış olduğu menfi ve müspet zararlarının tespiti ile şimdilik 10.000.-TL maddi, 10.000.-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, gemilerin %97 oranında tamamlandığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, gecikme durumu var ise bu duruma davacının tutumunun neden olduğunu, ayrıca müvekkilince açılan dava sonrasında davacının kötüniyetli olarak mahkeme ilamını dolanmak sureti ile gemilerin inşaatı ile ilgili ilgisiz her türlü masrafı müvekkilinden tahsil etmeye çalıştığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/82 D.İş sayılı dosyası ile alınan raporda, davalının yetki aldığı karar itibariyle eksik inşa kısmının 4 – 6 haftada tamamlanabileceğinin bildirildiği, işgalin dava tarihi itibariyle de devam ettiği, her ne kadar işbu davada aldırılan bilirkişi raporlarında tamamlanma oranı ve kalan kısmın muhtemel bitirilme süresine ilişkin net kanaat belirtilmemiş ise de davacı tarafın dava konusu ettiği tazminat miktarı, gemilerin tamamlanma oranında tespit bilirkişi raporuna göre olabilecek ise de muhtemel sapmanın olabileceği oran, bunun tamamlanma muhtemel süreci yapılan tazminat hesaplaması karşısında talep değerlendirildiğinde bu husus ayrıca bir inceleme konusu yapılmayarak süresinde bitirilmeyen inşa iş nedeniyle davacının haksız işgal zararına uğradığı, bu zararın davacı talebinden çok fazla miktarda olduğu anlaşıldığından taleple bağlılık gereği davacının maddi tazminat talebinin bu kapsamda kabulü gerektiği, manevi tazminat şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile maddi tazminat talebinin kabulüne, 10.000.-TL’nin tahsiline, manevi tazminatın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...