MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2018 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.03.2020
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 01/04/2015 gün ve 2014/400 – 2015/235 sayılı kararı onayan-bozan Daire’nin 19/03/2018 gün ve 2016/9008 – 2018/2060 sayılı kararı aleyhinde davalı şirket vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili tarafından Suriye bayraklı “LOUAY-K” isimli geminin takyidatlarından arındırılmış olarak ve tüm yasal satış prosedürü yerine getirilerek söküm işlemi için satın alındığını, 21.07.2012 tarihinde Liman Başkanlığı tarafından yanaşma ordinosu verildiğini ve geminin müvekkili şirkete ait gemi söküm parseline baştankara edildiğini, geminin eski donatanı Louay Shipping & Trading CO şirketinin alacaklısı olan davalı şirketin gerekli araştırmaları yapmadan müvekkiline ait gemi üzerine ihtiyati haciz talep ettiğini, davalı şirketin talebi doğrultusunda Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/182 D.iş sayılı dosyasında Louay Shipping & Trading CO şirketi aleyhine verilen ihtiyati haciz kararının hüküm fıkrasında geminin mülkiyetinin Louay Shipping & Trading CO olması halinde ihtiyati haczin uygulanmasına karar verildiğini, ancak icra müdürlüğünce gerekli araştırma yapılmaksızın müvekkilinin gemisi üzerine bütün uyarılara rağmen haksız olarak ihtiyati haciz kararının uygulandığını, ihtiyati haciz kararının uygulanması sırasında müvekkili tarafından istihkak iddiasında bulunulduğunu ancak icra müdürlüğünün iddia ile ilgili gerekli işlemleri yapmadığını, müvekkili tarafından tüm hukuki yollara başvurulmasına rağmen en son ihtiyati haczi tamamlayan merasim olan dava ve takip açılmadığından ihtiyati haciz kararının kendiliğinden mürtefi olduğunu, müvekkilinin 52 gün boyunca gemiyi sökemediğini ve büyük zarara uğradığını, haksız ihtiyati haciz nedeniyle oluşan müvekkilinin zararından davalıların birlikte sorumlu olduğunu ileri sürerek şimdilik 337.821,48 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılamada iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalılar vekilleri ve bir kısım fer’i müdahiller vekilleri temyizi üzerine Dairemizce bozulmuştur.
Davalı şirket vekili bu kez karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
1- Dava, gemi üzerine konulan ihtiyati haczin haksız olduğu iddiasına dayalı olarak açılan tazminat talebine ilişkindir.
Mahkemece, davacı şirketin Suriye bayraklı LOUAY-K isimli gemiyi 16.07.2012 tarihinde gemi satış sözleşmesi ile satın aldığı ve 21.07.2012 tarihi itibarı ile geminin mülkiyetinin davacı şirkete geçtiği, ihtiyati haciz kararının alındığı tarih olan 27.07.2012 tarihinde gemi malikinin borçlu Louay Shipping & Trading CO şirketi olmayıp, davacı şirket bulunduğu, bu durumda ihtiyati haciz talep eden alacaklı davalı şirketinin gerçek maliki araştırarak deniz alacağı niteliğindeki alacağın temini için ihtiyati haciz talep ederken TTK m. 1369/1b.a’daki şartları da araştırması gerektiği kabulü temelinde uyuşmazlık çözülmüş ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Gemi mülkiyetinin belirlenmesi hususunda ise, uygulanacak hukukun taşıma aracı olan gemi için MÖHUK m. 22’ye göre menşe ülke hukuku olması nedeniyle Suriye Hukuku’nun uygulanması gerektiği, Suriye’nin Avrupa Konseyi’ne taraf olmadığı ve bu suretle “…1968 Tarihli Yabancı Hukuk Hakkında Bilgi Edinilmesine Dair Avrupa Sözleşmesi…”nin uygulanmasının mümkün olmadığı, bu durumda taraflarca uygulanacak yabancı hukuk olan Suriye hukuku hakkında mahkemeye bilgi vermesi gerektiği ve fakat yapılan ihtaratlı tebligata rağmen tarafların Suriye Hukuku’ na ilişkin bilgi vermediği, bu suretle Türk Hukukunun uygulandığı gerekçelendirilmiştir.
Ancak, dava konusu uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı mahkemenin de kabulünde olmakla birlikte uygulanacak hukukun tespitinde taraflarca hazırlama ilkesinin benimsenmiş olması ve ihtaratlı tebligat sonrasında Suriye hukukuna ilişkin taraflarca bilgi verilmemesi neticesinde Türk hukukunun uygulanması doğru olmamıştır. Zira, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun md 2/1 uyarınca, hakim, Türk kanunlar ihtilafı kurallarını ve bu kurallara göre yetkili olan yabancı hukuku re’sen uygular. Yetkili yabancı hukukun muhtevasının tespitinde tarafların yardımını isteyebilir. Aynı maddenin devamı bendinde ise, yabancı hukukun olaya ilişkin hükümlerinin tüm araştırmalara rağmen tespit edilememesi halinde, Türk hukukunun uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
O halde, Mahkemece, yabancı hukukun muhteviyatının tespiti konusunda gerekli olduğunda … ve/veya ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından araştırma yapılmaksızın Türk hukukunun uygulanması isabetli görülmemiş, davalı şirket vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile işbu kararın Dairemizin 19.03.2018 tarihli 2016/9008 Esas- 2018/2060 Karar sayılı bozma ilamına eklenmesine karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı şirket vekilinin sair karar düzeltme itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...